Toryum ;Radyoaktif bir element.
Bu madde, e-mail adresime gelen bir meille ilgilenmeme sebeb oldu Ülkemizde rezervi bakımından dunyada en çok bulunan bir radyoaktif element ve değeri 120 trilyon $(dolar) yani iç ve dış borcumuzu kapatıp üstüne para babası olabileceğimiz bir maddeymiş toryum. Büyük devletler bunu kullanmamıza izin vermez diyenlerde var tabi…
Eğer işletirsek çevreye kirlilikte vermezmiş.
Zaten çevre savunucuları da nükleer santrallere alternatif olarak toryumu gösteriyor ve soruyor çevreyi kirletmeyen bir enerjiye sahibiz neden bu hayata geçirilmiyor ?
Daha önceden burada bor madeni ve öneminden bahsedilmişti.Toryum,bor madeninden kat kat üstün ülkemizi zengin edebilecek bir cevher…Türkiyenin aniden potansiyel madenlerini işletmesi ve zengin olması gibi bir seçeneği dış mihrakların izin vereceğini sanmıyorum,Türkiye her zaman ki gibi sam amcaya muhtaç bırakılıp süründürülebilir.Güçlü bir iktidar aklını kullanıp bunu değerlendirebilir,ama nerde bizde öyle yiğit siyasetçiler…
Adamın ayağını kaydırırlar…
yorumlar
Aynı durum Türkiye’de Bor madeni için de var.Hatta bir ara borla çalışan bir araba yapıldığı haberini okumuştum.Türkiye’de de bu maden bolca olunca sevinmiştim…
…çok eskiden, bir konuşmasında »korkularımızı yenersek, bu ülke düze çıkar« demişti.. Düşünmüştüm bir süre…
toryum konusunda teknik bilgiye sahip birine yardım edip cillop bi prezentasyon hazırlayalım. sonra bu elemanı sayın cumhurbaşkanımıza yollayalım (randevu alıp).
ikna olursa, belki gündeme getirip ortalığı karıştırabilir. sonuçta türkiyeyi düşünen tek o kaldı 🙂
Keşke mucizelerle olsaydı bu iş; bir sabah uyanıyoruz ve bakıyoruz ki, A! Zenginiz lan! Bütün gazetelerde aynı manşet var: “Dış borcumuzu dün gece itibarıyla kapattık. Bi de üstüne para babası olduk, hayırlı olsun”
Malesef olmuyor böyle. Bu oyunun adı kapitalizm. Köpek gibi çalışmadan zırnık vermiyorlar, bir. İki, zaten globalizm hesabına bütün yoksul ülkeleri almışlar kucaklarına, köpek gibi çalışsan da bi bok olmuyor.
Ama bence birincisi de çok önemli. Çalışmadan, terlemeden, toryum mudur nedir bi nesneyle döneceğiz köşeyi. E? Memleketin dallamalık düzeyinde hiç bi değişim yok, ama bi gecede zengin olmuş. Olmasın ya, Araplar gibi d.tümüz kalkar, üç kuruşluk aklımızla dünyaya ahkam kesmeye kalkarız sonra.
Ayrıca, diyelim ki toryum var ve bilmem ne dolar.. İyi de kim veriyor lank diye bunun parasını? Dünyada bu olayın yıllık talebi nedir? En fazla kaç paralık toryum dönüyor piyasada?
Öyle maden hesabıyla Rusya dünyanın en zengin ülkesi; ama hala çıkamadılar çukurdan, nedir yani?
borcu harcı kapatsak bile, ne kadar süre borçsuz kalabilirizki?? Bu gün dünya bankası, eğitime harcasınlar diye paralar veriyor ve bunu harcamaya mecbur bırakıyorsa ve bu paralar abuk subuk harcanıyorsa, yarın neler yaparlar kim bilir(verende, alanda). Yok yok bu kafaya bu iş çok zor. Baksana şimdide sırf kendi ceplerini düşündükleri için, osuruktan sebeplerle seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Ne zaman anlayacaklar bu ülkeye sürekli zarar verdiklerini. Hem ne çabuk unuttunuz Ağustos depremi zamanında olan olayları. Tam teşekküllü gelen yüzen bir hastaneyi geri çevirmek, yapılan yardımları çürütüp çöpe atmak veya çoğunu satmak…ayıp, hemde çok ayıp.
O günden bu güne hiç değişmediki, dış borçlar kapanınca, zengin olunca değişsin.
Umut… yok.
Gelecek… cok uzak.
ama bu umut yaratılabilir.
3 kasım bunun için bir şanstır.
Konuyu saptırmak istemdim ama öyle oldu galiba 🙂
geçen hafta turk.net’te gördüğüm bir mesaj ile dikkatimi çekmişti bu toryum. aynı şeylerden bahsediliyordu. çok zengin kaynaklarımızı var, süper var ya bizdeki toryum kimsede yok wallahi..vs. ben de ufaktan bir araştırdım hatta dur ben bunu hafif’e yazayım diye de düşündüm ama ben kıçım kaldırana kadar. 🙂
önceliklen şurada toryum’a ait bütün bilimsel veriler var. bir şey anlamıyorum ama anlayan beri gelsin diye gönderiyorum. şimdik bu toryum elementi ihtiva ettiği enerji bakımından uranyum’dan 3 kat daha güçlü bir elementmiş. zaten bu gücünden ötürü kendisine İskandinav mitolojisinin en güçlü kahramanı Thor’dan (1,2) esinlenerek Thorium adı verilmiş. sonuç olarak radyoaktif etkisi olduğu aşikar bu elementin de. parçalanması esnasında radon gazı üretiyor. bu da “seriously damages your health“.
bu toryumun Türkiye’de bol miktarda bulunduğuna dair söylenenler ile ilgili olarak da bakınız şöyle bir şey buldum. burada Türkiye “others”‘ın içerisinde gözükmekte. bu durumda en iyi ihtimalle türkiye bu elementin rezervine en fazla sahip olan ülkeler sıralamasında 6. sırada. fakat ser-hus’un verdiği linkte prof.dr ali ercan’a göre 384.000 ton toryum rezervi var bizde ve bu kanıtlanmış. bu rakam benim listemdeki en fazla rezerve sahip ülke olan avustralya’dan bile fazla. birileri yalan söylüyor ama kim? bir diğer dikkatimi çeken husus ise, şu sitede rastladığım şeyler. burada toryumun deniz yüzeyinde de bulunabilir olduğu ve bununla ilgili yapılan çalışmalar anlatılıyor. bu da ülke içinde bulunan toryum rezervinin aslında değerinin bahsedildiği kadar önemli olamayabileceğini göstermekte bence.
en son olarak Toryum’un enerji kaynağı olarak kullanılması için lobi yapan ve toryum bazlı çevrim süreçleri ile ilgili çalışmalar yapan şu şirketi buldum. siteyi açınca tüylerim ürperdi. Bush ile Putin’in el sıkışmasının fotoğraflarına sitesinde yer veren bir şirkete ve toryuma tabi pek fazla güvenemiyor insan böyle bir durumda. 🙂
velhasılkelam, nükleer ürkütücü bir şey ve toryum gibi bir element ile ilgili konuşurken de tehlikesiz bu diye atıp tutmamak lazım bence.
herkesin bir komplo teorisi var. benimki de şu;
bu tip iddialar ile yavaş yavaş insanların beynine “nükleerin tehlikesizliği” zerkediliyor. dikkatli olmak lazım.
songoku ipe sapa gelir bi mesaj atmış! E evet ne güzel olurdu ama zor be, yani cumhurbaşkanının o kadar boş vaktini bulmak zor.
Bu arada tamilgerillası da böyle hemen atlamamak gerektiğini göstermiş, iyi etmiş.
alın size haber ..asparagas mı dersiniz hoax mı bilmem.. mit kaynaklı haber.. yurtdışına en çok sattığımız ürün kokain.. doğal kaynakların işlenmemesi ve pazarlanmaması karşılk usa da aldıgımız para yılda 35 milyar $…
songoku da hakkaten gelişme var…
Toryum deniz yüzeyinde “denizde kum bende para”misali bulunmaktadır..Bahsi geçen toryum oranları sadece cevher olarak karada bulunan oranları vermektedir…Uzun lafın kısası ticari bir değeri yoktur…Bilginize…
-Bor ve toryum- araştırma komisyonu kurulması lazım…
Mecliste bu konuda gensoru verecek milletvekili bulmak lazım,cumhurbaşkanına ulaşmakta olabilir ama köşkün kapısı önünden geçirtmezler bizleri,e-mail çeksek bir şey yapmış olurmuyuz onuda bilmem…
enerji konusu daha once tartisilmisti.
nukleer enerji kotudur onyargisini bir kenara biraksak artik. su anki teknolojik olanaklarla en temiz enerji kaynaginin nukleer oldugu gercegi ne zaman anlasilacak merak ediyorum.
yakaduralim petrolu benzini ondan sonra kuresel isinmadan sikayet edelim.
madenlerde her gun insanlar olsun gormeyelim, son elli yilda gerceklesen 3 nukleer santral kazasinin resimlere bakip “nukleer enerji” zararli diyeduralim.
kim lobi yapiyor neden yapiyor, olculebilir riskler neler bir daha dusunsek diyorum…
ben de önceleri nükleer enerjiye insanların neden böyle aşırı tepki verdiklerini anlamazdım. daha sonra national geographic’te şu makaleyi okuyunca fikrim büsbütün değişti. ne kadar temiz enerji kaynağı olduğu tartişmalı bana kalırsa…
asıl tehlikeli tarafı zaten atık kısmıdır. bakınız şu site de söz konusu olan toryum ile ilgili atık koruma ve saklama hizmeti veren bir kuruluş var. ne kadar başarılı olduklarını bilmiyorum ama varlar.
atıklarla ilgili olarak;
örneğin toryum’un thorium-233 izotopunun half-life süresi (elementin sabit olmayan partükül ve atomlarının yarısının yokolması için gereken süre) 14,050,000,000 yılmış. bu süre zarfında değil bir atomumuz, kalıcı olacak dediğimiz yaratımlarımız bile yok oluyor.
şöyle de bakabilirsiniz bugün yarattığınız bu şey (yazıyla)ondörtmilyarelllimilyon yıl boyunca tehlike saçmayı sürdürüyor.
ve bay kukuleta hala bunun ön yargı olduğunu söylüyor.
işte ölçülebilir riskiniz kukuleta bey, ölçtük bayağı uzun çıktı.
evet uzunmus gercekten. Cok ozur dilerim ben nukleer atik hemen yok oluyor saniyordum
demiyorum tabii ki. Tamil Bey ben size onyargili demedim, genel anlayisa deginmistim.
Saniyorum celiskimiz su: 14 milyar yil yok olmuyor bu meret diye gelecek kusaklarin iyiligi (hatta varolabilmeleri) adina nukleere hayir derken, tukenecegi kesin olan ve cevreye cok daha zararli etkisi olan fosil yakitlari kullaniyor ve KULLANACAK olmamiza neden ses cikmiyor?
Evet bu atiklar milyar yil aktif madde olarak kalacak belki, ama kontrol edilebiliyorlar iste. Edilemeseler kuzey yarimkurede canli kalmazdi.
Neyse ya hepimiz ayni telden caliyoruz incir cekirdegi doldurmaya calismayalim. Zaten gunluk hayatta karsilastigim cevre korumaya iliskin secimlerim nukleer santral kurulsun kurulmasin degil, yere cop, izmarit, vs. atmamakla ilgili.
Problems include the high cost of fuel fabrication due partly to the high radioactivity of U-233 which is always contaminated with traces of U-232; the similar problems in recycling thorium due to highly radioactive Th-228, some weapons proliferation risk of U-233; and the technical problems (not yet satisfactorily solved) in reprocessing. Much development work is still required before the thorium fuel cycle can be commercialised, and the effort required seems unlikely while (or where) abundant uranium is available.
Nevertheless, the thorium fuel cycle, with its potential for breeding fuel without the need for fast-neutron reactors, holds considerable potential long-term. It is a key factor in the sustainability of nuclear energy.
Yani, su anda thorium un potansiyelini kullanacak bir teknoloji yok. Teknoloji ve o teknolojiyi koruluyecek bir arz olmadikca thourium’un bir degeri yok. Zaten onu cikarma imkani TR’de varsa cok sasarim (Turkleri kucuk gormek degil amacim). Ayrica yazilanlara gore thorium cok radyoaktif bir madde. Bu maddeyi gerekli sekilde guvenli bir ortamda tutmayi da becermek icin cok gelismis teknoloji kullanan tesisler lazim. Butun bunlar cok paraya patliyacagi ve kisa zamanda hic bir kar saglamiyacagi icin hic bir politikaci bu tip bir yatirimi desteklemiyecektir. O yuzden thorium herkesin kicindan bile fiskirsa bir anlami yok. Kusura bakma ser-hus hevesini baltalamak istemezdim.
rezervini ölçebildiklerine göre bunu çıkartma becerisine sahip olmalarıda gerekiyor.Amerika kadar nükleerde iyi bir durumda değiliz fakat bunu biz yapamayıp deyip sıyrılıp kenara atmakta hiç çözüm değil,en azından bu araştırılabilir.ser-hus bu işin uzmanı değil,fakat bu işin uzmanları bunu savunuyorlarsa araştırılması gerekiyor demektir.
aynı şekilde kapatmıştın mevzuyu kukuleta efendi 🙂 ben ağaç dikiyorum diye. bireysel çabanı takdir ediyorum ve teşekkür ediyorum kendi adıma. fakat bireysel çabaların ortak bir genel bilinç oluşturması zorunluluğu var çevre konusunda. yediğimiz şeylerin çöpleri bizim bireysel sorumluluğumuzdur ama bir nükleer santral toplumsal sorumluluğu ve bilinci gerektirmektedir. lütfen bu konuşmada yaptıklarınla sıyrılmaya çalışma, yapmadıkların da yaptıkların kadar mühimdir.
benim derdim şu ki, doğrudur fosil yakıtlar bu dünyaya zarar vermektedir. hatta şu anda nükleerden de zararlıdır. fakat fosil yakıtların kullanılmaya başladığı evrede insanlar bahsettiğin “ölçülebilir riskler”, çevre bilinci gibi kavramları insanları gözü görecek gibi değildi. biz de o durumda kalmayalım, o devirde gözden kaçırılanları biz de atlamayalım nükleeri hafif’e alarak. (güzel bir mecaz oldu bak bu 🙂
kesinlikle fosil yakıtları savunduğumu falan düşünme ancak nükleer enerji elektrik üretimi için kullanılıyor temelde. ancak emisyon gazlarının oksijende yer almasının temel sebebi araçlarda kullanılan yakıtlar. dünyadaki emisyon gazlarının %60’ı araçlar tarafından atmosfere verilmekte, nükleer enerji ile bu sorunu çözümleme şansı pek gözükmüyor-tabi uranyum ile çalışan otomobiller üretilmedikçe. işte bu yüzden rüzgar, güneş, su …vs gibi temiz ve geri dönüşümlü enerji kaynaklarının kullanımı daha da önem kazanıyor. şu anda açık alternatifler değilller belki ama yine de nükleer enerjiye yapılan yatırımlar kadar bunlara da gereken önem verilse olumlu sonuçlar elde edileceğine inanıyorum.
ve bununla ilgili şu linki sana gönderiyorum. bir bak diye.
Nükleer atık konusunda neler demiş.
Gerilla Efendi. Baktim gonderdiginiz linke dogrusu cabalari takdir etmemek mumkun degil.
Soylediklerine harfiyen de katiliyor, konuyu kapatma seklimi ise “siyrilma” olarak gormedigini umuyorum. Hatirlayacagin uzere gecen defa konu Greenpeace’den acilmisti, ben de sadece bu adamlarin gorundugu kadar pur-i pak (dogru mu yazdim) olmadiklarina dikkat cekmek isteyince tepkiler gelmisti. Uzun lafin kisasi konuyu o sekilde kapatmamin anafikri suydu: Greenpeace’e bagis yaptigimizda bu paranin nereye gidecegi belli olmayabiliyor (daha dogrusu oluyor, dogrudan cevre korumaya/iyilestirmeye yonelik projeler yerine paso reklam ve tanitim yapiyorlar), dolayisiyla bu adamlara bagis yapacagimiza gidelim agac dikelim, ben bunu yapiyorum hem daha ucuz hem de daha somut.
Nukleer tartismasi da ayni cercevede cikmisti, Greenpeace’in “nukleere hayir” diye yirtinirken cok daha gercek bir tehlike olan fosil tabanli yakitlara karsi ayni yaygaranin kopmamasina dair tepkimi ifade etmek istemistim. Yoksa senin de soyledigin gibi toplumsal gorus gerektiren bu ve benzeri konularda takim tutar gibi kamplara ayrilmak angutlugundan kacinmak lazim.
boru unutma!
nükleerle ilgili güzel bir yazı. radikal’den…
şunu tarihe not olsun 🙂 daha yeni gördüm.
şahıs olarak bu kirlenmenin engellenmesi için elimizden geleni yapsak bile yeterli olmuyor.toryum ile kirliğin engelleneceği malum ama bunu kullanmamanın da bir nedeni vardır.ilerlememizi ve sahip olduğumuzu kullanmamızı istemeyenlerin işi gibi.
yapabileceğim bir şey varsa yardıma hazırım.sonuçta çocuklarımıza temız sağlıklı ve yaşanası bir dünya bırakmak istiyorum.