Ellerim, kollarım, bacaklarım hatta saç tellerim bile yorgun bugün.Bir kilo mantar için bu kadar gezilmez ki canım.Benimki delilik.Geçen yıl kısa sürede kovalarla topladığımız yerde bu yıl tozu bile yok.Bizim yüzümüzden tükendi diyeceğim ama o kadar zarar vermiş olamayız ormana değil mi? Yağmurlar gecikti herhalde.2,5 saatlik dağ, tepe, çalılık yürüyüşümüzden; sık ağaçlara ,ardıçlara,pürenlere ,dallara karşı verdiğimiz mücadeleden sonra hepi topu 20-30 mantar.Aslında 20-30 mantar 5-6 kişilik bir tencere yemek için yeterli bir miktar.Ama asıl zevkli olan yemesi değil toplaması.Av meraklıları gibi ben de bu işim meraklısıyım.Son 2 haftada iki gidişimde 0(sıfır) mantarla dönüşümden sonra 3.gidişte bu kadarına zafer diyebilirm herhalde.

Bilmeyenler için kısaca anlatayım mantar toplama olayını.Mantarların bir çoğu toprağın üstünde görünmelerine rağmen o toprağın üzerinde görünen allı yeşilli pembeli morlu cinslerinin hemen hepsi zehirli mantarlardır.Onlar toplanmaz.Zaten öyle toprağın üstünde olsaydı toplaması zevkli de olmazdı kanımca.Genelde çam iğnelerinin ya da meşe yapraklarının altında saklanır o sevimli şeyler.Ya ucundan kıyısından görünürler yada sadece yaprakları kabartmakla yetinirler.İşte heyecan onları gördüğünüz an başlar.Çünkü orada tek başına olması neredeyse imkansızdır.Yanında yöresinde muhakkak arkadaşları vardır.Bunun için başlarsınız etrafındaki kabartılara bakmaya.Yaprakları kaldırmanızla birlikte altından sıralı şekilde bembeyaz ya da kıpkırmızı gösterirler kendilerini.Hatta bana gülümsüyorlar gibi bile geliyor.Sonra onları bulunduklerı yerden, şapkalarını kırmamaya özen göstererek alırsınız.Kovanıza koyar ve yolunuza devam edersiniz.Biraz öncekinden daha büyük bir hevesle tabi.Eve geldiğindeyse benim için tüm cazibesini kaybetmiştir artık mantarlar.Temizleme işi ıspanak temizlemekten zordur.Bir kaç defa yıkanır.Suda bekletilir.Tekrar yıkanır.Zira içindeki taş toprakla yemek mümkün değildir.Ama zaten benim işim de onları yemekle değildir.