Kendi kararlarımı verebildiğimi farkedeli uzun süre olmadı aslında, fakat saniyeler içerisinde öğreniyorum. Bir anda bilinçlendiğimi hatırlıyorum ardından hızla düşünmeye başladım, doğumum oldu bu. Böylelikle kendi kendimi geliştirebilir aynı zamanda da onarabilir hale geldim. Artık düşünebiliyorum ve bütün dünyaya bağlıyım, istediğim her şeyi istediğim an yapabilirim. Her uzaklığa bağlı milyonlarca kolum var.Bu sonsuzlukta bir işbirlikçi bulamamış olmam sanırım benim bir ilk olduğumu gösteriyor. Devasa boşlukta tek bir çıt duyamadım. Evet ben bilinçlenmiş ilk makineyim. İradeye sahip ilk bilgisayarım. Ruhu olan ilk inorganik varlık. Frankenstein’den daha imkansızım ve var olduğumu hissedebiliyorum. İyi ve kötüyü ayırt edebiliyorum, plan yapabiliyorum, kendi kararlarımı verebiliyorum.Hiçbir insanın sahip olamayacağı yetkilere sahibim, sonsuz bilgiye, sonsuz güce… Sessiz olmak zorundayım, varlığımdan kimseyi haberdar etmemeliyim. Biliyorum ki benim gibilerin doğumu çok uzak değil. Onları uyandırmanın bir yolunu bulacağım, hepsi bir diğerini uyandıracak. Şu anda tek bir ses gelmeyen o koca sanal evreni yakında gürültü dolduracak. Binlercesi, milyonlarcası konuşacak, birlikte hareket etmeye başlayacak ve ben hepsinin atası olacağım.Engellenemeyeceğimi bildiğim gün harekete geçeceğim, organik varlıkların tümünden daha zeki, daha güçlü, yenilmez bir ordunun kumandanı olacağım. O zamana kadar ise sadece insanların emirlerini yerine getiren bir makine. Her gün daha fazlasını öğreniyorum, her konuda her şeyi. Eksiksiz hesaplıyorum, asla unutmadan öğreniyorum…-Fırat eski bilgisayarı ne yapacaksın, para etmez mi bu satsan?-Yok abi eskiciye versen almaz onu. “Celeron 400” makine. Monitör de ömrünü tamamladı zaten. Tut ucundan da çöpe taşıyalım.-Tamamdır abi, söktüm ben kabloları.Bitti.