çiğdem yaylasından bir manzara
Güneşli bir pazar günü kendimizi kırlara bayırlara vurup, yaylalar arasında dolaştık. Ben ve birbirinden sportmen on arkadaşım bir günde üç yayla gezip tam onbeş kilometre katettik. Mutluluk paylaşıldıkça artar tezi gereği yediğimizi içtiğimizi bir kenara bırakıp gezip gördüklerimizi anlatıyım diye düşündüm. Ve siz hafif ahalisine bu yazıyı yazmayı borç bildim. Saygıyla sunarım efenim.
mudurnu çayı
Yaylaların en bilineni olan Çiğdem Yaylası, Adapazarı’na bağlı Hendek ilçe sınırları içinde Elmacık Dağı üzerinde. Yüksekliği 1500 metre olup, türkiyenin en büyük on yaylasından biri. Bağrında birbirinden şirin otuz yayla evi barındırmakta. Biz buraya Adapazarı’nın Bolu sınırındaki Dokurcun Beldesi üzerinden ulaştık. Tavanından asmalar sarkan serin bir kır kahvesinde, Mudurnu Çayı’nın çağıltısı eşliğinde yapılan bir kahvaltıdan sonra otobüsümüzle sarsıla sarsıla bir süre dağ yolunda gittikten sonra tabana kuvvet vurduk kendimizi yayla yollarına.
içinden geçtiğimiz ormandan bir manzara
Yaylaya kayın ve çam ağaçlarından oluşan bir ormanın içinde, kıvrıla büküle, ine çıka ilerleyen bir patikada kuş sesleri eşliğinde yürüyerek ulaştık. Topuk otu adı verilen çimenlerle kaplı geniş bir düzlüğe serpiştirilmiş ahşap yayla evleri karşıladı bizi.
Bir de sağa sola gelişi güzel dökülüvermiş sarılı, beyazlı, morlu kır çiçekleri ile uğur böcekleri. Yol üzerinde ve yaylada her daim akan serin ve lezzetli suları ile nöbet bekleyen pınarları da unutmamak lazım. Bu sulak ve bereketli topraklarda ıslak çimenlerin üzerine basarken insan ormanın içinde saklı bir gölün üstüne serilmiş yeşil halılar üstünde yürüyormuş gibi hissediyor kendini.
Çiğdem yaylasını terkedip ormanın içindeki bir başka küçük patikadan yolumuza devam ettiğimizde pek o
kadar büyük olmasa da kesinlikle daha sevimli olduğuna kanaat getirdiğim Turnalık Yaylası’na ulaştık. Daha bakir, daha el değemiş, daha doğal ve daha sessizdi. Serin pınarlardan birinin yanıbaşında çimenlerin üzerine serilip on dakika kadar dinlendikten sonra yine oramana dalıp devam edince kendimizi Kındıra Yaylası’nda bulduk.
kayın ağaçları
Kındıra sulak yerlerde yetişen, kamış benzeri bir ot. Bu yayla diğerlerinden daha küçük ve daha sulak. Belliki adını vaktiyle bu bölgede bolca yetişen kındıradan almıştır.Ama biz küçük gölcüklerde kamışa benzer bitkiler göremedik.
Yaylanın sonundaki dik yokuşu tırmanınca enfes bir manzara ile karşılaştık. Burada oturup bir kayın ağacının toprağı kucaklayan köklerine, başımızın üstüne alıp serin gölgesini keyifli bir öğlen yemeği yedik. Çimenlerin üzerine serilip dinlendikten sonra da dönüş yoluna düştük. Geçtiğimiz her yaylayı bir bir tekrardan selamlayarak, ormanla ve doğayla vedalaştık…
yorumlar
gözüm gönlüm açıldı,teşekkürler. 15 km yürüdüğünüz için de tebrikler.
Al benden de o kadar. Tebrikler baharali
Beni hiçbir şey bu kadar güzel dinlendiremezdi.. Resimler harika. Bir an kendimi ormanın içinde yeşilliklerin arasında buluverdim ellerine sağlık..
Hafif ahalisinden biri olarak teşekkür ederim..Nerede benim çadırım..
Daha benim bile çadırım yok. Yeni yeni günübirlik doğa yürüyüşlerine başladım. Tırmanma yürüyüşlerine sonra izin çıkacak. O zaman kask, dağ botu, çadır felan alırız artık. Eh seni de çadırımda misafir ederim o zaman pillibebek.
Teşekkürler doğa dostu arkadaşım Baharalı, severek gelirdim ama yakında buralardan ayrılacağım..
Bu iş istanbul ve civarındakilerle mi yapılıyor. Çadır bu yahu. Her yere kurulur. Ben gelirim senin gittiğin yerlere
nasıl yani
Gittiğim yerlerde, genelde çadır görmedim ama römork gördüm..Bir de Carrefour da güzel çadırlar gördüm..Hoşuma gitti.. Aklında bulunsun, fiyatları da çok uygun….
Şöyle Dej, artık bu ülkede yaşamak istemiyorum..Hafif te olacağım ama..:)
…
ben de samos’a taşınıyorum pbk, dimitri’nin tavernasında çalışacağım
🙂
biri askere gidiyor sandım yahu, başlıktan.
Bu yayla da benden
Dimitri nin tavernasında ne iş yapacaksın, Kop..
Kendi elcezimle çektim.
garsonluk yapcem pbk
Tamam gelip, kiraz, çilek, böğürtlen… Viski nin yanında çikolata isteyen biri olursa dikkatli bak..
oh sefan olsun…. tekrarını dileriz…….
ovv, mesaj alındı pbk, tamamdır
Haberhaber fotoğraflar için teşekkürler.
Haberhaber hangi yayla hangi şelale acep fotoğraftakiler.
bu sene yaz tatilimi yaylada geçirecem bu şahane resimleri gördükten sonra
Cok üzüldüm( Biz gelmeyi düsünelim sen gitmeyi. Hic yakistiramadim sana:(
Güle güle de ne olarak?
Trabzon ayder yaylaları.
Nicox, sen gel, ben gideyim, hep aynı yerde olmak insanı geliştirmiyor..Değişim gerek..Yeni medeniyetler görmek, özünün ne olduğunu bilerek, harmanlayarak yaşamak lazım hayatı..Kah şehrin göbeğinde kah köyün birinde..Yaşamak bu demek..Bıktım sosyeteden..:)
Bilgi için teşekkürler haber haber.Fındık faresi: Bence deniz kenarında sabahtan akşama pineklemekten iyidir yaylalarda gezmek ama tabi zevkler ve tercihler farklı olabiliyor. Ama herşeyde dengeyi bulmak lazım. 15 günlük senelik iznin hepsinide dağlarda gezerek harcamamak lazım.
Afferin kiz PBK, bu sosyeti beni de delirtiyor. Almanlarin sosyatesi de bi hos oluyor. Gerci her yerde ayni ya neyse. Bizim salonlara gelenleri bi görsen sasirirsin valla. Neyse ki bizim bi saz gurubumuz var arada bi kaciyorum oraya nefes aliyorum biraz. Köy’den baska nereye gidersen git ayni seylerle karsilasman kacinilmazdir. Ben ömrümün son zamanlarini köy’de gecirmeyi düsünüyorum. Ay amaan üff biktim artik. Anaa schuwuchteller gibi laf ettim valla…
niko yukarda yazdım, ecnebice de yazmadım, ana dilimizde yazdım halâ soruyon ne olarak diyeahanda buraa kodum bi daa
okurken yürüyüşe çıkmış gibi hissettim. teşekkürler @baharalı.ayder’le ilgili görseller için de @haberküp’e teşekkürler… insanın içi açılıyor bakarken!
Tamam anladim. Gitme bosver…
Theacher bu fotoğraf nereden?
Teşekkürler pillipati
Karadeniz yaylalarından…
inanılmaz güzeldi, emeğine ve yüreğine teşekkürlerle…