Su gibi akıveriyorum. Durgun ve karanlık bir su idim. Önümdeki engelleri aşamadan altından akıveriyor, kendime bulduğum minik geçitlerden geçiveriyordum. Ne gürleyecek, ne de dalgalanacak halim vardı. Kendi yolumu bulmuyordum, önüme çekilen setlerle, yada açılan yollara uyum sağlıyor, akıveriyordum. Saydamlığım zamanla kire bulandı, ne arınıyordum ne de arınmaya çalışıyordum. Zifte dönmek üzereydim ki, içime karışan buz gibi, coşkulu bir başka su beni kendime getirdi. Öylesine işledi ki, karşı koyamadım, kenara çekilip buyur geç demek istedim, ama o beni de kattı kendine, kendisinin ihtişamı yanında sönüktüm oysa ki, ama o bana dedi ki; öyle muhteşem, öyle bulunmazsın ki seni katmazsam kendime eksik kalırım.. Şaşırdım önce ben cılız bir şekilde akıveren su, ne saydamlığım kalmış ne içini serinletecek ferahlığım, ne güneşin ışığını yansıtıyorum, ne dolunayın gölgesini, kendime bile faydam yok benim.. Çağladı, gürledi, şıpır şıpır, bazen damla damla, bazen büyük bir dalga ile kapladı beni. Damla damla akarken, tüm zerrelerimle içtim onu, nasıl karışıyordu içime, nasıl bir coşku idi bu, yavaşca, ılık ılık karışıverdik. Gözlerimi kapattım sımsıkı, aç diye fısıldadı, tüm zerreciklerimde o vardı şimdi, ben ben değildim, o koca bir kasırga idi, bense onunla sürüklenen kum tanesi..Bir damlaydım ben o ise bir çağlayan, sonra nasıl oldu bilemedim, cılızca akıveren ben birden coşuverdim, bir bardak suydum oysa ki, nasıl bir fırtına koptuysa, çağlayıverdim.. Akarken coşkuyla kendime şaşırdım, şaşırdıkça coştum, coştukça şaşırdım. Nasıl bir değişimdi bu, ışıl ışıl parlayan, gürül gürül akan oldum. Kendi sesimle kendime geldim. İki sarmaşık gibiydik yanyana, akıveriyorduk, hem birbirimize karışmış hemde ayrıydık, nasıl oluyordu bu anlayamıyordum. Çoğalmıştım, berraklaşmıştım, ne engel tanıyordum, ne de yolumda gidiyordum, sel oluyor taşıyordum. Sonra öyle bir sıcak oldu ki, buharlaşıverdik beraber, bulut olduk, gökyüzünde gezdik..Yağmur olduk özümüze döndük… Bir damla olduk, bir nehir olduk..