Yaşlı Oligarkh (düzmece Ksenophon, eng: Pseudo Xenophon) hakkında pek de doyurgan bilgilere sahip değiliz. Kendisini İ.Ö. 5. Yüzyılda yaşadığı tahmin edilmekte. Yaşlı Oligarkh’ı öğrenmemiz ise Oligarkh’ın eserleri arasından çıkan bir metin gerçekleşiyor. “Athenaion politeia” (Ἀθηναῖων πολιτεία) ya da “Atinalıların anayasası” [eng: Constitution of the Athenians] olarak bildiğimiz “risalesi, günümüze Ksenophon’un eserleri arasında kalmış olmakla birlikte, onun olmadığı kesindir. Bu yüzden yazarı, düzmece – Ksenophon (pseudo – Xenophon) diye gösterilir ya da bu asıl kimliği bilinmeyen yazara, Yaşlı Oligarkh denir.”2
Xenophon (i.ö. 431-355)
Yaşlı Oligarkh bu metni aslında kıyasıya oligarşi yönetimini övmesi, demokrasi ‘aşağılık halkın tarafını tutması’ sebebiyle kıyasıya yermektedir.
Kritias Boy (i.ö. 480)
Karl R. Popper; “açık toplum ve düşmanları” kitabında, Yaşlı Oligarkh olarak bilinen bu yazarın Platon’un dayısı otuz oligarkh’tan biri ve en tanınmışı olan Kritia olabileceğini düşünmektedir.3
“Şimdi de, Atinalıların anayasasına ve seçtikleri anayasasının tip ya da tarzına gelince, doğrudan doğruya bu seçmenin, daha iyi sınıfınkine karşın aşağılık halkın geleneğini tutması yüzünden, onu övemeyeceğim. Tekrar ediyorum övgümü esirgeyişim bu yüzdendir.”4
“Memurluklardan öyle birçoğu vardır ki, iyi yahut kötü ellerde bulunmalarına göre halk için bir güvenlik ya da tehlike kaynağı olurlar ve halk bunları kendi içinde paylaşmaktan öngörüyle geri durur; örneğin generallik ya da süvari komutanlığı görevlerine katılmanın kendi üstüne düşeceğini aklına getirmez. Avam, bu işleri kendisi yapmaktan vazgeçmek ve onları daha güçlü yurttaşların eline bırakmakla, çıkar dengesini kendinden yana ağır bastırır. Halkın kendi elinde tutmaya dikkat ettiği, yalnızca ödenek getiren ve özel mallarını artıran yönetim bölümleridir”5
“Gerçekten, bütün dünyada toplumun kaymağı demokrasiye karşıdır. Bunu doğal saymak gerekir; çünkü üstünlük yarışında gösterilen en büyük gözü peklikle en az ılımsızlık ve adaletsizlik, daha iyi sınıfın saflarında olur; halkın arasında ise en çok bulunan –insanların çoğunluğunun acısını olanak yokluğuna izleyebileceğimiz eğitimsizlik ve bilgisizlik bir yana, aşağılık davranışın en güçlü dürtüsü olan yoksulluk yüzünden- bilgisizlik, düzensizlik, serseriliktir.” 6
“Herkese konuşma hakkı ve kurulda bir sandalye vermenin hata olduğu itirazı yapılabilir. Bunlar, topluluğun çiçeği olan en akıllılara ayrılmalıydı denebilir. Fakat yine, burada da görülecektir ki, (halkın) en aşağılık takımına bile konuşma hakkı tanınmakla, bilgece bir düşünceye göre hareket edilmiştir: Çünkü yalnız daha iyi kişiler konuşabilse ya da kurulda yer alabilse, nimetler de bunların benzerlerine dağıtılır, avama ise nimetlerin tersi düşerdi. Oysa şimdi, her dileyen, herhangi bir aşağı kişi kalkıp kendine ve eşitlerine yararlı bir bulabilir. Denebilir ki, “Peki böyle birinin kendisi için ya da halk için ne gibi bir yarar sağlaması beklenebilir?” Buna verilecek karşılık şudur ki, onların yargısınca, böyle birinin iyi niyetiyle birlikte bilgisizlik ve aşağılığı, kendileri için, sizin üstün kişinizin (doğal) düşmanlığıyla birlikte erdem ve bilgeliğinden çok daha değerlidir. Dolayısıyla, bu kurumlara dayanan devlet bir devlet en iyi devlet olmayacaktır; ama demokrasi söz konusu olunca, bunlar onun korunmasını sağlama açısından yerinde araçlardır. Şurası akılda tutulmalıdır ki, halk şehrinin iyi yönetilmesini ve kendinin köle olmasını istememektedir. Onun tutkusu, özgür olmak, efendi olmaktır. Yasamanın kötülüğü, onu ilgilendirmez. Aslında, sizin kötü yasam saydığınız şey, halkın gücünün e özgürlüğünün tam kaynağıdır. Sonra daha iyi sınıf aşağı tabakaları dizginleyip onlara hadlerini bildirecek, devlet adına kendisi düşünüp karar alacak ve çatlak-kafalı kişilerin kurulda oturmasına ya da toplantılarda konuşup oy vermesine katlanamayacaktır. Kuşkusuz böyledir, fakat bu gibi nimetlerin ağırlığı altında, halk da çok geçmeden köleliğe indirilmiş olacaktır.” 7
Corinthian Helmet
“Kuşkusuz, anayasayı düzeltmek için birçok elverişli birçok elverişli yol bulunabilir; fakat sorun, demokrasiye el sürmeden anayasayı iyice düzeltmenin yeterli yolunu keşfetmek ise, ben bunun kolay olmadığı söylerim; şimdi dediğim gibi, şurada önemsiz ekleme ya da burada bir çıkartma dışında.” 8
“ Bir başka nokta. Atinalıların partilere bölünmüş bir devlette daha az saygıdeğer tarafı tutmaları, bazan, kötü bir aka hizmet ettiklerini düşündürmektedir. Fakat o tarafı tutmaları, iyi bir akla uymalarının sonucudur. Daha saygıdeğer olanı seçseydiler, kendilerinkilerden ayrı görüş ve çıkarları olan tarafı benimsemiş olurlardı, çünkü en iyi öğeleri halk dostu olan hiçbir devlet yoktur. Benzerler benzerlerini tutarlar ilkesi uyarınca, her devlette demokrasiden yana çıkanlar en kötü öğelerdir. Öyleyse sorun basittir. Atinalıları kendilerine en yakın olanı seçmişlerdi. Üst sınıfları tutmaya kalkmalarının her keresinde de, bu durum onlara yaramamış, kısa zamanda demokratik parti köle edilmiştir.” 9
Hamiş: Mete Tunçay’a sonsuz şükranlar…1-) Karş. Ksenofon, çeviri: Haydar Rıfat Yorulmaz“Lasedemonyalılar ve Atinalıların Cumhuriyeti” (İstanbul: Vakit K. ,1935)2-) Mete Tunçay, “Batıda Siyasal Düşünceler tarihi I: Seçilmiş Yazılar, Eski ve Orta Çağlar” (sayfa 15) (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, baskı 1, 2006)3-)Karl R. Popper, Açık toplum ve Düşmanları, cilt: 1, platon4.5.6.7.8.9-) Mete Tunçay’ın aynı kitabından alıntıdır.
yorumlar
Yakından ilgilendiğim bir konu. Paylaşımınız için teşekkürler. Belki ben de birgün birşeyler karalaırm bu konuda…
Kendi yazısını yorum aparatı ile beslemeyi ne kadar aptalca bulsam da, ben de aynı mecraa’ı kullanıp, teşekkür ediceğim.Başörtüsü (türban), ek 17 madde, anayasa ve hukuk ilişkileri ve rektörlerin tutumlarını gözönüne aldığımızda bu yazıyı yayımlamam konusunda teşvik den arkadaşlara teşekkür ederim.Gelişen olaylar ve güncel yorumlar ışığında “yaşlı oligarkh” sözleri gittikçe önem arz ediyor.
Öncelikle yazı güzel bir çalışma olmuş, konuya değer verildiği anlaşılan bir makale çıkmış. Ellerine sağlık. Yazına yorum yapmak konusunda ise konuyla alakalı bir şeyler öğrenip öyle yorumda bulunmayı arzu etmiştim. Belirttiğin gibi Yaşlı Oligarkh hakkında pek bir duyumum yoktu ve kütüphanemdeki konuyla alakalı bazı kitaplara göz gerzdirip öyle katılımda bulunayım istedim. Fakat gelgör ki Yunan Site Devletlerindeki siyasi yapıyı anlatan kitaplar da dahil adına rastlayamadım. İnternette de hakkında az yazı var, sanırım günümüze pek eseri ulaşmış bir isim değil.Öbür taraftan diğer konudaki magazin programı kıvamındaki yazıdaki yorumunda belirttiğin gibi konun o konuyla örtüşüyor ama insanlar magazin programlarını daha çok tercih edecekleri için yorum da alabilmesi olasılığı o nisbette azalıyor.
Aslında orada tartışılanın da esasını oluşturan bu görüştür. Güncel siyasi çekişmelerin de temelinde bu gerçek yatıyor. İşte gözün önüne perde, aklın önüne duvar çekildiğinde de Türkiye’de yaşanılan olaylar yaşanıyor.
hiçbir şey anlamadım. çok karışık yazmışsın. üzülerek bunu söylemek zorundayım. ayrıca soros’tan neden bahsetmediğini ve linki vermediğini merak ettim. bari ben ekleyeyim de bir katkı sunmuş olayım.
Aslında ben yazmadım ortaya çıkandan da memnun olduğumu iddia etmek zor, bu “atinalıların anayasası” metininden bir kesit… Efet çok karışık mevcut ahval içinde metinleri okursanız belki bir çıkarsama yapabilirsiniz. İnternette hiçbir türkçe kaynakta geçmiyordu -ya da ben göremedim- ama en azından interaktif bilgi ağında bulunmasını istedim.Metnin tamamını yazıp yazmamak konusunda sürümcemede kaldım, çünkü hukukui beis yataran şartlar vardı. Metnin sahibinden izin alınması gerekiyordu en sonunda en önemli gördüğüm; geneli kapsayan bölümlerini aldım..
Ampouble;Birkaç soru sorabilir miyim? Bu soruları ise yazıyı anlamak için soruyorum.1- Athenaion politeia linkini Almanca vermişsin, bu yüzden ne yazdığını anlamadım. Sanırsam orada da aristoteles diyor.2- Athenaion politeia, Aristoteles’in yazdığı bence bütün siyaset bilimcilerin okuması gereken kitap değil midir?3- Bu, Aristoteles’in yazdığı siyasi kitaplardan biri. Ekonomi (kitap 2), Siyaset (veya Politika, kitap 8) ve Atina Şehir Devleti diye Türkçe’ye tercüme edilen Athenaion politeia”. Oligarşi diye Türkçe’ye tercümesi yapılan kitap siyaset kitabıdır. Atina Şehir Devleti kitabında toplumu kastlara ayırıp, aslında bunun zenginler demokrasisi (bu demokraside kadınlar, çocuklar, köleler yurttaştan sayılmadığı için nüfusta da yer almazlar. Yurttaş: politis demekmiş eski ve yeni Yunanca’da. Bu yüzden de Politika: Yurttaşların uğraşıdır ) olduğunu açıklarken ilk defa bu terimi kullandı. Yani Oligarşi.4- Sen bu kitabı ya da bu düşünceleri Ksenophon’un yazdığını öne sürüyorsun. Ancak buna dair verdiğin bir link yok. Karl Popper’in kitabında mı yazıyor, bu? Ki, ben kitabı okumadım o yüzden bilmiyorum. Popper bunu neye dayandırarak öne sürüyor ?5- Ksenophon’un bu konuyla alakasını bu yazıyla duydum. Ksenophon’un en ünlü yapıtı Anavasis-On binlerin Geçişi diye Türkçe’ye tercüme edildi. Bu kitapta kassitleri anlatır ve yaşadıklarının tanıklığında yazmıştır diye biliyorum.6- Kısaca bilmiyorum farkında mısın? Ortada bilinen bir gerçeğin yanlış olduğuna dair tez var. Ama bu tezin nerden çıktığı yok.7- Aynı soruyu tekrar soruyorum. Soros’tan neden bahsetmedin? Spakülasyon olur diye mi çekindin? Sonuçta açık toplum şiarını benimsemiş ve bunu en iyi uygulayan sivil toplum kuruluşudur.8- Ya da hakkaten ben uçtum diyerek suçu üzerime alıyorum….. Yazıyı anlamadım, iyice herşey karman çorman oldu.
1-) Politeia: Politeia (πολιτεία: türkçe;devletin yönetim şekli, hükümet şekli) is an Ancient Greek word with no single English translation. Derived from the word polis (“city-state”), it is an important term in Ancient Greek political thought, especially that of Plato and Aristotle.Aslında almanlar bunun tam karşılığı bulunamıyacağı için doğrudan almışlar, bence mantıklı bir davranış…Athenaion: gerek yoktur herhalde…2-)Aristoteles’in böyle bir risalesi -ben bu kelimeyi tercih ederim- var. Aslında benim “athinalıların anayası” olarak almam -mete tunçay’dan mülhem-, “haydar rıfat yorulmaz” böyle bir çeviri tercih etmesinden ve devamlılığı sağlamak açısından böyle kullanılmasından ötürüdür. “Constitution of the Athenians” linkinde çıkan, wiki’de de ikinci parafta “Pseudo-Xenophon”dan bahseder.3-) Tarih üzerinden yaklaşıcak olursak, “oligarşi- oligarchy- Oligarkhía” terimi sonradan isimlendirilmiş olabilir, zaten metinlerinde otuz oligarkh’ı kıyasıya eleştiren bir aristoteles görürüz. Eğer karl popper’in tahmini ya da düşüncesi doğru ise metnin yazarının kristas olduğu kabul edersek, herşey yerli yerine oturur. Platon sokrates’in öğrencisidir -sokrates’i yaşamış kabul ederekten-, kristas onun amcasıdır. Xenophon ya da bildiğimiz “düz” oligarkh’ta soktates’in öğrencisidir. Pers’lilerin yanında yer almış sonradan persliler yanından kaçaraktan athina’ya dönmüş, ihanetinden ötürü kovulmuş ve bir çiftlikte eserlerini yazmıştır. Fakat bugün kendisi ile ilgili olarak metin texkritik’leri yapıldığında bir çok farklı metini kendi adıyla yayımlamıştır. Athina’lılara kızgınlığından ötürü de bu metni kendi adıyla yayımlamış kabul edebiliriz. Zaten thukydides’e kadar nesnel bir anlatıdan söz edilemez. Taraf olmak metin dilinde çok önemlidir…4-) Tam tersine ksenophon’un değil, başka birinin yazdığı belirtiyorum. Bu metnin ksenophon’a ait olmadığı kesindir. Kritas’a ait olabileceğini öne sürer karl popper, ben sadece öne sürdüğü metni gördüm; kitabı tamamen okuma-ya-dım. Eğer athina’da demokrasi’ye geçişten önce 30’lar denilen otuz oligarkh (bunlara sonradan oligarkh denmiştir) bakarsan ve tutumlarını incelersen görürsün. En büyük güçö kaybını kristas yaşamıştır, ve roma’da büyük önemli arz eden “Qui Bono” – “Kime yarar” sözü üzerinden almış olabilir. Metin yazarlığı olan önemli bir hatiptir, kristas…5-) Ksenophon aparmaları ile ünlüdür, ama çok enteresan bir hayatı olmuş; iyi eğitim almış, zamanın iki güç dengesi arasında önemli kişilerle ilişkileri olmuştur. Bu metin -yukarıda ki- peloponnes savaşından önce kaleme alınmıştır ve bu savaşta ksenophon – “oligarkh” pers’lerin yanında yer almıştır. Bu yüzden zaten metin ona ait olduğu düşünülmez. Pers hükümdarına mihmandarlık yapmıştır, mora yarım adasında. Çok net söylüyorum, ksenophon’un eserleri arasından çıkan bu makale ona ait kabul edilmez. O yüzden, “pseudo xenophon” – “düzmece ksenophon” olarak adlandırılır.6-) Bu soruyu tam olarak anlamadım ama zaten 13 sayifelik bir risale bu metin. Ksenophon’un eserleri arasında kalmış..7-) Toplumumuzda nedense infial yaratmaktadır, soros adı. Ama ben kitabın başından başladım, acelem yok. İlk önce tersden gidiyorum. En başı burası, bu sayede kavram karmaşasını yok etmek istiyorum. Daha tam oligarşi’yi bile işlemedim. Oradan teokrasi’ye oradan demorasi’ye ve bürokrasi’ye geçmeyi düşünüyorum. Kervan yolda dizilir” hesabı kavram karmaşasına çok kızıyorum. Biz de üç beş lafza duyan bu konularda ahkam kesip, kuramların ahlakı ile oynuyor. Bu karışıklıktan faydalnıyor yani bilimsel tecavüz vuku buluyor. Neyse ilerde daha açıcam bunu, ama sacın son ayağı soros.. (tesev’in işlerini çok beğeniyorum, yayımladığı kitapları “pdf” formatında indirip faydalanıyorum.) Ama çözmemiz gereken işler var, insanlar bilmiyor. Bunu siyasi sistemler açısından teorik bilgi babında açmak istiyorum böylece daha sağlıklı sorular belirecek ve herşey yerine oturmaya başlıyacak.8-) Yazı karman çorman sadece alıntılama sözler var geneli ilgilendiren atinalıların günlük sorunları dışında kalan bölümleri alıntıladım. Buraya atıfsama yaparaktan ilerlemek iyi olur diye düşündüm….Hamiş: Böyle bir risalenden internette bahsi geçmemesi yüzünden yazdım, haydar rıfat yorulmaz’ın izine bir tek t.b.m.m. kütüphanesinde bulabildim. Bizim için utanç verici bir şey olduğunu düşünmekteyim…
ampouble ve nevdalist sonuç ne oldu? kitap kiminmiş:p
teşekkürlerelektronik sigaraelektronik sigara fiyatelektronik sigara ego-t
teşekkürlerdüğündüğün organizasyonudüğün organizasyonu firmalarıdüğün paketidüğün süsleme
Bilgi için teşekkürlermatbaakatalogkatalog tasarımkartvizitpromosyon ürünleri
Bilgi için teşekkürlererkek çantaspor çantaspor çantalarıçanta markalarıbayan çanta modelleri