genocide/soykırım polonya yahudisi raphael lemkin tarafından 1943 yılında ilk kez tanımlanmış bir insanlık suçudur. lemkin’in tanımına göre: soykırım; belirli bir gruba mensup kitlelerin yalnızca toplu öldürülmeleri değil grupları oluşturan değerleri ve grupları ortadan kaldırmak için yapılan organize hareketlerin tümüdür. böylesi bir plan politik ve sosyal kurumların, kültürüel, dilsel, milli duyguların , din, milli grupların ekonomik varlıkları ayrışması; bireysel güvenliklerin, özgürlüklerin, sağlığın, kutal değerlerin hatta yaşamların ortadan kalkmasıdır.bu tanım milli gruplar üzerine kurulu olduğu için dar olduğu şeklinde eleştirilir, bütün grupları içine alacak şekilde genişlemesini önerenler var bu yönden. öte yandan bu tanım yalnızca fiziksel soykırımı/öldürmeyi içermediği için aşırı geniş de bulunur.lemkin’in girişimleriyle 1948te birleşmiş milletler genel kurulu soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması yasasını kabul etti, 1951’de de yürürlüğe girdi. bu yasa bir çok ülkenin de yasalaştırdığı bir soykırım tanımını içeriyor. bu tanıma göre:bir etnik grubu, milleti, ırkı, dini grubu tamamen ya da kısmen ortadan kaldırmaya yönelik olarak aşağıdakilerin herhangi birini yapmak soykırımdır:* grubun üyelerini öldürmek* grup üyelerine ağır bedensel ya da zihinsel tahribat yapmak* grubun yaşam alanını yaşamayacakları şekilde tahrip etmek* grup üyelerinin üremelerini engellemek için önlem almak* grubun çocuklarını başka bir gruba evlat edindirmekbu tanıma önceleri politik öldürmeler de dahil iken sovyetlerin baskısıyla o kısımlar yasalaşmadan metinden çıkarılmış.bu haberde yorumlandığı üzere soykırımı ispatlamak oldukça güç. özellikle sosyal ve politik gruplara yapılan sistemli saldırılar bu tanımın dışında kalıyor. kültürel varlıkların yok edilmesi de tanım dışında. ırkı ortadan kaldırma “amacı” ise nerdeyse kanıtlanabilir değil. ölçüm yapılması ise nerdey olanaksız gibi, kaç kişi öldürüldüğünde soykırım olur tanımı yok.sosyal bilimler açısından soykırım tanımını yapmış. en iyi modelin tıp modei olduğunu iddia ediyor. salgın bir akıl hastalığının insanlık dışı sonuçları şeklinde girişş yapıyor tanıma. soykırımı toplu ölümlerin olduğu veba salgınına benzetiyor. tanımını felaket biçiminde çok sayıda insanın diğer insanlar tarafından kısa zamanda ırkçı nedenlerden ötürü öldürülmesi şeklinde. veba salgını analojisini oldukça detaylı şekilde ölüm oranlarının benzerliğini ortaya koyuyor.soykırım 8 aşamada oluyor. bu aşamalar:sınıflandırma, biz ve onlar ayrımı/ötekileştirme, bu aşamada evrensel değerlerin öne çıkarılması soykırım için önleyici, aynı din grupları arasında üst dini kurumlar, birleşmiş milletler bu noktada girişimde bulunabiliyorlar.
sembolleştirme, gruba isim vermek özellikle bu aşamada oluyor. kıyafetlerine renklerine diğer özelliklerine göre sembolik aşağılayıcı, dışlayıcı isimler veriliyor
insandışı kabul etme/insadışılaştırma, “öteki” grup bireylerinin insan olmadığına inanma aşaması bu, biyolojik olarak öldürmeye hazırlık aşaması aynı zamanda, kendi türünden canlıları öldürmek doğada çok yaygın değil özellikle primatlar arasında çok az.
organizasyon, bütün soykırımlar organizedir. özel ordu birlikleri, silahlı birlikler bu aşamada eğitilirler.
polarizasyon, extremistler, nefret grupları propogandalarını artırır ve yaygınlaştırırlar.
tanımlama; kurbanlar tanımlanır ve ayıklanır, etnik kökenleri, dini kökenleri ya da benzer nedenlerle.
dışlama, toplu öldürmeler, kıyımlar başlar. kurbanların insan olduğuna artık inanılmamaktadır.
inkar, herşey bittikten sonra gelinen durumdur.
soykırımla ilgili suçlar birleşmiş milletlerin kurduğu özel mahkemeler tarafından yargılanır, yakın zamandaki örnekleri ruanda ve eski yugoslavya ile ilgili kurulmuş mahkemelerdir.savaş suçları ile ilgili olarak nuremberg prensipleri de aydınlatıcı bilgilerden.