www.blogcu.com/etiket/kartanesi
Kendimi kaybettiğim anda buluyorum seni,Seni kaybettiğim anda ben oluyorum..Can veren bir yüklemin ağzında soluyorum yine. Kilidi mühürlü zamanları açma telaşı içinde kanamalı yaralarım. Sorgularımı sorguluyorum müebbet sevdalarda. Darağacına asılı vebalimi bir yarasa ağzı somuruyor. Zamanın dişi deliyor vicdanıma asılan hesaplarımı…Düşlerime gebe düşkünlüğümden bir kez daha düşüyorum sancıyarak…Faside hesaplarımı bir kez daha geçiriyorum pusulamdan…Gözümden kan kırmızı bir sevda düşüyor… Düştüğüm yerde yine sen… Yeniden kalkıyorum düştüğüm yerden…Sen de dal yok…Safran sarı hüzünlerin kapıma asılışında inliyor hükümlü yakarışlarım. Suçumu yüzüme her çarpışında titreyerek düşüyor hüsrana sürgün yapraklarım…Hangi kapının ardına baksam ağlayan bir hatıran saklanmış. Hangi yatağın altına baksam suçlu bir cümlem saklı. Hangi içime baksam ağlayan bir çocuk pişmanlığı. Rüzgâr hırçınlığımla en çok kendime kırılıyorum…Gözyaşımla besleyerek büyütüyorum tuzu… Tuzlu bir sensizlik soluyor elimde… Boğulmamak için bu mavilerde, yine kendime asılıyorum…Sen de dal yok…Sahtekâr yanılsamaların harbi, başucumda… Her gece aynı sorgu… Her gece aynı mahkeme… Sen susuyorsun ismimi, teline sevda kaçmış sesinle… Bağırma, duymuyorum…Kindar cümlelerin utanmıyor sunduğum hazinenin kutsallığından…Sen de ar yok…İbrahim’in ateşiyle kor iken, Yunus’un serinliğiyle düşüyorum okyanusun içine… Hızır’ım olmuyor aramızdaki sevda, İsa’nın nefesi yetmiyor ölü bir aşkı canlandırmaya… Kaydı düşülmemiş bir mucizenin son tanığı, Yazılmamış bir hikâyenin tek nüshasısın.Bağırma kalbim artık yeter… Sağırım!Dilimde paslı bir makas tadı… Sen mi kesiyorsun hesabını, yoksa ben mi dilim dilim diliyorum kahrolası ustalığımı… Söz sana getiriyor kendini, yaralı çırpınışlarıma aldırmadan. Söz senden geçiyor hezeyanlı cünunumdan sızarak. Söz sana koşuyor tüm arsızlığıyla…Sen de selam yok…Söyleme demen için kandırman gerek yalnızlığına alışmamış kalabalığımı. Sus demen için susturman gerek sana umutlanan kelamlarımı. Kabuğu kırılmamış bir yaranın altındaki kan kadar sıcak hala sana içim…Aldırma salyangoz sürüncememe. Aldırma kan emen yarasa kimliğime. Yılan zehrini ödünç almış bir dille sürünsem de kapında. Açma kapılarını, bu cehennem zebanisine…Semender kadar bilirim ateşten geçmeyi… Yandıkça tazelenecek derim ey ateş-sûhan…Fahişe sandığın yüreğimi bir kez daha vur cümlelerinle…Sen de kelam yok…Yırtık bir gecenin koynundan düşüyor özlediğim o sevda. Yokum aynalarda. Adem kadar derin… Adem kadar karanlık… Adem kadar sırdayım her gece…Aceleci cümlelerim hep erken doğum telaşında. Gebe acılarım inleyerek bin ölüm doğuruyor, senden arta kalan sen’den… Suçumu asıp boynuma fildişi kolye gibi, gösteriyorum seni tanıyan herkese… Her yüz çeviriş haklı çıkarıyor çiziktirdiğin eskizlerini… Her öfkeli bakışta biraz daha kutsuyorum seni… Dilinden düşen harflerin en sivri ucu batıyor göğsüme… Kimse söylemesin sana, kalbimin muzlim sokağında sabırla ördüğüm örümcek ağının sırrını… Sorma kimseye, güne kaçan ışıksızlığımın derin maviliğinde yediğim vurgunu… Verecek bir hesabım olmasın Münker ve Nekir başucumdayken senden yana…Kendi ateşime yangınım… Kendi közüme kıvılcım… Kuyruğundan vazgeçen bir kertenkelenin umudu sancıyor içimde… Kendi küllerimden doğma derdindeyim yine…Sende nâr yok…Okuma yazdıklarımı… Gözüne uyku düşmemiş harflerimin setr-i vebali bunlar…Okuma bu satırları, aşka indirilmemiş bir kitaba isyanın en asi hali bu hezeyanlar…Aforoz edilmiş bir kalbin cünunu, köksüz kalmış bir lisanın son çığlığı…Kestim tüm hesapları bileğinden, soyunuyorum sevdayı üzerimden..Soluyorum seni yeşerdiğim yerden…
yorumlar
de ler hakkında :Sen de dal yok… (bu ve diğerlerinin yazımı yanlış)Sende nâr yok… ( bunun doğru)
Dağlar şahidim olsun sende erimek istedi,Doruklarımda ayaz kesen her zerrem.Dudaklarında ad,İçinde can olmak istedim can.Seninle karışmak istedi her parçam.Necla Maraşlı
yazın çok güsel
Ay vallahi oturup ağlıciim..
mascal, imlaya göre yüzde yüz haklısınancak ben bunu özel olarak çağrışım amaçlı yaptım. (yani bazı yerlerde diğerlerinde de yoktu sen de de yok anlamı var)
belesprit, güzel şarkı teşekkürler
artık nerde görsem tanıyacağım bir tarz, bunu da çok beğendim
teşekkürler üstad:)
duygu seli nefis.
başucu kitabı gibi.anlık değil ömürlük bir yazı okudukça çözülecek mana yumağı, okudukça keşfedilecek imgeler.hayran oldum
her yazısı böyle duygu seli.duygu kadını nitekim:))
dolce, sonbahar k., beğenmenize sevindim
pbk beğenmez bu yazıyı
semender??
Semender kadar bilirim ateşten geçmeyi… demişsindesemender bir kertenkele deyilmiydi?
ünlü mü…..
kurtarılmış bir kalptir taşıdığınsenin, ne bakırdan bükülmüşne de geçirilmiş bir değirmendenkimselere benzemeyen.kurtarılmış bir aşk yaşıyorsunsen, ne paranın kiri sinmişüstüne, ne de yalan safran gibialmış rengini onun.hiç kimsede olmayan bir aşkalevlerlesevişenbir semenderinkalbi gibi
:)) semender divan edebiyatında özellikle sık kullanılan bir mazmun. zoolojik manası kertenkele ya da bukalemnuna benzeyen bir hayvan.ancak edebiyattaki ütopik anlayışa göre bu hayvan ateşten yanmıyor yansa da derisi değişiyor. bu yanış sırasında vucüdundan bir takım sular akıyor (ter gibi) bu da aşığın göz yaşına benzetilmiş yüzyıllarca..semenderin bu ateşte yanmama diye adlandırılan efsanevi özelliği de pek çok şairce kullanılmış
duymadığım bişiydi..ama buldum baktım o arada:)teşekkürler
âteşde karâr eyledi gerçi ki semendersûz-i dil ü cân ruka’asına olmaya hâmilbu mudur?
:)) evet osghur
mascal teşekkürler çok güzelmiş eklediğin şiir
durmadan taşırdım yanımda üç şeyiiri çakıl tanelerini, çatlamış bir narıbir öpüşün bıraktığı harlı lekeyiipektençalınmışumutlarla taşırdımah sevgilim derdim, ölümne kadar çoktu yaşadığımızda.bize hep beyaz mendilsallayanölüm ki,iki kapısındahaki bir yalnızlıkdikilirdive hatırlatırdıbize, güz kuşlarınınuçup gittiği denizleri.bense, yulaf kokandağlı ellerindedolaşmak gibi kolaydırsanırdım yaşamak ve sana kansızbir gökyüzügetirirdimgetirebilsem ah,-avlusunda çocuklarınkorkmadan oynadığı-lalelerledonanmış simli bir gökyüzü.bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyiçatlamış bir narı, unutmadım.
bu da çok güzelmascal sağol katkın için, yazıyla örtüşmüş duygular
Posta arabalarından söz et banaKan var bütün kelimelerin altındaEzop’un şu lanetli dilinden söz etKan var bütün kelimelerin altındaUmulmadık birgün olabilir bugünAslan kardeşçe uzanabilir kayalıklaraBir çay şöyle yağmurların kokusundaKan var bütün kelimelerin altındaİşte durup dururken surdaBir yelpaze gibi açıldı sesinGüzün en gürültülü kanadındaGöğün en ince dalındaKan var bütün kelimelerin altındaUmulmadık bir gün olabilir bugünBir çeşme gibi akabilir cumartesiÇığlığındaki sessiz harflerDün gecenin ağırlığıdır damarlarındaNe güzel konuşur sokak satıcılarıFötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlarVe çiçekçi kızların göğüsleriDaha suçsuzdur kırlangıç yumurtasındanKan var bütün kelimelerin altındaYaprağını dökecek ağaç yok burdaAma ışık sökebilir olanca renkleriniSürekli işbaşındadır belleğinTanık şairler arasındaOyuncu arkadaşlar arasındaYolculuk bir kafiye arayabilirAtının kuyruğundaki düğümdeÖlüm bir kafiye arayabilirAk gömleğindeYol bir kafiye arar ve bulurDönemeçlerin benzerliğindeKan var bütün kelimelerin altındaBir gül al eline sözgelimiKan var bütün kelimelerin altındaBeş dakka tut bir aynanın önündeKan var bütün kelimelerin altındaSonra kes o aynadan bir tutamBeyaz bir tülbent içindeKoy iç cebineBütün bir ömür kokar o aynaKan var bütün kelimelerin altındaİşte o kandır senin gülüşünSızmıştır hayatın derinlerineSiyahtır orda kırmızıdırDaldan dala atlarSever çocuklara anlatılan masallarıAma iş savunmaya gelinceYalnız alevi savururVe güneşin solmaz çekirdeğiniYalnız doruklardaUmulmadık bir gün olabilir bugünKan var bütün kelimelerin altında
buda benim gittiyim yer.uzun oldu biraz ama
bu da sonuncusu :kırgınım, saçılmışbir nar gibiyimsessiz akan bir ırmağımgecedengit dersen giderimkal dersen kalırımgitdersenkuşlar da dönmez, güz kuşlarıyanıma kiraz hevenkleri alırımve seninle yaşadığımo iyi günleri,kötügünleri bırakırım.aynı gökyüzü aynı kederdeğişen bir şey yok kigidipyağmurlara durayım.söylenmemiş sahipsizbir şarkıyımbelkisararmışeski resimlerde kalırımbelki esmer bir çocuğun dilinde.bütün derinlikler sığsözcüklerin hepsi iğretideğişen bir şey yok hiçölüm hariç.aynı gökyüzü aynı keder.mekânı cennet olsunsayenizde anmış olduk…
osghur teşekkürler önemi yok uzun ya da kısa olmasının
mascal harika…hiç duymadığım bir şiir..teşekkürler
Biliyorum sana giden yollar kapalıÜstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beniNe kadar yakından ve arada uçurum;İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibiUyandım uyandım, hep seni düşündümYalnız seni, yalnız senin gözleriniSen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımımBen artık adam olmam bu derde düşeliŞimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan orayaYoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan kiAnımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimiVe içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeğiKaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sankiTek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyorNasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğiniÇocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiriRastlaşmamak için elimden geleni yaparımBu böyle pek de kolay değil gerçi…Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;Bunun verdiği mutluluk da az değil kiÇıkar giderim bu kentten daha olmazsa,Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belkiİnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubuYalvarırım onu okuma çarşamba günleriCemal Safi…müthiş olmuş…ellerinize emeğinize sağlık…
Nar çiçeklerinin açtığı zamanlardıbirlikteydikNar çiçeklerinin açtığı zamanlardayızayrıyız
belessprit, elllllla teşekkürler
mascal bu şiir kimin çok güzel
herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınarkendi külünde söner bütün rüzgarlarına yazıldığın akşamateş tadında kum tadında kalarakderinleştirir bazı ayrılıkları zamanal ağrını git burdanen uzun eylülü ömrümüzünuyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gururne göğsündeki kaplanseçilmiş taş milyonlarca taş arasındanbaşını vurduğunçok gençti genç olmak için bilekendi zamanına muhtaçkendiyle dargındaha yolun başında görülüyordumenzilindeki noksanömrünce sızlayacakkayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman.bu da benim favorim:)
yobazların, 44 yaşında yaktığı bir hayat,sen bu şiiri okurkenben belki başka bir şehirdeölürüm
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.Yolumun karanlığa saplanan noktasında,Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.İçimde damla damla bir korku birikiyor;Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..NECİP FAZIL KISAKÜREK
sözüm yazara değil yanlış anlaşılmasın, ama hakikaten aşk meşk biraz fazla abartılıyor.oysa o yobazların yaktığı ateş gerçekten çabuk unutulmuş mu yüreklerde.latino hatırlattığınız için sağolun, ama ben unutmamıştım zaten, çünkü o konunun ateşi hala yüreğimde.
unutulmadı unutulmayacak dolceancak her şey yerinde ve zamanında anılır.aşk da hayatın bir gerçeği üstelik o aydınlarda orda bir aşk uğruna yanmadı mı?
insanın ölümüne bağlanıp inandığı idaaller de aşk değil miydi? tutkuyla hizmet etmedimi herkes fikirlerine
sonuçta yazarın yazısında geçen semender hatırlattı şairi, bu yazısı anmamıza vesile oldu,mekânı cennet olsun
Aceleci cümlelerim hep erken doğum telaşında. Gebe acılarım inleyerek bin ölüm doğuruyor, senden arta kalan sen’den… Suçumu asıp boynuma fildişi kolye gibi, gösteriyorum seni tanıyan herkese… Her yüz çeviriş haklı çıkarıyor çiziktirdiğin eskizlerini… Her öfkeli bakışta biraz daha kutsuyorum seni… Dilinden düşen harflerin en sivri ucu batıyor göğsüme… Kimse söylemesin sana, kalbimin muzlim sokağında sabırla ördüğüm örümcek ağının sırrını… Sorma kimseye, güne kaçan ışıksızlığımın derin maviliğinde yediğim vurgunu… Verecek bir hesabım olmasın Münker ve Nekir başucumdayken senden yana……bu kısmı çok beğendim…
haklısın mascal, iyi de oldu. amin
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok,hiç bir hürriyetimiz,ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmekSen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,ben burda en büyük çileyi doldurayım,ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.
bu da benden olsun:)
BUGÜN PAZARBugün pazar…Bugün, beni ilk defaGüneşe çıkardılar.Ve ben, ömrümde ilk defaGökyüzününBu kadar benden uzak,Bu kadar mavi,Bu kadar geniş olduğuna şaşarak,Kımıldamadan durdumSonra, saygıyla toprağa oturdum,Dayadım sırtımı duvara.Bu anda;Ne düşmek dalgalara,Bu anda;Ne kavga, ne hürriyet, ne karım.Toprak,Güneş veBen…Bahtiyarım…bunu da unutmayalım dedim.
Kahvekokusu çok güzel cümleler buluyorsun, çok güzel yazıyorsun lakin
türü cümleler o kadar çok ki yazıyı okuyup geçemiyorum 🙂 Yani bu cümlelerin üzerinde tek tek oturup düşünmek lazım ve tüm yazı böyle.Yazım dilindeki güzelliğe diyecek laf yok hiç kuşkusuz. Benim küçük eleştrim anca şu yönde olabilir; Duygu ve anlam, sel halinde değil de minik tatlı derelerle hoş bir şırıltıyla aksa çok daha güzel olur. Bazen güzellikleri cimrice vermek daha anlaşılır ve etkili kılıyor.
bana kalırsa duygunun cimriliği olmamalı…hiçte değilse duygunun olmamalı…belkide kahve kokusunun yazıları bu yüzden bu kadar dikkat çekip bu denli hoşumuza gidiyo…sıradan durmadığı için kanımca…
colpadan onun yazılarının genel yapısı mı denir ona o öyle işte. anlam katmanlarını açıp açıp okuyacan abicim:) bi kerelik yazı değil bunlar:)elllle nın dediği gibi kahvekokusunu da özel kılan bu bence. ben daha geçenki yazıyı çözemden bu geldi üstüne
Tam seslendirilmelik yazılarr…Bi Yılmaz Edoğan ses tonu muhteşem olurdu gerçekten,fondan da bi müzik… Aslında haberi olsa ,bi şekilde seslendirmesine dair bir talep imkanı olsa,bence seve seve kabul ederdii.:)) Ya da kahvekokusunun tercih edeceği bir başka ses tarafından..Okunup da beğenilmemeden ötürü reddedileceğini sanmıyorum hiç..
Colpadan’ın da haklılık payı var sanki biraz…Yazar zaten tamamen içten,durmaksızın bu cümleleri arka arkaya sıralayabiliyorsa bu gerçekten sıradışı ve muhteşem bir duygu yoğunluğuna sahip olduğunun bir göstergesi, büyük bir yetenek; ama yazarın içini dökmesini daha arka planda bırakıp ortaya bir eser sunduğu durumuna odaklanırsak,belki okuyucular için içindeki seli damla damla biryerlere serpiştirmek bizde daha su gibi okuyup bitirme etkisi yaratabilir..Çünkü okuyucular,okurken su gibi okuduklarının farkında olmazlar,ancak okuma bittikten sonra şöyle bir durup,”vayy bee su gibiydi” şeklinde yazıyı yorumlarlar ve en sonda yapılan bu yorum da yazının çok başarılı olduğunun en önemli göstergesidir.Ama okuyucuların yazının su gibi olmadığına karar verme aşamaları,diğerinin aksine,yazıyı okuma esnasında, önce belirir,sonra keskinleşir,allah korusun sonrasında okumayı yarım bile bıraktırtır.(benim yazılarıma yapıldığı gibi:d)Yani arada durup düşünülecek cümle sayılarının azlığı ve bunun, sonunda daha anlam verebildiğimiz bir yazının okunup bitirilmiş olmasını sağlaması bence her bakımdan daha yapıcı olabilir.Okurken anlamadığımız,anlamakta zorlandığımız cümlelerin fazlalığı,acaba ben mi gerizekalıyım:d ya da kafam şimdi pek dolu herhalde, sonra okuyayım en iyisi(ki genelde o yazıya dönülmez)gibi düşüncelere meydan verebilir;ama bu tür zor cümleler sayıca daha az olduğunda belki gene bir anlamsızlık yaratabilir;fakat yazı okunup bittiğinde o anlamsızlık yenmez de yanında yatılırr..:)
Bütünn yazıLarını takip ediyorum , Gerçekten harika bir kaLemin var Bravo saygı duydum inan ..*
sıctredth, teşekkür ederim yazılarımın dilinden anlayan birilerinin olması güzel
il mare öncelikle güzel sözlerine teşekkür ederim. öyle bir çalışma içine girecek olsam ben kendi sesimi tercih ederdim herhalde:))
ımmm..sesinizde yazdıklarınız kadar güzelse,bencede başkasına ihtiyaç kalmaz..
Denemelisin mutlaka kahvekokusuuu!!
anlaşılmıyor meselesine gelince. neyidir anlaşılmayan? içindeki kelimeler mi yoksa imgeler mi? önce imgeden başlayalım. bu zihinsel bir tezahürdür kime nasıl yansır bilmem. benim anlattığımdan farklı bir şey anlaşlılır belki bunun da garantisi yok. en basit örnek, semender sözcüğünün bazı arkadaşların zihninde yarattığı imaja bakınız. sivas meselesine dek uzanmış. ne güzel! işte benim istediğim ve hedeflediğim şey bu..uyanık bir zihin, imgelerim sizi gitmek istediğiniz yere götürecek, benim sizi çağırdığım yere değil. ben bir aşk acısından ya da ayrılıktan söz ederken bakınız yukarıya hangi isimler zikredildi? yazılarımın genelde anlam katmanlarından oluşması benim tamaiyle bilinçli seçimim değil, çünkü ben bu yazını yazarken esin anında yüreğime inen neyse onu yazıya döküyorum. okuyucu bunu nasıl anlar diye sorgulayarak şiir, ya da bunun gibi şiirsel düz yazı yzılır mı? o zaman o direk kurgu olur ve hikeyenin ya da romanın varklık sahasına girer. har bir sözcüğün anlamın ayrı ayrı analşaılası, ya da kelimeler yüklediğim mananaın bir bir seçilmesi benim ne işime yarar? amacım her okumada ayrı bir edebi zevk verecek ya da her okumada yeni bir boyut kazanabilcek yazılar yazmak.bir kere okunup sonra unutulacak olanla zaten ne işim olur. bu yazıyı yazma sürecimden bugüne kadar kendimin bile yeni fark ettiği pek çok çağrışımı ağır ağır görüyorum. bu tamamen okuyucunun dile hakimiyeti ve düşsel zenginliğiyle alakalı bir hal.
yunus emre bu dili en yalın kullanlardan biri şiirinin anlam boyutları inanılmaz ve söze son noktayı o koyar konuyla ilgili:sen elif dersen hocamanası ne demektir?
elllla ve il mare, sonsuz teşekkürler,inşallah diyelim:)
yazılarımda kelimelere ve imgelere değil, hisse odaklanınız:)
colpadan sence ben de cimri bir ruh beslenebilir mi?şelaleler gibi akan duyguları dere yataklarına nasıl sığdırabiliriz???
dolce, şiiri ve şirsel yazıları sürekli yakın tarihe ve aktüaliteye bağlı tutalım o zaman. her sanatın yeri ayrıdır. her duygunun da. aşkın insan hayatını kuşatan varlığını yadsıyamayız!
haytaazrail link için teşekkürler keyifle dinledim
mascal hatırlatma için sağol. hepsini rahmetle anıyoruz
bencede duygusal çağrışım önemli ama orda ben mesela semnderi bilmiyodum.araştırdım hemen gerçi arkadaşlarda yazdı sagolsunlar.bu önemli diyelim bilmeyince anlamzki insan. hani birazda araştırmaya teşfik ediyo gibi:)
bide ben bu tip yazıları sizin gibi usta kalemlerin normal bi ruh haliyle yazdığınıa inanmyom yane esin anı delice bi çoşku gibi bişey diye düşünüyom.belki o yüzden hikayeden romandan felan farklı.yani roman yazmak yıllarca sürer.ama bu tip yazılar yada şirbir kaç saat
osghur, elbette ki semenderin ne olduğunu bilmezsen anlaman mümkün değil. bilenler iyi bir çağrışım yakaldı zaten. bilmeyen de öğrendi bu vesileyle.asıl sorunun kelimeler değil imgeler olduğunu düşünüyorum. bunu da herkes kendi duygularıyla çözecek.dediğim gibi yalnızca his
elbetteki normal bir ruh hali değildir. öyle olsa normal cümleler çıkardı ortaya.bununla ilgili kısacık bir yazım vardı.bulursam eklerim birazdan.
Mum ışığında sevgilime okumak isterdim bu ve bir önceki yazını..
Ben de son bişiy söyliyim:) Kendi adıma,yazıda bir anlaşılmazlık yaşamadım,semenderin anlamını da bir arkadaşımın kısa filminin isminde geçtiğinden ötürü biliyordum:) Bu az bilinir hayvanın özelliğinin de güzel ve geniş çağrışımları beraberinde getirip güzel bir yazının konusu olabileceğini de düşünmüşlüğüm vardır..Belki ilerleyen günlerde semenderle ilgili bi ön sayfa yazısı bile görebiliriz,güzel olur:)Neyse,kahvekokusu,yazı yazarken taşınan okunma oranı kaygısından benim de gerçekten midem bulanır,sen de zaten kesinlikle bunu dert etmiyorsan(ki bence çok beğenilmenin verdiği rahatlık ve lükstür bu,herkes üstüne gelse bak nası düşünüosun:d) bu şekilde devam et kesinlikle,ama eğer bir gün kitap çıakrmaya karar verir de üstatlara danışman icab ederse onlar sana “gel şunları biraz azaltalım” diyebilir bence..Ama sen yolundan şaşmayıp gene kitabını basabilirsin ve dilinden anlayan,kitabını seven insan sayısı 2 kişi bile olsa,bu senin için amacına ulaştığının göstergesi olabilir. Ne diyordu Özcan Deniz ya evde yoksam(?) filminde:Orda,beni dinleyen bir kişi bile varsa eğer…İşte bu,sanattır.. Bunun gibi bişeydii..:D
pillibekkuyuda böyle düşünmen onure etti beni. bu ve bundan önceki yazım benim için de özel. ne diyeyim ki okursun inşallah.ya da yoksa şiir dilinden anlayan biri olur inşallah. canımsın sağol…
Ve bir de :)Bu tür geniş,sıradışı cümleler aslında çok fazla kitleye hitap etmenin bir yoludur;çünkü belli bir ideye temas etmeyen bu fonksiyonel cümlelerrin okuyan kişi sayısı kadar değişik yorumu vardır ve herkes mutlaka kendinden birşey bulur,bulmak zorundadır çünkü,soyutlukla giydirilmiş bir cümleye kendi somutluklarını uyarlamadan edemez insan; en zevkli kısmı burasıdırr!! Yaşasın soyutluk…:)
ıl mare, ben o uzun açıklamayı yalnız senin için yapmadım. geneldi.senden farklı doğrultuda ya da benim hiç düşünmediğim bir açıdan bakan herhangi biri için yapılmış bir genellemeydi.semenderi ve yarattığı çağrışımları ilerleyen zamanda yazmak aklımdan geçmişti.iyi bir fikir olacağını duymak daha yazmadan sevindirici oldu sağol.
güzeldi:)
il mare..işte özetle bu: soyutluk… teşekkür ederim
bu ıl mare içindi
tamam elllla anladım ben
il mare, son bir şey
bu lüks değil. yani anlaşılmasam da yazarım düşüncesi. ben burya özel bir şey yazmıyorum.yazmaya çalışsam beceremem zaten. benim yazılarım beğeniliyor o halde ben dili istediğim gibi kullanırım ya da harcarım da diyemzdim. ki beğenmeyenler de var mutlaka. anlaşılır olmak ya da anlaşılmaz olamaya çalışmak gibi gayretim yok. elimden ya da içimden gelen bu.ha burda analmıyoruz kardeşim ne diyor bu kadın diyenler çoğunlukta olsaydı ve ben anlaşılamdığına kesin kanaat getiricek olsam o zaman yazılarımı buranın ortamına uydurmaya çalışmaz, burada yayınlanmama yolunu seçerdim zannediyorum. çünkü dediğim gibi.bu sözcükleri imgeleri arayp da bulmuyorum ki.bir şehit vahiy gibi iniyor ruhuma
şehit nedir ya çeşit:)
Çok haklısınnn!!! lüx vs olmamış orda evet..İleride yazar olmak isteyen insan muamelesi yaparak yazmışım yukarıda..Ki gayet yazar olma kapasiteniz de var zaten,o ayrı… Ama tam olarak anlaştık kahve kokusu:))
Ella’ya da teşkkür ederim)
il mare bence deayrıca imzan çok hoş
yine kendime asılıyorum…Sen de dal yok……kelimeler uzaklardan bulmuşlar birbirlerini sanki…yine kısmı çok etkileyici
Sahibinin yüreği çok hoş kahve kokusuu,sahibininn..:)
rica ederim ıl mare …çünkü güzeldi
söyleyene değil,söyletene bakmak lazım her konuda….
sayın kahvekokusu, gene çok beğenilmişsiniz yaa:)
sevgili tefillin siz beğenmediniz galiba:))
Efendim ben ruh haliniz cimrice demedim ki. Su hayattır ama sel olursa önüne geleni yıkar geçer. İçinde sizinki kadar yoğun ve güzel hisleri sanatsal bir ifadeyle barındıran bir insanın elbetteki şelaleler gibi akan duyguları olacak. Bunu da zaman zaman dereler, zaman zaman nehirleşen, gölleşen, sonra gene küçük dereler haline gelen bir tempoda aktarabilirseniz çok daha keyifli olur diye düşündüm o kadar.Bir baterist düşünün ki çok çok iyi bir tekniği var. Muhteşem çalıyor. Öyle ataklar yapıyor ki dinleyen hayran kalıyor. Bu baterist çalarken müziğin her yerini bu ataklarla doldurursa, tekniği çok iyi olduğu halde dinleyici gerek mukayese yapamadığından, gerekse fazla geldiğinden dinleyemediğini düşünebilir. Hatta baterist daha da abartıp böyle içindeki barajın bütün kapaklarını açarcasına bagetlere yüklenip dehşet bir duygu boşalmasıyla asılırsa önündeki davul takımına, dinleyici iyice kopar, ses bir süre sonra aşırı karmaşık ve algılanamaz izlenimi verir. Müziğin akış hızı dinleyicinin dinleme hızını çoktan geçmiştir artık.Oysa ki içindeki duygu selini müziğin ritmi ile saklı tutup, ustaca planladığı yerlerde esas vuruşunu yaptığında dinleyiciden tam not alacaktır.Bu baterist örneğini sadece genel bir örnek olarak verdim. Yazınıza özel değil. Aslında eleştri derken hata ettim, eleştri bile değil. Sizin beğenilen kendinize özgü bir tarzınız var. Bana bakmayınız. Ben sadece düşündüğümü söyledim.
yazının yalnızca başlığını anlamya açıklamaya ve kafamızda yorumlamaya çalışsak bir sayfa tutar.sadece başlık.imgesel sözcüklerin hayal gücüyle buluşması bambaşka bir soluk katmış şiire.anlaşılıyor mu kısmına takıldım şimdi.anlaşlılır elbette.yorumlanır yada hissedilir en azından.zaten analayacağımız kadar yazı bolluğu var hafifte.mühim olan hissetmek, demiş yazar. doğrudur.atilla ilhanı, ece ayhanı, cemal süreyya yı ne kadar doğru anladık tartışılır.bir şairimizin yeğeni kim olduğunu tam hatırlayamadım yanlış bilgi vermeyeyim, daysına gelip demişki, dayıcım öğretmen senin şiirini açıklamaızı istedi sen ne anlattın bu şiirde.dayı anlatmış, yeğen yazmış.o dayı mutemeln ümit yaşar idi.çocuk ertesi gün elinde ödevi olan şiirin açıklanmış haliyle gider okula.öğretmen kıyamaeti koparır.o şiirin çocuğun sandığı şeyi anlatmadığını ileri sürer. çocuk eve gelir ağlar.dayısıyla birlikte okula giderler.şairimiz öğretmene o şiiri kendisinin yazdığını ve ne anlatmak istediğini yiğeninin defterine yazdırdığını söyler.öğretmenimiz şaşırır tabi.şairimizde kabul eder. şiir okuyucunun yorumuna, bakış açısına, eğitimine vs. yeniden okuyucu zihninde şekillenir.yani herkes bir şey alır ama birinin aldığı diğerininkinden farklı olabilir.sayın yazar ne anlatıysa ben anlamdım.ben yalnız kendi anlamak istediğimi, yada kendi hissetmek istediğimi aldım.ha her okumada başka katmanların keşif yolculuğu olduğuda yüzde yüz doğru.bu anlamda kutlamak lazım.gazete haberi gibi günlük anlık değil,kütüphanelik yazılar yazıyor.ancak ben yinede osmanlıcaya olan sevgisini bari bir nebze azaltmasını diliyorum.saygılar
colpadan teşekkür ederim öncelikle. seni çok doğru anladığımdan emin ol. ben de seni çok iyi anladım çünkü. haklı olduğun yerler var.ancak bu duygu akışını geldiği gibi yazıya döküyorum.bunu seyreltmek, azalmak elimde değil.üstünde oynayıp değiştirmem gerekir belki de.ben de bunu yapmaktan yana değilim.orjinalliğini bozmadan geldiği andaki gibi gönderiyorum.en fazla düşük cümlelerine, imlasına bakıyorum o kadar. yani yazının en bakir hali bu.oyananır mı üstünde? belki..ama o, o zaman benim yazım olmaz ki….birilerine ulaştırma kaygısı içinde bir defermasyona illaki uğrar. ben de bundan daha çok korkarım.
beğenmem için tercümesini ettiriyorum sayın kahvekokusu:))))
kralchıplak, övgünüze teşekkür ederim önce. anlaşılmaktan kastım bu zaten.herkes kendini bulsun.aşık olan aşkı, ayrılık yaşayan ayrılığı, hatta kimi vatan sevgisi, kimi ana özlemi duysun.o beni bağlamz.ben yazıyı yazdıktan sonra o artık benim değil.herkesin…
tefillin güldürdün beni:))hisset sadece
osmanlıca dediğiniz kaç kelime varki burada? üstelik çoğu bilinmiş, tanıdık sözcükler.bu da başka bir kapı açar girsem mi bilemedim. türkçe imkanları kıstlı bir dil malesef. bu nedenle hala dilimize yerleşip kalmış arapça, farsça, fransızca vs. sözcükler var. bazı sözcüklerin türkçede tam olarak karşılığı bile yok. bakınız leyl sözcüğünün kelime anlamına ve çağrışımlarına, melankoli, akşam ,hasret, sevgilinin saçı vs. dünya kadar manası var. türkçeye siyah diye çevirebiliyoruz oysa.yalnızca siyah.karşıladımı aynı anlamı.hayır.karşılamz.ben osmanlıca konuşalım demiyorum.ancak en türkçe konuşma çalışanın dilinde bile arapça farsaça kelime var.buyrunuz akıl!! akıl türkçe bir sözcük mü hayır. türkçesi us!! karşıladı mı aynı anlamı hayır.bu konu uzar gider. en kestirmesi ihtiyaç dahilinde kullanırım, kullanıcam demek sanırım.
sayın kahvekokusu, sanrım siz beni yanlış anladınız. türkçenin imkanlarından elbette bihaber değiliz. ancak hem yoğun imge hem de osmanlıca sözcükler bir arada ağırlaştırmış olabilir mi dedim.yoksa ben şahsım adına gayet zevkle okudum.yüreğinize sağlık teşekkürler.
yok benim açıklamam da size yönelik değildi geneldi zaten.beğenmenize sevindim.teşekkürler
hatta bunu da tutum her yazınızı olduğu gibi:)
evett sayın kahvekokusu inanın şimdi kafamdaki herşey çok çözüldü anlam ve içerik harika bu tam menuhinlik olmuş:)tercüme edenede sonsuz teşekkürle:)
:)) ilahi tefillin yazının tamamı tercüme edilmedi umarum
tefillin ayrıca teşekkür ederim samimiyetle bu yazıyı anlama çabana saygı duydum.gönülden sağol varol..tercüme edene bende teşekkür ediyorum.
sayın kahvekokusu evett zamanla beceririm sanıyorum:)ben teşekkür ediyorummm:)
pillibebekkuyuda DİYOR KİMum ışığında sevgilime okumak isterdim bu ve bir önceki yazını..bende ya bu yazıyı yazan yada bu yazının ilham kaynağı olan adam olmak istedim.
sayın mecburen e ve kahvekokusu bu romantik helecana bir katkıda benden:)))) …………..
tefillin, çok güzeldi…Last Moments Of Love ,aldı başını gitti ruhum.. teşekkürler…
sizede teşekkürlerr:))
mecburen DİYOR Kİ, (20 Kasım 2009 10:57)bende ya bu yazıyı yazan yada bu yazının ilham kaynağı olan adam olmak istedim.Yazmaya çalış bakalım, ne çıkacak..:)
pillibebekkuyuda DİYOR Kİ,:Yazmaya çalış bakalım, ne çıkacak..:)Ne haddimize efendim:) düşeride sınırlandırmayalım ama:)) hem illa yazan olalım demedik, biri bize yazmış olsa o da güzel olurdu dedik:) ama nerdeeebu tip yazılarda hep kıymet bilmeyene tzılır zaten.o ilhamın kaynağıdır belkide çekilen acı.kimbilir?
Aşk acısı insanı şair, ressam, yazar yapar..
benden bişey olmaz
aşk acısı beni demir doğramacı yaptı..
ne kadar büyük duygusallık..
beni birşey yapmadıbombosch
pbk, eğer o rezev, o potansiyel varsa ortaya çıkmasına yardımcı olur belki.yoksa bir şey olmaz aşk acısından. ancak köpek gibi ulutur adamı:))
hayriyeye ne yaptı onu bilmiyorum:))
bu arada kendi tezimi yalanlarcasına bir anektod ekleyeyim. nazım hikmet kemal tahire yazdığı mektupta şöyle der:AŞIK OLMAYAN ADAMDAN BİR HALT OLMAZ
osman diye bi tanıdığım vardı, aşkından alev oldu..
saçma aşık olduğunu illa belli etmesi mi gerek birinin.o sözün devamını da okumak gerekaşkını içinde yaşamayan adamdan bir halt olmaz dır o:))
saçma sana değildi onnupro
aha o osman tanıdım
ohh bi an çok korktum dolce.
alev çok ateşli bir alev miydi, yoksa kor muydu? sir onnupro
yani osman’nın
aşkı hep acı çekmek olarak düşünürüzböylede anlatan var:)))))))))
alevli bir ateşti, sonradan kor oldu..
öyle bir hayat yaşadım kicenneti de gördüm cehennemi deöyle bir aşk yaşadım kitutkuyu da gördüm pes etmeyi debazıları seyrederken hayatı en öndenkendime bir sahne buldum oynadımöyle bir rol vermişler kiokudum okudum anlamadımkendi kendime konuştum bazen evimdehem kızdım hem güldüm halimesonra dedim ki söz ver kendinedenizleri seviyorsan7 dalgaları da seveceksinsevilmek istiyorsan2 önce sevmeyi bileceksinuçmayı seviyorsan7 düşmeyi de bileceksinkorkarak yaşıyorsan , yalnızca hayatı seyredersinöyle bir hayat yaşadım kison yolculukları erken tanıdımöyle çok değerliymiş ki zamanhep acele etmem bundan anladımkendi kendime konuştum bazen evimdehem kızdım hem güldüm halimesonra dedim ki söz ver kendinedenizleri seviyorsan , dalgaları da seveceksinsevilmek istiyorsan , önce sevmeyi bileceksinuçmayı seviyorsan , düşmeyi de bileceksinkorkarak yaşıyorsan , yalnızca hayatı seyredersin…
ben anlamam herkesin aşkı kendine
Şu kısımda sanki bir kod gizli gibi ama çözemedim henüz..
taha bilir
bence çözümü burada onnupro
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir………………………………………….. …..ben ayrılıklarınkimi insan ezbere sayar yıldızların adını………………………………………..ben hasretlerin
Sen meni sev, men seni sevimSen menin için yanMen seni severah yanim dutuşimGlasik eşk neyse onu yaşiyahYa da sevme haberin olmasınMen sana sevdalanıp dolaşimPlatonik eşk neyse onu yaşiyahSevdada oturah, yiyah içahEl ele olah, gan kusahTombilik eşk neyse onu yaşiyahİstersen sevdandan kendimi kesimSaımı solumu doğriyim biçimPsikopatik eşk neyse onu yaşiyahEyle sevah ki gara sevda olahAraplara benziyeh gapgara olahGara eşk neyse onu yaşiyahYalan söylemiyah, hep dogru diyahBeraber oturah beraber yiyahRealist eşk neyse onu yaşiyahBirbirimize türkü söyliyah, mizildiyahEl ele tarlalarda, bostanlarda gezahRomantik eşk neyse onu yaşiyahKediyi, gudiği sen diye sevimSen de horozi, guliği men diye sevSembolik eşk neyse onu yaşiyahGel el ele tutuşip kendimizi elehtriğa verahZangir zangir titriyah, ölmiyahElektronik eşk neyse onu yaşiyahAhırlarda, komlarda buluşahTezek agalahlarının dibinde oturahOtantik eşk neyse onu yaşiyah
osghur ü onnupro sandım bir andoğrudur osghur, dedim ya herkesin aşkı kendine:))
ay süper güldüm hahahaha bu şiir çok komik:)))
Tombilik eşk neyse onu yaşiyahGel el ele tutuşip kendimizi elehtriğa verahBirbirimize türkü söyliyah, mizildiyah..Bunları yaşamadım ben :((
boşverin takmayın kafanıza tokadan başka birşey.ben hep toka takarım rahat ederim:)
Aklım Karakışben seni yaralarından tanıdımecelime son kurşundun deli davalımn’olur bulutsuzluğuma darılmadudağında bizi gülkıyametime adım kalabeni senden almaaklım kara kışellerim seni üşüyorbugün günlerden soğukben aysız gecelerdeçocukluğuma mektup yazardımah çocukluğum kağıt gemilerimdüşlerim dudaklanıyorsesin kokuma gizliyıldızları sönük gecelerdedilime yağmursungözlerini uyuyorum her gecebu kent içimin bahçesigemilerim çözülüyor yüreğineellerinle okşuyorsunbilmiyorsunkendi bakışlı kızömrümün kırçıl masalısınuçurumlar vaadetme banayaralısın…
belesprıt, güllerin içinden…….çok teşekkür ederim…ne kadar eski bir şarkı…unuttuklarımı hatırlattın sağol:)
elllllla, şiir için teşekkür ederim
sevgili mascal sayın azrail, kökeniniz azarbaycana mı dayanıyır balam?yoktur müsadem illah yazacaksanız aşk şiiri yazınız efendiler:)))
ha azeri ağzıyla olmayandan tabii.illa azerice yazacaksanız kiril alfabeisyle olsun.ben okurum
AğlarsınKırdığın kadehte kalan ömrümden,Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.Hicrinle sararıp solan ömrümden,Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.Sefiller gücünü bende sınadı,Kimi kaçık dedi, kimi bunadı;Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı,Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.Ar ettim sakladım uğraşlarımı,Haberdâr etmedim sırdaşlarımı.Gizlemek isterken gözyaşlarımı,Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.Felsefe böyledir dîvânelerde,Teselli aranır bahanelerde,Bir kadeh mey için meyhânelerde,Ağlarsın döktüğüm dilleri bilsen.Ateşe su dedim göz göre göre,Aklım zavallıydı duyguma göre,Bahtına şükretti Mecnûn bin kere,Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.Cemal Safi
Biliyor musun?..Senden ayrılalı sakal bıraktım,Zamanın akışına koy verdim kendimiGömleklerim kolalı değil artık,Pantolonum ütülü değil,Ayakkabım boyalı değil,Öylesine değiştim ki,Görsen tanıyamazsın!..Sabahları gün doğarken kalkıyorumİlk işim bir sigara yakmak oluyorVe bir süre denizin hışırtısını dinliyorumSonra, sonra apansız sen geliyorsun aklımaGözlerin, dudakların, ellerin geliyorŞimdi nerdesin kim bilir?Yatağında uyuyor olmalısınArtık beni görme rüyalarındaKorkarsın!Mevsim sonbaharVe malum ya serde de kör olası şairlik varBoyna hüzünlü şeyler düşünüyorumAğaçların yaprakları dökülmeye başladıKeskin poyrazlar esiyor kuzeydenKuşlar durmadan göç ediyorAra sıra düşenler oluyor, yorgun ya da yaralıGagalarından öpüyorumVe diyorum ki;Sana kavuşmak için bir göçmen kuş olmalıİşte böyle, günler, haftalar geçip gidiveriyorSaçım sakalım birbirine karıştıYinede de her geçen gün kendime biraz daha alışıyorumVe biliyor musun?Seni unutmayacağımı bile bile,Seni unutmaya çalışıyorum!Ümit Yaşar OĞUZCAN
bunlar da var:)
”kahvekokusu DİYOR Kİ, (20 Kasım 2009 22:59)Biliyor musun?..Senden ayrılalı sakal bıraktım,Zamanın akışına koy verdim kendimiGömleklerim kolalı değil artık,Pantolonum ütülü değil,Ayakkabım boyalı değil,Öylesine değiştim ki,Görsen tanıyamazsın!..”Bu şiiri sevgilime okuyamazdım..
pbk, ya niye biz okumak zorundayız gibi düşündün ki..hap biz mi okur ve yazar rolünü üstlenicez şeker, bunu da birileri bize okusun:))
Ama Kahvecim, O’nun okuyacağı şiiri ben seçemem ki,-bana bu şiiri oku dersem, olmaz ki, sepet sepet yumurtayı seçsin kendi seçmiş olsun..(yine mi gerçekçi düşünüyorum yoksa)
evet fazlasıyla:) hem okuyacak mı bakalım bir de orası var. kaç kişiyizki cihanda şiirden anlayan ya da seven? çok kalabalık değiliz sanıyorum.bakma çoğu burda:)) valla içinden gelip okuyacaksa ….anneciğim seni ben çiçeklerden böcekten…..diye başlayan bir şiir vardı ilkokul birinci sınıf kitaplarında bir zamanlar..o da olur yani:)
🙂
Şairlerin çağırılıp, kendi şiirlerini okuma günlerine katıldın mı hiç..
elbette eee:)
yüzüne okumasakda burya yazsak olur demi kıslar:)))Sana şiirler okuyacağım, gitmeGüneşler doğacak yalnızlığımdansana bir ışık getireceğimBüyük aydınlığımdanSana bir dolu umut getireceğimKüçük ellerine sığmayacakSana Afrika gecelerini getireceğimSımsıcakSana çiçekler getireceğimBozulmuş güz bahçelerindenSana bir serinlik getireceğimYağmur tanelerindenSana avuç avuç yıldız getireceğimGüneşimden başkaSana engin denizlerin maviliğini getireceğimKöpük köpük dalga dalgaSana bir rüzgar getireceğimDağlardan, tepelerdenGitme, sana zamanı getireceğimZamanın bittiği yerden(Ümit Yaşar OĞUZCAN)
…
sımulten teşekkürler……ne güzel gitti bu saate bu şarkı
Tut ki geceninAlacakaranlığında düşlemişim seni.Tut ki, rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar?Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına,Geceleri kefen biçsen.Bir anlık hırsla,Her şeyi yıkıp geçsen, ne çıkar…Tut ki bundan böyle unutmuşum seni.Tut ki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.Tut ki yazılan şiirler, seni anmasın,Varsın eller de unuttu desin.Ben seviyorum ya seni,Sen sevmesen, ne çıkar…
duygular tavan yapmış bu saatte:)buda benden olsun:Hava kurşun gibi ağırBağır,bağır,bağırıyorumKoşun kurşun eritmeye çağırıyorumO diyor ki banaSen kendi sesinle kül olursunKerem gibi yana yanaDeeert çok,hemdeert yokYüreklerin,kulakları sağırHava kurşun gibi ağırBen diyorum ki onaKül olayım Kerem gibi yana yanaBen yanmasam,sen yanmasan,biz yanmasakNasıl çıkar karanlıklar aydınlığaHava toprak gibi gebeHava kurşun gibi ağırBağır,bağır,bağır,bağırıyorumKoşun kurşun eritmeye çağırıyorum
niye bütün şarkılar ve şiirlerde aşk varki? sanki başka derdiniz yok gece geceaşk hayatın özüdür ay balam:))) derdi azrail olaydı:))
şarkıyı çok beğendim…bu saatte gerçekten iyi gitti…
Akşamı getiren sesleri dinleDinle de gönlümü alıver gitsinSaçlarımdan tutup kor gözlerinleYaşlı gözlerime dalıver gitsinGüneşle köye in, beni bırak daKüçüle, küçüle kaybol ıraktaŞu yolu dönerken arkana bak daKöşede bir lahza kalıver gitsinÜmidim yılların seline düştüSaçının en titrek teline düştüKuru yaprak gibi eline düştüİstersen rüzgara salıver gitsin
egovest DİYOR Kİ:niye bütün şarkılar ve şiirlerde aşk varki? sanki başka derdiniz yok gece geceaşk da olmasa ne anlatacaktı ki şarkılar. aşk olmasa şarkı, şiir olur muydu? sanmam
al bir uykusuz daha.hoş geldin ellllla:))
şaka tabe de genede akıl ve mantık aşktan öce gelir diyom. yane aşk illa ağlatırmı, seni mutsuz edecek insandan tyada ilkişden uzak durmak en iyisi.mantık önce mantık.ama aşk olmasa da şiir şarkı olurdu.bakınız daha dün annemizin:)))
“varlığım varlığına armağan olsun” andımızda geçiyor ne cümle beah:)
:))
o daha da güzel oldu sumulten…sevdim varlığım varlığına armağan olsun…sevgiliye söylenmez mi yani?? elbette söylenir
:)) pek tabi söylenir efenim
hoşbulduk kahve kokusu benimki mecburi bir uykusuzluk:)
varlığın varlığıma armağan olsa:)
elllllla mecburi derken?
çalışıyorum…sabaha kadar:(
varlığın varlığa armağan olması:) mutlu sonla biten aşk hikayelerine yakışır ancak.ve bir insanı ne kadar mutlu edecek bir söz hımm.andımız baya güzelmiş:))
kolay gelsin o halde.avatarına bakılırsa steteskop hayırlı iş:)
sormayın efenimyeni yeni keşfediyoz bunlarıyazık bize:)
:)öyle
sormayın efenimyeni yeni keşfediyoz bunlarıyazık bize:)…???
sımulten, andımızı okumayalı çok oldu:) keşfe gelince biz aşk üzerinden ele aldık da çok romantik oldu:)
özümden çok sevmektir…
aşkkkevet evet bende o düzlemdeydim yazarken:)
:)) hay allahım ya..burası da güzelmiş::) aşkta arasan bulamzsın ama özünden çok sevmeyi, herkse önce kendini seviyor, ne demişler önce can sonra canan
mevlana: aşk hayatın özüdür, aşksız hayat kabuktur ancak kabuk:))
:))
özümden çok sevince aşşkkk oluyo belkide…yaşamayana aşk olsun
aşşkkk bazen tutuklu kalmaktır…özgürlük arada tutuklanır…
aşk zaten esaret değil midir? sen armağan etmesen de adanmaz mı bedenin kalbin o insana? özgürlük ancak ayrılığı çağrıştırıyor bana
haytaazaril,diyelimki adına “aşk” dedik, onun sahici olmasına imkan var mıdır? bizatihi kendisi yalan değil midir?bu mudur yani aşk? özgür, seviyeli, birbirinin hayatına müdahil olamayan insanlar
“aşka uçarsan kanadın yanar” demiş iranlı şair”aşka uçmazsan kanat neye yarar” demiş mevlana ikiside doğru buyur burdan yan:)
elllllla DİYOR Kİ:özümden çok sevince aşşkkk oluyo belkide…yaşamayana aşk olsunBENCE DE
SIMULTEN, yanacaksa yanmalı kanat:) yoksa aşk mıdır bunun adı? yanmalı, yakılmalı
6tane gerçekten merak ettiyseniz…:)arab-i söylem???aşkı benşekillendirseydim hiçte fena olmazdı…merak etmeyin prangaları başka yerde kullanırdım
aşk=emek+ter+ten+sevgi ise adanmalı
elllllla DİYOR Kİ:merak etmeyin prangaları başka yerde kullanırdım:)))) MESELA???
kayalıklar içindeki tabiat ana aşkı uğruna kendi içindeki safralarını söküp attı…kayalar aldırmadı…
mesela sabit fikirlere…hım??güzel olmazmıydı kahve kokusu?süper olurdu:)
haytaazrail, ben daha çok şöyle anladım: sevgililerin birbirinin özgürlük alanlarıyla ilgilenmeden, mümkün mertebe kimsenin kimseyi rahtasız etmediği sorgulamdı, iş sevmekse seviyorum zaten dediği bir duygu, ya da yaşam tarzı
aşk a geldim çabuk söndüm kahvekokusu aşk bitti yapı paydos🙂 iyi geceler tatlı sohbetler
efendim aşkı emek-yoğun bir iktisadi bir faaliyet ya da, varlık gibi algılamak moda oldu yahu:)bunlara ne gerek var?…zannımca her bedenin sahip olduğu kalpte gizli cevabı…kimi suskun…kimi haykırışlar içinde…kimi farkında olup kafa sallayan,kimi umursamazı oynayıp aldanan…
ellla tarif hoştuazrail, emek istemez mi aşk?
sımulten sana da iyi geceler:)
azraili de uyuttuk sanırım:))
haytaazrail deliye her gün bayram, lakin ne aşkın müridiyim, ne bayramından haberdaraşk mı var ki bayrammı olsun
aşkın tarzımı…tarz:hayat görüşü,tarz:kişiliği yansıtma biçimitarz:herkese dogustan nasip olmayan, sonradan giyilince sırıtan ikinci deri.aşkın bir tarzı olmalı bence…herkes tarzına göre yaşamalı birdekimi sade…kimi karışıkkimi tek renkkimi elabi tarzı olmalı aşkın aşkkksa
aşkın tarzını insanın kişiği orta koyar zaten.tarz arama çabası gereksiz. bu de belki aşka verilen değerle alakalıdır, kimbilir
katılıyorum…arama çabası gereksiz kısmına özellikle…o zaten vardır…görebilene
çaba elbette gerekli, mutlu olmak ya da mutlu etmek için..ama bu bir tarz arayışı değildir ki zaten.herkesin kendince yaşadığı bir duygudur. ne leyle aslı kadar sever, ne keremin aşkı ferhatınkine benzer.farklı kişikliklerin dünyası aşkta da farklılığı yaratacaktır elbette
ne oluyor burda:)
acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizdeişte bu:) aradığınız sorunun cevabı
acı tutsaklığın içinden özgürlüğe geçiş yolu.. acıyı yaşayan avare oluyor bir nevi çevrelenmiş bir özgürlük hali.. aşk ise tutsaklığın içindeki sonsuz özgürlüktür..acının edebi sözleri ile ebediyeti arayan yolcu.. seni kenarları yakılmış bir yaprağın üzerinde kanadı kırılmış bir gemide hayal ediyorum.. tutsaklık içinde özgürlük ve özgürlük içinde tutsaklığın hayat bulmuş halisin sen.. gecenin tek notasında uçurumun kenarında bekliyorken görüyorum.. cümleni tamamlayacak notayı beklemektesin.. haliyle yorgunsun bilirim.. seni düşlerin en güzel yerinde hayal ettim lakin bir kanayan gül oldun sen.. belki de gülün hayatı soldu ya da gül hiç yoktu.. baştan başa diken’di ve kazandı kendi elleriyle kendi yatağının toprağını.. ve sen ki ah sen..sahi ya, sen değil miydin ki güzelliklerin ortasında bir dünya hayal eden.. en vazgeçilmez yerinde arkanı dönüp bilinmezlere çekip giden!? şimdi ne değişti de böyle oldu?söyle bana ey yolcu!yaşam mı soldu yoksa yaşlar mı söndü?.. acı mı yaktı yoksa aşk’ı mı kaybettin?
elllllla, çok güzeldi:) teşekkürler
bu arada ben de kaçıyorum artık.size iyi nöbetler:)
rica ederim:) iyi geceler
tek kelime ile mükemmel eline sağlık
merhabalar.duygu dolu satırlanızı çok beğendim.nasıl tutabilirim?
neyi
gözlerini kapa, gözlerini..
kör ebe mi oynayacak şimdi:)
aç ağzını
uzat avucunu..
yok yok bu oyun başka imiş:)))
bildiğimiz tutma oyunu..
onupro dolce mascal yazık siz yetiştiren ana babaya yazık!
🙂
yine bir gülnihal sardı şu gönlümüteşekkürler sımulten:)
sımulten müzik çok güsel
rica ederis efenimbir yarısı benim olsun o zaman teşekkürün:)
öbür yarısı da benim. hehe! 😛
epeydir hafife girme fırsatı bulamamıştım.yeni yazılarınla karşılaşmak hoş oldu.bunu ve bir önceki çok daha fazla beğendim.başarılar
merhaba bende epeydir hafife girmiyordum, girdim birde ne göreyim marconi diye dallamanın biri gelmiş..hoşgeldin marconi..
🙂
enh sevdiğim koku kahve kokusu )))
sımal25 ve sevdimdeme çok teşekkürler
her bir kelime .. cümle .. beni benden alan..sevgiler ellerine..kalbine..