Son dönemlerde ağırlıklı olarak moda dünyasında kullanılmasına rağmen yeni bir kavram yaşamımızda yer etmeye başladı. Bu kavram 1980 li yıllardan itibaren tutulmaya başlayan Vintage.Vintage kavramı şarapçılıktan ithal edilmiş bir kavram. Şarap üretiminde şarapların kalitesini, belli bir döneme ait oluşunu vurgulamak için kullanılıyor. Vintage Latince bir kelime olan ‘vinus’tan, yani ‘şarap’tan geliyor. Günümüzdeki kelime anlamı, bağbozumu şarabın üretim yılı yani yaşı gibi anlamlar çıkabilir. Vintage bir şarap, yıllanmıştır ve iyidir, hatta belki de az bulunan bir şişedir. Vintage giysi eski olmasına eskidir ama aynısından milyon tane olan eskici malı değildir. Vintage giysi eski ama tek veya özel. Vintage aynı zamanda cesarettir. Çünkü topluluktan farklı düşersiniz. Kendi tarzınızı ve stilinizi yaratırsınız. Küf kokan vintage mağazalarını dolaşırken, aynı zamanda tarihle aranızda bağ kurarsınız. Vintage ağırlıklı olarak moda için kullanılsa da, mobilya, müzik aletleri vb gibi eşyalar için de kullanılır.Peki ne oldu da son dönemde bit pazarı popülerleşti? annemizin, hatta anneannemizin kıyafetleri değere bindi?
Ece Sükan’ın Mağazası
Bir anda bütün dünyayı saran, bir karşı çıkışın resmi olan Vintage moda devlerinin de dikkatini çekmeye başladı. Öyle ya! Tek tipe, tekelleşmeye, bize dayatılana, popüler kültüre karşı çıkan vintage bertaraf edilmeliydi. Bunun için de moda devleri onu yok etmek yerine ele geçirmeyi seçtiler. Artık karşı duruşun resmi susmuştu. Filozof ve sosyolog Gilles Lipovetsky’, ‘Les Temps Hypermodernes’ (Hipermodern Zamanlar) adlı kitabında vintage kavramına ilginç bir yorum getiriyor. ‘Vintage’ olgusunun, günümüz insanının geleceğe olan tereddütlerini eskiye dönüşle ifade ettiğini belirten Lipovetsky, nostaljiyi güncelleştirmenin bir satış malzemesi haline getirildiğini ve önemli bir pazarlama silahına dönüştürüldüğünü belirtiyor. Birçok ürünün tanıtımında kullanılan bu nostalji eğilimi reklam dünyasına da yansıyor. Artık karşı duruşun resmi tamamiyle sustu. Son dönemde bütün her yerde vintage kavramıyla karşılaşmamız da bundandır. Bundandır ki! Yıllardır biriktirdiğim bütün vintage giysilerimi elden çıkardım.İstanbul’daki Vintage Mağazalar
Bizdeki vintage mağazalar ağırlıklı olarak yurtdışındaki bit pazarlarından, sosyetemizden mal topluyorlar. Bu konuda Londra ve Paris başı çekiyor. Nişantaşı, Bebek gibi mağazalar marka ürünlere öncelik verirken, Beyoğlu özü gereği undergrounda yöneliyor.Nişantaşı- Ece Sükan’ın Vintage Mağazası, StilistanOrtaköy- ZananeTaksim- Aznavur Pasajı, Terkos Pasajı
yorumlar
“Eskiye rağbet olsaydı “bit pazarına” nur yağardı” demiş büyüklerimiz!…Şarabı ayrı tutuyorum.Güzel bir inceleme olmuş,elinize sağlık.
Vintage Synth Explorer
Burada marka ve mağaza ismi vermek serbest mi?
reklam kokulu olmadıktan sonra sakıncası yok. bariz şekilde reklam içeren yazı ve ahkamlar siliniyor.
son yüzyılda gelişen tüm aykırı akımları kapitalizm ele geçiriyor bir şekilde, çok üzücü, aynı şey punk’a da, hippieliğe de, grunge’a da oldu. azıcık populerleşmesi yeterli derhal bir para kazanma nesnesine dönüştürülüyor ve tüketiliyor, içi boşalıyor. garip… bu tüketim alışkanlıklarını isimlendiren hoşuma giden terim gibi birşey var; any thing goes ( ne olsa olur), kapitalizmin bahsi geçen kavramları tüketebilme gücü burdan geliyor, çünkü herşeyi satabiliyorsun artık, toplumu güdebildiğin sürece herşeyi satarsın. çoğunluk artık bu benim tarzım değil almam demek yerine beğenilerini medyanın yönlendirmesine salıveriyor… yazık, beyhude geçmiş yıllar…
vintage meraklısı insanlar var. bunlar sıradışı tarzları olanlar. parada olması gerek bu merak için. benim bir tanıdığım hanım var ve ben onun giysilerinin özelliklerinden dolayı vintage takıldığını düşünüorum. modelleri eski fakat hepsi yeni görünümlü ve kaliteli. biri birine uymuyor ama hepsi biz markayız diye bağırıyor. zevk meselesi… geçenlerde tv de vintage işi yapan biri anlatıyor, bir yığın ünlü müşterisi varmış… kimi çanta meraklısı kimi ayakkabı kimi ceket vs.vs… nevdalist cim klavyene sağlık 🙂
Lorienn, vintagen popülerleşmesi işte tam da anlattığın olay. Ben bu tarz mağazaları dolaşıp, eski ama özel ürünleri toplardım. Sonra bir baktım her yerde markalar dolaşmaya başladı. O yüzden de karşı duruşun resmi sustu diyorum.Unutkanlık değil de, aynı anda bir sürü iş yapmaya çalışmanın sonucu. Malesef çok önemli, herkesin işine yarayacak bir yeri anlatmayı unutmuşum. İstiklalin sonunda Suriye Pasajı’nın içindeki Avantgardeast. Mutlaka gidilesi, görülesi bir yer. Pasajın sonunda bodrumdaki bir mahzendir, avangart. İnanılmaz büyük ve inanılmaz nem kokar. Sadece giysi yok, plak, ayakkabı, saat aklınıza gelebilecek herşey var.Reklam kokan hareketler bunlar ama, hadi neyse arada yazıverdim 🙂
ossun akşım tşkkrler
Dükkanın sahibi sen değilsen niye reklam koksun, ama beni korkutuyor vintage, en ufak bir zevksizliği kaldırmadığı için bu konuda biraz yeteneksiz olanlar bir anda yeraltı filminin çingenelerine dönüveriyor.
Tabi sen de haklısın redogre;Şimdi daha önce yazdığım bir taksici maceramı hatırladım. Bundan mıdır acep? Yok değildir, değildir,Ben böyle yüze kadar sayayım.
Şimdi giyim zevkini taksiciye göre belirliyorsan zaten vay haline 🙂
resimdeki hatun gibi giyinip, kordon’da gezintiye çıkmayı istiyorum deli gibi.
Şimdi ismini hatırlayamadığım ünlü bir modacının söylemi vardı, zannedersem şöyle “Moda içerik olarak yeniyi barındırır ki bu aynı zamanda unutulmuş olanı da içerir, kısaca anneannenizin giydiği modadır”
zaman zaman kordon’da gözüken bir beyefendi var 1960 lardan kalan kıyafetlerini giyer hala, dar vücuda oturan ispanyol paça pantalonlar, buyuk yaka gömlekler, geniş yaka ceketler ve çeşit çeşit madalyonları ile izmir sosyetesinin simgesidir allah uzun ömür versin, arabası da orjinaldir.derler ki o kadar çok kıyafeti varmış ki 30 yıldır yeni birşey almamış.
Vintage couple
evet bugün işim yok ve canım sıkılıyor 🙂
bunların fiyatının coşan trendle beraber bu kadar artması ise çok komik bir durum bence. ucuz olması elzemdir bunların. zira senelerdir anneannemin/annemin çıkınını mı dersin 3,5 paraya bir çuval giysi mi dersin nasiplendik. şimdi teşvikiye’de slogan atasım geliyor. işin tadı kaçtı büsbütün. bunların fiyatı artıkça hesapta çok pahalı dükkanların fiyatı düşmeye başladı. ister istemez gıcır gıcır giyinmeye başladık. eskiden 2. el alıyoruz, genelden farklı giyiniyoruz diye kikirdeme unsuru oluyorduk, allah allah, napalım? biz de mi kikirdeyelim?geleceğe olan tereddütlerin eskiye dönüşüne gelince (ne demekse o da artıki gelmesek de olur sanki) eskiden daha kaliteli, daha güzel, daha giyilebilir giysiler yapılıyormuş. onu da belirtmek lazım.oh be.
nişantaşı’ndaki ‘vintage’ mağazalarını bu kapsamda düşünebilirsiniz tabi. ama asıl eskici diye nitelendirdiğimiz mağazaların özelliği zaten ucuz olmasıdır. ucuzlardır çünkü belli bir raf düzenleri bile olmaz. sen gider çaba sarfeder ve o küf kokulu, bi tarafının rengi kaçmış ama tam senin üzerine olan elbiseyi giyer çıkarsın oradan.kapıdan da 10 – 20 kağıt uzatırsın artık ne warsa…uzun süre beyoğlu’nda nöbonb da çalışmış biri olarak ben bunu bilir bunu söylerim…
@redogre: ahaha, ilk anda “aaa! adam ne kadar çok mengü’ye benziyooo!?!” dedim. sonra da kadına bakınca… hahaha, alacağın olsun redogre.
kız arkadaşım vintage takıntılı. bazen bu huyu beni çıldırtıyor. nerede garip şapka bulsa, almaya kalkıyor. üstelik bunlara ödediği paralar ise inanılmaz meblalalarda.
vintage nude
nedense hiç aklım ermedi böyle şeylere. üzerine esbabı geçirdiğin an uzaktan bakınca aynı bile gözükse aslında farklıdır o gömlek, elbise; kokusu, rengi ne bileyim ütülendiği zaman duruşu..biz zaten birbirimizden farklıyız neden bir akıma dahil olup birbirimize benzemeye çalışalm ki? yıllandıkça güzelleşen iki şey var bildiğim, kadın ve şarap. bundan daha eski kafalı düşünceyi nerede bulacaksınız aha size vintage ehehe… felsefesi azcık kofti – sıradan insanlar için kurulmuş ucuz bir pazar. nedenleri ise tam bir psikolojik vak-a kısa olan yaşamını uzatma- anlamlandırma kaygısı.tabi bu şahsi fkrim efenim, sadece beni bağlar. yazı güzel ama..üstteki resme istinaden bi tanede benden.
karşıııı duruşşş
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı