sadi güran, akvaryum
İnsanoğlunun sosyalleşme isteği mi vardır yoksa bu bir içgüdü müdür tartışılır ama “sosyalleşmek” artık doğal bir edim olarak algılanıyor.Bir insan evladını tanımak ve kendini ona tanıtmak da gitgide kolaylaşır oldu.”Sorgulama” istiyorum…Çok değil “10 sene evvel”ine gittiğimizde cep telefonları ve internetin günümüzdeki kadar yaygın olmaması bizi çeşitli sosyalleşme ortamlarına itmekteydi. Bildiğimiz ve sık gittiğimiz kafeler mi ya da okul, iş “müthiş sosyal olma” imkanı veren ortamlardı. Şimdi de öyle, diyeceksiniz. Ama o zamanlar üç ay önce gördüğümüz bir kişiye tekrar ihtiyaç duymamız halinde telefon rehberine sarılıyorduk facebook‘a değil.Ya da evini buluyorduk, belki posta kutusuna bir not bırakıyorduk, komşusuna”ben eski arkadaşıyım, beni şu numaradan arasın” diyip not bırakıyorduk -ben yaptığımı hatırlıyorum-.yapılan başka şeyler için bknz:Şimdi ise “arkadaşlık siteleri” var. Misal canım sıkıldı, beni güldürecek birini arıyorum,yazıyorum,üç parmağımın zahmete girmesi sonucunda saatlerce güleceğim bir arkadaş ediniyorum.Yazacağım şey benim yaratıcılığıma bağlı: artık “etiket” kısmına “karikatür seven” mi derim “cem yılmaz” mı derim “çapkın” mı, bu bana bağlı. Beni güldürecek kişinin özelliğini de “bir zahmet” tahmin edeyim.
“Sosyomat” da keza dürüstçe sosyalliği ismine de taşımış, alanında başarılı bir site.”Sosyalleşmek istemiyorum” diyenler… “Yaşasın paradoks” diyenler…Sadece arkadaşlık siteleri mi? Hadi “Facebook”u da geçtim, “Last fm” var; yazıyorsun hangi tür müziktenhoşlanması gerekiyorsa, yaşı kaç olması gerekiyorsa, dökülüyor önüne kim var kim yok.Seni arkadaşlığa kabul etmesi için kırk takla atmana da gerek yok, “beş dakkada değişir bütün işler”.Gelin görün ki sadece insanlar değil, hayvanlar da sosyalleşme aracı olarak internet kullanabilir hale geldi. Öyle ya dilleri yok, cep telefonları yok ama sosyal hareket engellenemez.”Efendim iyi de sosyologlar ne diyor bu işe” diyerek canınızı sıkmayacağım. İşte görülüyor ki bu yazıyı yazdığım site debir sosyalleşme görevi -istese de istemese de- görmektedir.Benim derdim “sosyalleşme” denen, melek mi şeytan mı bilinmez, kavramladır. Açıklayayım;Ali yalnızdır,Ali top oynamaktadır,Ali top oynarken dikkatini topa vermektedir,Sonra Ali’nin top oynayıcılığıyla ilgili haberler yayılır(iletişim),Ali’nin etrafı çevrilir,Ali gizli gizli top oynayacak değildir ya a canım,Ali’nin dikkati birazcık dağılır gibi olur,Ali’nin hayranları olur,Ali aleyhtarları bile olur,Ali muhabbete dalar,Ali’nin topu kaçar,Ali top oynamamaktadır,Ali yalnız değildir.Ali’nin hüzünlü bir öyküsü müvar, top açısından bakıldığında hüzünlü. Ali’nin yerine başka birini koyun, eylemi değiştirin: sanat olsun, zanaat olsun, bilim olsun…* Sosyalleşme ve iletişim iyi midir? Bazen* Bir iş başarmak iyi midir? Her zaman* İş başarmak sosyalleşme ve iletişim yüzünden sekteye uğrayabilir mi? Bazen* İş başarmak sosyalleşme ve iletişim sayesinde hızlanabilir mi? Bazen* Sosyalleşme ve iletişim hızlandı mı? Son derece* Yapılan iş azaldı mı? Son derece* Komik mi? Çok
yorumlar
sosyal olmak insanın doğasında olsun olmasın sosyalleşmeyi iyi ya da kötü yapan seçimlerimiz olabilir mi? (her zaman olduğu gibi)çekirdek çıtlatır gibi dost değiştirirsek. daha fazla daha fazla insan tanımalıyım bu dünyanın hepsini tanımalıyım öbür galaksilerdekilerden kankalarım olmalı diye histeri krizlerine kapılırsak ya da ali güzel top oynuyor diye “aman, ali kesin benim arkadaşım olmalı çünkü ben böyle güzel top oynayan adamlarla arkadaşlık etmezsem asaletim sarsılır, bkumdaki boncukların sayısı azalır” dersek. ne mi olur? ben bilmem.eama bunca neneyi yedikten sonra suçu da sosyalleşmeye maymunlaşmaya atmayalım.
çiçek açtığı zaman çok güzel olur kaktüs..
hem bir de neye göre iyi kime göre kötü durumu da var.
zannımca pişti olduk.
mesela şöyle bütün dünyanın ortak bir ağ içinde konuşabildiği birbirini tanımak denen şeyin”memleket nere yiğen” muhabbetinden azad olduğu. kendini tanımanın esas olduğu başkasını tanımanın keyif olduğu bir sosyalleşme ortamına kim ne diyebilir ki.kadir abi gelsin o bile alkışlar, alınlarından öper.
bana göre bi yazı olmamış
bir de kendine güvenmekle sosyalleşme arasında bağ kurulur ki bu daha da cehennem eder iç dünyayı…kendine güvenmek yani her ortamda her halde kendini öne çıkarabilme yetisini beraberinde getirir diyorlar.sonra da efendim biz insanlara kendimizi böyle güzel tanıtınca o insanlar da bizi gözetir gözler olurlar,sonra bir bakarız ki biz hiç yalnız kalamıyoruz.ikinci şık; kendimize güveniriz evet ama bunu öyle aşikar etmeye lüzum yoktur,sapla saman birbirinden ayrılır,düzgün bir insan olduğumuzu anlayanlar öne çıkacaktır,aşikar etmenin lüzumu yoktur.ne oldu şimdi?kendine güvenen insan,yani bununla da tam olarak ne demek istediğimi bilmiyorum ama, sosyalleşmeyi kullanabilen insan oldu.ama bu kullanışı 2 farklı yöntemle yapabiliyor fiilen.işi sanal aleme taşıyınca kendini bilir ve kendine güvenen insan yine iki durumdan birini tercih etmek zorunda kalır.ama eğer ilkini kullanırsa internetten çıkamaz sanıyorum.bu da beni üzüyor mu ne?
zamane işteee..
Çok güzel bir yazı gerçekten. Benim takıldığım önemli bir nokta var. Facebook ve benzeri yerlerde sosyalleşmek ile günlük yaşamınızda yüz-yüze geldiğiniz insanlarla tanışmak, paylaşmak aynı mıdır sizce? Şu an yazdığımız-okuduğumuz sitede yapılan paylaşım ile facebook da arkadaşınıza nuri alço içkisi yollamak vs…(ne yazık ki hiç sevmesem de muhabbetleri hep beni buluyor) bunları aynı terazide tartamayız! Sosyalleşmenin bilgisayar sayesinde gerçekleşebilecek bir olgu olduğuna inanmıyorum.
Bilgiyi beğendim teşekkürler.ilginç bilgiler – ilginç yazılar – ilginç sorular
İlgimi çekmedi desem yalan olur, teşekkürler 🙂komik videolar