”Orda 100 tane gül var, ama ben seni 100 milyon kere seviyorum..100 milyon tane gül gönderemeyiz dediler :))”
Böyle başlayan bir hikayenin içinde, renkli hayallerin kahramanı, mutlu Derya; tevaffuk’un anlamını düşünüp daha bir sevinmektedir.Gecenin beşinde, beş spiritüalizm sorusunun beşine de; ‘Şey neydi? A, unuttum. Bilmiyorum. Ama sen anlatınca anlıyorum’ diye eğlenceli şekilde yanıt verse de, vuku toplayacı çiçek; başı sonu eğlenceli bu işin demektedir zaman, cebine koyduğu anları kendine saklarken…”An be an, bir melodinin peşine isteyerek gidercesine; yakamoz kovalayan macerapest düşmüş çoktan sol yana” yazan bir cümle okudu Derya. Kafasını kaldırmasıyla, o notu tekrar okuma isteği doğdu içine.Nota, söylenmemiş kelimeleri de koyup, ince ela bir perhizde hızlıca sardı ve göğsünün üzerine yerleştirdi ansızın.’An ki, bulur seni!’ demişti rengarenk. bir okyanusun kıyısında, tekamülün sırrını sil baştan yazarken; sil baştanlara meyil vermeyen varlığın izlerini takip ederek, yürüdü ıslak bir gecede Derya.An değişti demişti ya, burnunda sisli bir koku; ilerliyordu planını uygularken.(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)