Ayırt etmeden herşeyi yıkasam- yıksam..Kirlileri ayırır gibi, bu renkli bu beyaz diyip yaşadıklarımı da ayırsam, sonra ön yıkamalı bir programda 60 derecede (p)aklasam hepsini..Kezzap dökünce tuvalet taşına nasıl çıkar cızzzzzzztt diye bir ses, tüm mikroplar yok olur, ama gözün de yanar biraz, hele o koku hiç güzel değildir..Artık kezzaplarla yıkanmıyor tuvaletler, ace’li domestoslu oldu temizliklerde.Şimdi yaşananlarda kezzap kadar yakıcı değil, temizlik malzemeleri değiştikçe duygularda değişti, daha hijyen ve hırpalanmıyor artık ruhumuz..Tuz ruhu diyorlar dı adına BİR zamanlar, ruhsuz insanlar olunca temizlik bile ruhsuz şimdi.. Yaaa arapsabunu nerde kaldı, yerleri kayganlaştıran o miss gibi temizlik kokusu yerini, lavantalara, okyanus kokularına(sanki bilirmişiz gibi okyanus kokusunu, kaçınız gördü okyanus- ben görmedim) bıraktı yerini…Meyva kokulu sıvı sabunlar var artık, eskiden Hacı Şakir sabunları vardı, kocaman çocuk ellerime sığmazdı saçlarımı köpürtürken mutlaka düşüverirdİ:) Oysa şimdi binbir çeşitli SPA duş jelleri var, saçlarımızı yıkayınca yıldız gibi parlayıvereceğimiz kandırmaca şampuanlar var.. Parlatabilirler mi acaba içimizi, yaşanan İÇ sıkıntılarımızı, yada çocuk gülüşümüzü verebilir mi o bilmemne tarafından onaylanmış diş macunları..