Ntv’nin hazırladığı ‘Şırnak’ta Hayat’ dosyasını izleyince bir kez daha terörü aslında dantel işler gibi kendi ellerimizle nasılda umarsızca yarattığımızı anladım. Tek bir lise, olmayan bir üniversite, işsizlik, sosyal ortamın kısırlığı, fakirlik, yoksulluk, imkansızlıklar… Devletin ‘orası bizim değil, bizden değil’ dercesine uzak ve duyarsız kaldığı bir şehir Şırnak. İşte bu zamana kadar gelen bu sürecin sonucunu şimdi acı da olsa yaşıyoruz. Sen sahip çıkmazsan ‘başkaları’ sahip çıkar. Ve sonra o ‘başkalarıyla’ yanlış politikalar üzerinden uğraşır durursun. Maddi imkanları ve altyapısı olmadığı halde 10-15 çocuk yapan aileleri bilinçsizliklerine terk etmek ne kadar insancıl sizce. Evet ortada çok büyük bir düşüncesizlik ve cahiliyet var, fakat o kitleleri cahil bırakan, bilince kavuşturmayan da yine devletin ta kendisi. Ne okul, ne iş sahaları, ne bir sosyal ortam ne de insanca yaşama imkanları var ordaki insanların. Sonuca değil sürece bakmak zorundayız artık. Yoksa operasyonmuş, savaşmış, silahmış, şiddetmiş bunların hiçbiri çözüm değil. Bu üzerinde çalışılan ‘operasyon’ olsa olsa kendimizi kandırma operasyonu olur. Gençlere yaşama alanlarını daralt, onları işsiz bırak, sosyalleştirme, halkın ihtiyaçlarına duyarsız kal, eğitime gereken önemi verme, kitleleri cahil bırak, insanca yaşama imkanlarını sağlama, görmezden gel, insanların maddi ve sosyal boşluklarını doldurma, sahip çıkma sonra da çözümü ‘operasyon’da ara. Acaba bilinçsizce çocuk yapan ailelerin cahiliyetinden ne farkı var bu politikaların. Bir an önce gerçekçi ve doyurucu çözümler üretip onları doğu ve güneydoğu da pratik olarak uygulamalıyız hiç vakit kaybetmeden. Ayrıca bu bölgedeki şehirlere ‘pozitif ayrımcılık’ yapılması yine bölgenin yararına olur bence. ‘Olağanüstü hal’ ilan edilerek yıllardır hiçbir çözüm üretilememişken esas olarak bunu denemeliyiz bence.