Tevekkeli değil, vaktiyle ” la rahati fiddünya !” dememişler!,Rahat yüzü sadece insanoğluna mı haram? gece yarısının bi vaktinde, bedenime musallat olan şu sineğe haram değil mi? Belli ki, yaşamak onun için de kuşkulu bir hal almış; Hergeleye bak! aklı sıra en yakınındakinin kanını emecek..gel lan gel! neye kime yapışırsan yapış, eninde sonunda ona benzersin. itikadında ahlakında meylettiğin şeye mahpus olur kalır.. senden dürüstük beklemiyorum. yaygara koparmadan yap işini sittir git..Şu müşahade ettiğimiz ve içinde yaşadığımız hayatın, tedavi usulleri bilinse bile, ıslah çareleri anlaşılsa bile, işin ucunda nefisle çarpışma olduğu için meselelerin mahiyetini kavramak kolay değildir.hal beyleyken şu ibinetor sineğin kan emiciliğine , farenin kemirdiği bayat peynire neye kızıyoruz?..Sivri ile kesişiyoruz; benzer taraflarımız öylesine çok ki, nefesi dötümüzden aldığımız müddetçe, şu muazzam insan, hayvan, nebat fabrikasının nakkaşını görebilecek hissin galatlarını tashih edecek kuvvei zinhar fark edemeyeceğiz..Sen beni tanıyon mu? gerçek halimi biliyon mu? beyle daltaşak yatmama bakıp aldanma; benim gerçek halim, oyalıyıcı şeylerden birer birer geçerken, uğradığım her şeyden bir renk almamla alakalıdır. her birinden aldığım yaramaz sıfatlarla alakalıdır..belki de sırf bu yüzden gıcığım sana.. ” sürüden daha aşağı” zümreden birinin kanını emiyorsun dümbük! beni kimse uyarmadı, ben seni uyarıyorum yolun yol deyil..senin bu halin tabiatın icabı meşru sayılır deyil mi? o zaman, sevilmedikleri için hiç bir vakit sevmeyi bilmeyen sex dolu kadının cinsiyet organını digital kartla çalışır hale getirmesi doğal deyil mi? sayısız oyuncaklar arasında kalmış şımarık piçlerin de yaptıkları meşru deyil mi?..Benimle rabıta kurmaya çalışıyorsun, tedbir ve yönetim hikmetlerini bilirmiş gibi kanıma saldırıyorsun.. saldır saldırabildiğin kadar. marifetin ölçüsünde nasiplenirsin.Evet sivri, yaşamak gerçekten de kuşkulu ve meşakkatli bir işmiş. benim dürüstlük yaygarası koparmama aldırma..em emebildiğin kadar..hatta benimle cima et !..Dur ağır ol puşt! birazdan seni şaplatacam.. keyfini çıkart, şehvetine düş, kendi kendine işler karıştır..Bense, henüz gagalamayı öğrenmemiş yarı aç bir tavuğun kollarında olucam birazdan.. ne istediğimi biliyorum; zorlu bir role aklımın çelinişini kutluyorum..yatağımı ısıtan kadına aklımı alıştırıyor, son tohumumu ekmeye gidiyorum..