Eskiden şamyel vardı.( Biz öyle derdik) En babası da traktör şamyeliydi. Babamlar arabanın bagajında taşıyıp Demirciköy’e gelip de denize girdiğimizde tek sıra halinde oturttururlardı bizi üzerine. Herkese de yer vardı.Bir otobüs dolusu insan giderdik.Haşlanmış yumurta ve patatesli börek yapması hep anneme düşerdi. Gelin görün ki o yumurtanın soğumuş ve katılaşmış sarısını yemesi de bana düşerdi. İstersen yeme, annem aç kalmış somali tarzanı olduğum için tıkardı ağzıma.Bir an nefesim kesilir, yüzüm kızarır nihayet yutardım.O kadar doğaldık ki, çişi gelen denize girer bir kaç saniye hareketsiz kalır,zor bir gülümseme belirir yüzde, çabucak yapıverirdi. Yani deniz ılık olmuş deyince anlardık hemen o bölgeden geçtiğimizi. Bir de Kavamettin Amca vardı. O inek denizinde yüzerdi Şile’ ye gittiğmizde çünkü yüzme bilmezdi.Laf aramizda o, bu küçük su birikintisinde debelendikçe ben hala ertesi gün girdiği davalarda, bir avukat olarak sanıkları nasıl savunduğunu merak ederim.Su nerede dediklerinde inek içti, Kavamettin çamura yattı diye cevap verirdik.Yıllar birbirini kovaladı,günlerden geçtiğimiz cumartesi, bendeniz spor klübü havuzunda güneşlenirken bunalıp, havuza girmeden duşumu almış kendimi klorlu sulara salarken ”dikkat ejder geliyor!” cümlesiyle irkildim.Bizim şamyel, şişme ejder olmuş geliyor. Nasıl da çocukluk anılarımı yüzüme saçtı hayali aleviyle…