Hava güzel… Nisan, yağmurlarına ara verdi bugün. Bahar yüzünü gösterdi. Kaldırımlar insan kaynıyor. Evlerinden apartopar çıkmış, güneşe koşuyor herkes. Ben de onlarla birlikte koşar adım yürüyorum o kaldırımlarda. Küçücük bir parça da ben oluyorum o kalabalıktan.Hepimiz bir bütün olmuş, güneşe açıyoruz tomurcuklarımızı. İçimizde adlandıramadığımız, garip bir telaş; bu yeniden doğuşun tadını çıkararak yürüyoruz gideceğimiz yeri bilmeden.Arkamda iki genç kız… Bu güneşli havaya son derece uyan cıvıl cıvıl bir neşeyle birşeyler anlatıyorlar birbirlerine. Yüzlerini görmeden, lise çağlarında olduklarını tahmin ediyorum söylediklerinden.”Ablam anneme dün söyledi.” diyor biri.”Arkadaşının abisi çıkma teklif etmiş. Erkek arkadaşını da o yüzden bırakmış zaten!” Diğeri kahkahalar arasında karşılık veriyor O’na: “Yüzsüz yüzsüz söyledi bir de bunu, öyle mi?!” O’nu iki yanından zıt yönlere çekmeye çalışan iki ‘değer’in evrensel çatışmasını gözler önüne seriyor, aynı anda gerçekleşen bu suçlama ve kahkahalar.Tepki öyle yerinde ki aslında!.. Bu güneşli bahar gününde, çevrelerine neşe saçan bu iki genç kıza yaraşır cinsten… Güneşe durmuş bir tomurcuk kadar el değmemiş, tarütaze bir saflığı koruyan… Ama o kahkahalar olmasa!.. Onlar tomurcuğu bir anda hoyratça koparıp atıyorlar dalından. Dokunmaktan bile korkulan, nazlı bir çiçeği güneşinden mahrum bırakıyorlar baharın ortasında.O kahkahalar tıpkı güz güneşi gibi… İlk bakışta ısıtır gibi görünürken çevrelerini, bahardan bir parça gibi havada uçuşurken; bir bakıyorsun sert bir rüzgar bastırıyor her yanı… İçin üşüyor. Artık hiç bahar gelmeyecekmişçesine… Masum gülüşlü genç kızlar artık hiç yürümeyeceklermişçesine bu kaldırımlarda…Üşüyorsun… Ama bir yanınla da hala içindeki tomurcuklardan birkaçını rüzgardan koruyarak… O kızın, arkadaşının ablasına yönelttiği suçlamayı hatırlatıyorsun kendine. “Duygulara saygı duyan birileri var hala.” diyorsun… zihnindeki kahkahaları duymazdan gelerek. “Hala umut var!”

Yoksa, kime yazılacak o şiirler?!.. Hangi erkek bir genç kızın gözlerindeki dillenmemiş şiiri, kelimeleri kaybetmekten korkarak alelacele döküverecek satırlara?!.. Masumiyeti kirleten, eski zamanlardan kalma gülünç birşeye dönüştüren bu kahkahalar çınlayıp dururken… Modası geçmiş kavramlardan biri olmaktan nasıl kurtaracak kendini AŞK?!.. “İşte bu yüzden, umut hep olmalı!” diyorsun.Az ileride yine lise çağlarında bir genç kız, yaşlı bir kadını tutuyor elinden… Binbir özenle kaldırıma çıkarıyor. Yüzünde şefkatlerin en büyüğüyle…”Evet… Hala var o kızlardan!..” diyorsun, O’nu görünce. “Hala yazılacak şiirler var!”