Orada oturuyorsun. Hep oturduğun o koltukta… Gözlerini binbir güçlükle açık tutarak, televizyona bakmaya zorluyorsun.O kadar yorgunsun ki, söz geçiremiyorsun bedenine. Uyumak istiyor o çünkü. Sense uyanık kalmak, sabahı geciktirmek, her an’ı bilinçli kılmak istiyorsun.

Yoksa uçar gider zaman. Uyku alır götürür seni, bir yere koyar. Öyle bir yer ki, yoktur zaman. Sen de yoksundur, düşlerin vardır. Çok başka bir senle dolu sahneler saniyeler içinde gelip geçer.Sonra bir bakmışsın yatağındasın. Gözlerin açık… tavanı seyrediyorsun. Şu lamba uyanışı müjdeliyor sana. İşte o lambayı görmeden önce daha fazla zaman geçirmek istersin uyanık olarak.Yoksa neden sabah uyanmak bu kadar çok önemli olsun ki?! İşe gitmek, tüm günü orada geçirmek, sonra gelmek… Ve ardından uyku… Sana ait onca saniyeyi yiyip bitiren koca bir canavar…