bugüne özel canım inanılmaz bir iştahla kötü yazar olmak istedi… öylesine kışkırtıcı döktürmüş ki arkadaşlarım.. dayanamadım ben de yazamamayı ve yazar olamamayı yazmak istedim… ama şimdiden söyleyeyim yazım gerçekten kötü olacak.. lütfen ” sen zaten öylesin eleştirileri ” düzülmesin…birkaç gündür yaşadığım güçlükler sebebiyle günlük yazma alışkanlığımı kaybetme durumuyla karşı karşıya kaldım… hem hayatın hay huyu hem de yaşadığım teknik problemler beni neredeyse yazı yazma alışkanlığımdan uzaklaştıracaktı…efendim , yazmak bir yolculuk bana göre , belki de makus talihi kabullenmek zorunda kalıştan kaçış… yaşadığın yerden , yaptıklarından yada deliler gibi yapmaya çabalasan bile yapamadığın ve pişman olduğun şeylerden bir uzaklaşma , bu çaresiz durumu değiştirebilme çabası… hafif de olsa yazmak ve tüm varlığımızla başımızdan gelip geçenleri bir tür isyan ve itiraz aracı olarak yazıyı kullanarak reddetme biçimi…herkes tabiki roman şiir yazabilecek bir yeterlilikte olamaz… ama onların da pek ala birer yazar olarak nitelendirilebileceğini düşünüyorum… kimsenin hayatı bir diğerine benzemez… eşssizdir , her hayat kendi içinde mikro bir mucizedir… başından geçenleri kabullenip susup pusup kuyruğunu kıvırıp köşesine çekilen ve hayat önüne ne sunmuşsa onu yaşayıp giden zavallılar topluluğundan olmadığını haykırmaktır yazmak…ne kadar kişisel , hatta şikayet yada ne bileyim dert yanma çığlıkları içerse bile , bence yazar olarak nitelendirilmeyi hakkeder bu cesareti gösterebilenler… tüm edebiyat tarihini bir solukta okuyup bitirememiş olsalarda , edebi atmosferleri ciğerlerine habire çekememiş olsalar da , ruhlarındaki bu isyan ateşi , bu kabulenememe hali ve bu başından gelip geçenlerin ona öğrettiği hayat okulunun asla unutulamayacak dersleri , herşeye rağmen yazmaya devam edecek ve hiç vazgeçmeyecek bir yazar yapacaktır onları elbette…kelimeleri kullanış biçimi de bir cesaret ve şövalyelik gösterisidir… karı , don vb. kelimeleri yazılarımız içerisinde üslubumuzu bozmadan yazımıza yedirebiliyor ve küçük denemelerden kaçmıyorsak , diğer sıradan insan yığınlarından öte takdiri hakkediyoruzdur açıkçası… eleştiri olmayacak mı… pek tabiiki olacak… kırmadan , incitmeden , hayatın zaten hoyratça hırpaladığı şövalye karakterli ruhumuzu acıtmadan , kanatmadan…kalitenin hiç düşmediği tartışmaları , atışmaları çok özledim… hem bizim hafif için hem de diğer yerler için geçerli bu sözlerim… tahammül edebilmek bir erdem… bu düsturdan uzaklaşmadığımız sürece en ateşli eleştirleri iştah açıcı birbirinden lezzetli yemeklere yeğlerim buna emin olun…nasıl lezzeti arttırmak için yemeğimize ishotların en can yakıcılarından avuç avuç atarız , varsın en sert en saldırgan eleştirleri çekelim kalkanlarımızın metaliyle mıknatıs gibi üzerimize…yazar olmanın yolu tonlarca kitap okumaktan yada entelce atıp tutmalardan geçmiyor kanımca… yaşadığımız hayatı daha değerli kılmak adına , her şeye karşı gerekirse tek başına o büyük yolculuğa çıkabilme cesaretini kuşanabilmekten geçiyor… eğer bu savaşta hayatta kalabilirsek kılıcımız giderek daha keskinleşiyor ve rütbemiz artıyor… yazar olamamayı başarmak ve en kötü yazılarda buluşabilmek umuduyla…