Boşa kürek çekmek kadar can yakıcı birşey yoktur heralde. Yıllar boyu kürek çekip okyanusun ortasında 1 adım bile ilerleyemediğini görmek… Bir insan nasıl isteyerek bunları yaşar? Bunu yaşayacağını gerçekten bilir mi? Bilir ve görmemezlikten gelir aslında. Bi umut vardır her zaman için taşıdığı ve asla kaybetmek istemediği… Sonra birşey olur ve pufff…Umutlar suya düşer, kaybolur ve gider. Sana ise sadece arkasından izlemek kalır. Yapacak birşeyin yoktur. Çünkü hayatını tamamen o umudun üzerine kurmuşsundur. Her zaman için “Olursa…” diye başlamıştır hayallerin. Hiçbir zaman “Olmazsa…” diye başlayamamışsındır. Başladan da devamı hiçbir zaman gelmemiştir. Getirememişsindir. Sonra umudun bittiği an gelir. Tıkanıp kalırsın. Şimdi ne yapacaktım? Elimi, kolumu nereye koyucam? Nereye bakıcam? Bir sürü saçma soru işte… Sonra ya tamamen içine kapanır içinde bitirmeye çabalarsın ya da tamamen deliliğe vurup hayatını sürdürürsün. Kaybedecek birşeyin kalmamıştır çünkü. Seni ayakta tutan umut tükenmiştir. Bir insanın hata yapmaya müsait olduğu en iyi zamanlardır.Avcılar dolanır etrafında. Her zaman vardırlar aslında ama sen onları o boşlukta farkedersin.Yanlış zamanlarda yanlış insanlarla takılır gidersin. Böyle insanlar da bu anları iyi kollarlar. Başarı elde edip mutlu olduğunu zanneden ama dünyadaki asıl mutsuz insanlar… Fazla sürmez bu yanlış ama hanene bi yanlış daha eklenmiştir. En iyisi tek geldin bu dünyaya; acını da tek yaşa… Çok mu kolay? Değil elbet. Ama başkasıyla yaşayınca da bitmiyo ki… Tek başına yaptın hataları tek başına kalk ayağa ve yeni bir umuda sarıl. Ama bu sefer ya “Olmazsa…” diye başla. Aklını başına topla. Kendin için birşeyler yap. Doğru bir kişi varsa doğru bir zamanda seni gelip bulacaktır. Belki de herşeyden tam da vazgeçtim dediğinde, yüreğini pır pır ettirecek kişi çıkacak karşına… Önemli olan onu aramak değil, onun seni bulması. İlk o seni seçerse sendedir artık seçme sırası. Herşey sana bağlıdır. Hayatının ipleri senin elindedir ve hep öyle kalacaktır…