Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz” – Edward Smith, Titanik’in kaptanı.
Takvimler 1997’yi gösteriyordu. İlk önce müzik kanallarında ve haberlerde gördük o devasa gemiyi. (benim hatırladığım kısmında Celine Dion üstünde şarkı söylüyordu). Daha sonra araştırmaya başladık nedir bu “Titanic” diye. Cevabı basitti. Nisan 1912’de batan bir gemiydi Titanic. Buz dağına çarpmıştı ve 1500 kişiye mezar olmuştu. Bu kadar hüzünlü bir hikayeyi sinemalara taşımak fikri kimin miydi? James Cameron o zaman 43 yaşındaydı. Kafasında oluşturduğu senaryoyu beyaz perdeye taşımak için kolları sıvadı ve 200 milyon dolar gibi uçuk bir bütçeyle filmin çekimlerine başladı. Titanic’in hemen hemen aynısını yaptı ve batırdı gemiyi.

Titanic Ve James Cameron
Titanic Ve James Cameron

Türkiye’de 1998 yılının 20 Şubat’ında girdi Titanic vizyona. Sinemalar böyle bir ilgi görmüş müydü bilmiyorum ama o zamanlar bir teyzenin filmi 42 kez sinemada izlediğini duymuştuk. Bambaşka bir filmdi. İzleyen ağlıyordu.Tabii ki bu durum James Cameron’u multi milyoner, aranan yönetmen, sinema üstadı falan yaptı. Film 1.8 milyar dolar hasılat yaparak tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi oldu. Daha sonraki hikayeyi biliyorsunuz. James Cameron 11 yıl sonra yine sahneye çıkıp Avatar ile kendi rekorunu kırdı. Ancak bu ona yetmedi. Titanic’in batışının 100. yıldönümünde(!) filmin yeniden vizyona gireceği ve 3D olacağı konusu bomba gibi düştü basına. James Cameron sanki paraya ihtiyacı olan 3. sınıf yönetmenler gibi eski filmini temcit pilavı gibi önümüze sürmek istiyordu. 2012’ye kadar revize edileceği ve nisan 2012’de vizyona gireceği söylenen film için şimdilik James Cameron “eğer en iyisini yapmak istiyorsanız 3D yapmanız gerek” diyor ama insanlar şimdiden böyle bir efsanenin sırf para kazanmak amacıyla tekrar vizyona girmelerinden rahatsız.”Bu gemiyi tanrı bile batıramazdı, ama James Cameron Batırdı” – Olası 2012 Nisan ayı USA Today manşeti.
Kaynak:
Hollywood.comIMDB