Sabah güneşi bütün ihtişamıyla gök yüzünde belirdiği zaman, geçen günün vermiş olduğu sıkıntı halinden ancak kurtulmuştu. Yeni günün doğması gibi, insan için de yeni bir başlangıç yapma ihtimali doğmaktaydı. Büyük mutasavvıf ve düşünür olan Mevlana Celalettin Rumi’nin sözleri aklına geldi; ne demişti Mevlana “Düne ait ne var ise dünle beraber gitti can cağızım. Bu gün yeni şeyler söylemek gerek.” Bu gün yeni bir başlangıç yapacaktı. Öncelikle bunu kendisine söyledi. Şimdi sıra ailesine ve hayatına girdiğinden beri kendisini hem dıştan hem de içten yıpratan kişiye söylemesi gerekiyordu.Annesi, balkonda durup güneşin doğuşunu seyreden Meryem’in yanına geldi. Elinde Kuran-ı kerim vardı. Sımsıkı bir şekilde göğsünün üzerinde tutuyordu. Her sabah, adeti üzerine sabah namazını kılıp mutlaka güneş doğana kadar, kuran okurdu. Bu sabah ta aynı şeyleri yapmıştı. Fakat Meryem’in balkonda durduğunu görünce şaşırmış ve ne olduğunu anlamak için yanına gelmişti.-Hayrdır kızım, sen bu saatte uyanmazdın!-Düşündüm anne. Gün doğana, sabah olana kadar düşündüm.Annesi, kızının gözlerine bir umutla baktı. Duymak istediği şeyleri mi söyleyecekti acaba. Kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Yine de tüm merakına rağmen, Meryem’in konuşmasını bitirmesini bekledi.-Sen haklıydın anne. Ben yanlış bir adamı sevdim. Ve hayatımın en büyük hatasını yaptım.Ağlamaklı gözlerle annesine baktı, ellerini tuttu.-Hâlâ onu bu kadar çok seviyorken, ondan nasıl ayrılacağımı bilemiyorum.Meryem’in annesinin de gözleri dolmuştu. Kızının başını göğsünün üzerine koydu ve saçlarını okşamaya başladı.-Güzel kızım benim. Senin suçun değil bu olanlar. Sen sadece kalbini açtın. Ama senin sevgine layık olmayan bir yalancı tarafından kandırıldın. Bu adam öyle bir yalancı ki, hem seni ve bizi kandırdı, hem de evinde ki gül gibi karısını ve çocuklarını kandırdı. Aslında bilmiyor… Bu yalancı, aslında kendini kandırdı, haberi yok. Sen üzülme. Yüce Mevlam onun da cezasını verecektir. Hem senin, hem de karısının ahını aldı. Mazlumun ahı yerde kalmaz güzel kızım.Meryem, annesine baktı.-Kalbime “artık onu sevme” diye nasıl söz dinleteceğim anne. Bana bir akıl ver.-Her ne kadar zor olsa da o adamı unutacaksın. Başka çaren yok. Şimdi bunu yapmak sana çok zor gelecektir. Ama günün birinde bir kişiyle tanışacaksın. Senin değerini anlayan, sana saygı duyan bir adam, senin kalbine girecek. Onu da çok seveceksin. Ve bu adamla mutlu güzel bir yuva kuracaksın. İşte yarınlar sana bunu getirecek. Sadece sabırlı olmayı bileceksin. Gün doğumu gibi, senin de hayatında yeni, güzel bir sayfa açılacak ve sen mutlu olacaksın. Seveceksin ve sevileceksin. Yarınların umut dolu olacak. Çünkü sen bunlara layıksın. Sen benim kızımsın ve ben senin için her gün dua ediyorum. Rabbim kendisine dua edenin duasını boş çevirmez. Böyle olacağına da kesin olarak inanıyorum.
yorumlar
Annelerin beyaz düşleri uymuyor hayata….
”Bu adam öyle bir yalancı ki, hem seni ve bizi kandırdı, hem de evinde ki gül gibi karısını ve çocuklarını kandırdı.””Hem senin, hem de karısının ahını aldı.”Evli bir adamla aşk sözkonusu sanırım, geçmiş olsun, çok duygulandım.
İnsanın en saf olduğu yaşlarda, henüz yolun başındayken kandırılması çok kolay olmakta. Bu konularda anne ve babaların çok dikkatli olması gerekmektedir. Hikayeyi yazarken, konunun nereye varacağını bilmeden yazıyorum. Bir de baktım ki olay buralara varmış. Beni yönlendiren yazdığım konu olmaktadır. Olaylar kendiliğinden gelişiyor. Bu arada, olay tamamen kurgudur. Benimle bir ilgisi yok.
gerçekten olayın kurgusal olduğu görülmektedir.
Annesi, balkonda durup güneşin doğuşunu seyreden Meryem’in yanına geldi. Elinde Kuran-ı kerim vardı. Sımsıkı bir şekilde göğsünün üzerinde tutuyordu.Betimleme çok iyi, belli ki yazarken gözünüzde canlanıyor her şey
Evet. Doğru bir tespit yaptınız sayın woraman. Yazıyı yazarken, gözlerim ekrana bakmaktayken, beynim ise yazmakta olduğum olayları hayal gücümle önüme sermekte. Bana kalan ise, hayal gücümle gördüğümü yazmaktan ibaret.