“who oo am i, what and why?`cause all i have left is my memories of yesterday,ohh these sour times.”(portishead’in sour times adlı şarkısından alıntıdır.)hayat tatsızdır.hayat dali resimleri kadar şaşırtıcıdır. ve korkunç olan şu ki; bazen şaşırtıcı olmaktan ötede bir ağız tadı bırakır. içler acısı bir ağız tadı!- ağız tadınızdaki hafif bir bozulma bile tüm vücudunuza imdat çığlıkları attırabilirken bu hayatın yaptığı allahsızlıktır. -bunu yapar. (?)bunu “o” yapar sanırsınız ben de o cümleyi kurarken “o”nu suçladım ama birey kendi kendine yapar.bir ondan bir bundan bir şundan yiyeyim derken çürük ya da çok beklemiş ya da o an o durumunuza uygun olmayan bir şey yemeye kalkarsınız. iştahla saldırırsınız. tebessümle. umutla. hatta umuttan ötede eminsinizdir tadının güzel olduğundan.sonra ağzınıza yaklaştırıp, dilinizle yoklamadan çiğnersiniz. ağız dolusu “bozuk tat” alırsınız böylece.o an elektrikler söner.o an bir göz yerinden fırlar.o an şarkı susar.o an elinizde ne varsa bırakırsınızaynı anda biri de sizin elinizi bırakmıştır-hem bırakmanın pişmanlığı hem de bırakılmanın verdiği değersizlik hissi-hayatın bir suçu yoktur.ürkünç bir “an” içerisinde yapayalnız kalmışsınızdır. giderilemez bir umutsuzluk… sanki çok ağır bir kapının ardında küçücük bir mahzende kalmışsınızdır.ağır kapıya vuramazsınız,sesiniz duyulmazçünkü pamuklarla kaplıdır,bembeyaz.bu da çok tatsızdır.yani yalnızlık. ama başedebilrsiniz…