çocukluğumda da yağmur yağardı. Sicim gibi yağan yağmurda dolaştığım da oldu, çizil çizil damlalarda ahmak gibi ıslandığım da.Yağmuru sevmeme yaradılış dediler.Bıraktım nedeni, yağmura övgü, yağmura hüzün, yağmura sevgi…ve deniz genelde sabahın beşinde çarşaf gibiydi. Soğuk. Uykulu. Mağrur.Dün denen zamanda da hava parçalı bulutluydu. İçim aydınlıklarla doluydu.Bugün kapalı pencerelerim ve karanlıklarım dolup taşıyor.. duygu dendi, algı dendi..dünya ben idi, benim ise dünya olamayışım kabullenişti.Demek, dünya yetilerimize ve yaşadıklarımıza teslim idi.Peki derken pek kelimesinden tiksindim nedense. İyi ise hep kötüsü ile söylenmeli.Mazhar Candan;‘de bana, insanın işlediği cürüm ve günahlar bir yana; insanın varoluşu bir günahı değil mi Tanrı’nın da?’ demiş.Bu kelimeleri dökenin cehennemini tasavvur etmek zor bana. İki acıyı dile getirirken yanan yürek, birçok şair kömürden ibaret.Sezai Karakoç;Ey sevgili, en sevgili diyerek Tanrı’ya seslenirken, uzatma dünya sürgünümü benim derken, Tanrı’yı günahkar saymıyor mu yani..İki kez sürüldüm yüreğimden ve bilirim sürgün olan dönemez hayata yeniden..Divan edebiyatına sığınmak istiyorum ilk tanışmalar gibi bazen. Fuzuli döküyor beyitleri. Uğruna ölünecek aşk bulmak mesele ise ah bu baktığım pencerenin camı kırılsın yine, ölmek mi yalnız aşka; olur da can vermez isem köpeğim uğruna, namerdim.Ölümün giden için olduğu nerde görülmüş. Hep biz arkada kalmışlar, anlatmaktan dirilmiş. Meğer hayat da ölüm gibi çok değerli değilmiş.ömrün yarısı imiş 35, 36’sında ölen bir adama göre yarım dediğin bilindiğinden şaibeli demek.Ölümle bir alıp veremediğim yok aslında. varsın ölüm ölsün bende. Ama kalmasın sadece yaşamak geride.‘Kimsin? Neyin nesisin sen?’ diyor Enis Batur. Cami avlusuna bırakılmışlık hissi ile aranıp duruyor. Ermiş diyor ki; gemisinin geri dönüpkendisini doğduğu adaya götürmesini bekledi.Ben birine tanıktım. Sahiplenilen ve gerçek sahip denilen silsilesine. Yine oturup konuşuyorduk havadan ve sudan.Evet mevsim kış diyorduk üşüyordum, deniz ve yağmur çocukluğumda da vardı.