UCSUZ BUCAKSIZ AZINLIKAlbert Camus “ Çağdaş insanı tanımlamam gerekirse , gazete okur ve çiftleşirdi derim” diyor. Çok billurlaşmış bir tanım belki , ama gerçekten de çağdaş insanın ilgi ve duyarlılık alanını bundan daha keskin ve çarpıcı olarak belirtmek güç.Belki 1940’lı ,1950 ‘li yıllarda çağdaş insan gazete okuyordu , ama bu gün –hele de bizim gibi ülkelerde- gazeteye bakıyor. Gazeteyi , başkalarının apış arası maceralarını öğrenmek ; günlük falından geleceğine ilişkin ipuçları bulmak ; bulmaca çözerek bilgi ve kültür düzeyini sınamak ve geliştirmek ; futbolcuların cinsel yaşamlarıyla gol yüzdeleri arasındaki ilişkiyi görmek ; devlet büyüklerinin vecizelerinden , ülkesinin büyük başarıları hakkında derin bilgiler edinmek ; bu arada da “ iki başlı Samsun kirası” yaklaşımıyla , her gün biraz daha yoksullaşan evinin tencere –çarşaf eksiğini tamamlamak için alıyor.Akıl almaz bir hızla gelişen bilimsel bulguların teknolojik araç-gereç olarak günlük yaşamına girmesiyle büyük bir parçalanamaya uğramıştır çağdaş insan. Büyük ölçüde makinalaşma ve en küçük ayrıntıda bile uzmanlaşma , çoğumuzun anlamını ve işleyişini kavrayamadığı büyük ve karmaşık bir sürecin küçük ve güçsüz parçaları yapmıştır bizi . Öyle bir sürece girmiştir ki çağdaş yaşam , insan çalıştıkça daha çok parçalanır olmuştur. Hem düşünce düzeyinde , hemde günlük pratik içinde bütünle olan bağı iyice kopmuştur. Bu olağanüstü ayrıntıya indirgenmiş iş bölümü insanın görünürde işini kolaylaştırırken , ionun önemini ve değerini azaltmış , ufkunu daraltmıştır.Çalışma yaşamı ne kadar iyi düzenlenmişse insandan beklenen yaratıcılık , katkı ve ustalık da o denli azalmıştır. Bu da çağdaş insanın kendisine yabacılaşmasınını o ölçüde derinleştirmiştir. Yalnızca nesnelerin değerli olduğu yabancılaşmış bir dünya da, insan da nesneler arasında bir nesne olmuş , ne yazık kı nesnelerin en ucuzu ve güçsüzü konumuna düşmüştürDöviz kurları , enflasyon oranları , faizler , altın piyasası , araba fiyatları, istatistiki birer sayıya indirgenmiş eşyalar, piyasa dalgalanmaları …. bütün bunlar insandan bağımsız olarak , insanın yaşamını görünmez bir el gibi etkileyip sarsıyor , ancak insan , doğru dürüst kavrayamadığı bu olup bitene irade olarak müdahele etmek bir yana , meta üretiminin yönettiği ve her şeyin nesneleştiği bu dünyada rüzgarda bir yaprak gibi sürüklenip gidiyor. Bu sürükleniş , bu yanlızlık ve yabacılaşma içerisinde çağdaş insan , garip bir çelişki amam, birbirine en çok ihtiyacı olan , yalnız yaşama yetisini yitirmiş oluyor öbür taraftan ..Albert Camus “ Çağdaş insanı tanımlamam gerekirse , gazete okur ve çiftleşirdi derim” diyor. Çok billurlaşmış bir tanım belki , ama gerçekten de çağdaş insanın ilgi ve duyarlılık alanını bundan daha keskin ve çarpıcı olarak belirtmek güç.Belki 1940’lı ,1950 ‘li yıllarda çağdaş insan gazete okuyordu , ama bu gün –hele de bizim gibi ülkelerde- gazeteye bakıyor. Gazeteyi , başkalarının apış arası maceralarını öğrenmek ; günlük falından geleceğine ilişkin ipuçları bulmak ; bulmaca çözerek bilgi ve kültür düzeyini sınamak ve geliştirmek ; futbolcuların cinsel yaşamlarıyla gol yüzdeleri arasındaki ilişkiyi görmek ; devlet büyüklerinin vecizelerinden , ülkesinin büyük başarıları hakkında derin bilgiler edinmek ; bu arada da “ iki başlı Samsun kirası” yaklaşımıyla , her gün biraz daha yoksullaşan evinin tencere –çarşaf eksiğini tamamlamak için alıyor.Akıl almaz bir hızla gelişen bilimsel bulguların teknolojik araç-gereç olarak günlük yaşamına girmesiyle büyük bir parçalanamaya uğramıştır çağdaş insan. Büyük ölçüde makinalaşma ve en küçük ayrıntıda bile uzmanlaşma , çoğumuzun anlamını ve işleyişini kavrayamadığı büyük ve karmaşık bir sürecin küçük ve güçsüz parçaları yapmıştır bizi . Öyle bir sürece girmiştir ki çağdaş yaşam , insan çalıştıkça daha çok parçalanır olmuştur. Hem düşünce düzeyinde , hemde günlük pratik içinde bütünle olan bağı iyice kopmuştur. Bu olağanüstü ayrıntıya indirgenmiş iş bölümü insanın görünürde işini kolaylaştırırken , ionun önemini ve değerini azaltmış , ufkunu daraltmıştır.Çalışma yaşamı ne kadar iyi düzenlenmişse insandan beklenen yaratıcılık , katkı ve ustalık da o denli azalmıştır. Bu da çağdaş insanın kendisine yabacılaşmasınını o ölçüde derinleştirmiştir. Yalnızca nesnelerin değerli olduğu yabancılaşmış bir dünya da, insan da nesneler arasında bir nesne olmuş , ne yazık kı nesnelerin en ucuzu ve güçsüzü konumuna düşmüştürDöviz kurları , enflasyon oranları , faizler , altın piyasası , araba fiyatları, istatistiki birer sayıya indirgenmiş eşyalar, piyasa dalgalanmaları …. bütün bunlar insandan bağımsız olarak , insanın yaşamını görünmez bir el gibi etkileyip sarsıyor , ancak insan , doğru dürüst kavrayamadığı bu olup bitene irade olarak müdahele etmek bir yana , meta üretiminin yönettiği ve her şeyin nesneleştiği bu dünyada rüzgarda bir yaprak gibi sürüklenip gidiyor. Bu sürükleniş , bu yanlızlık ve yabacılaşma içerisinde çağdaş insan , garip bir çelişki amam, birbirine en çok ihtiyacı olan , yalnız yaşama yetisini yitirmiş oluyor öbür taraftan ..