Sirkteki develere bakarken, develerin etrafında çevrili bulunan elektrik tellerine tutunmuş, zangır zangır titriyordu.Sonra o zavallı hayvancıkların neden geride durduklarını ve uzattığı otu yemek istemediklerini anladı.Tellere, elektrikli olduğuna dair herhangi bir yazı yapıştırmadıkları için, deve kadar aklı olmayan insanlara kızdı..Güçlükle kendini toparlayarak ”Bir de şu küçük atlara bakalım” dedi, yanındaki misafirlere..İnsanlar, neden sirke giderlerdi, onlarca tutsak hayvanın, eğitmenler tarafından gereğinden fazla aç bırakılarak ya da dayak yiyerek, öğretilmiş sınırlı hareketleri yapmaları, başarı mıydı..Onları seyrederken aldıkları zevk, neye eşdeğerdi, bunu düşündü, ayağıyla bastığı hakedilmiş at pisliğini temizlerken..Atları koşarken hayal etmişti hep, yeleleri rüzgarda dalgalanırken..Hatta, bazen saçlarını açar, rüzgara bırakır, kendini at gibi, özgür hissetmek isterdi..Hemen o büyük, siyah paçalı ata ilişti gözü, yeleleri birleştirilerek rasta yapılmıştı, at bile atlıktan çıkmış, rahmetli Bob Marley grubundan gitariste dönüştürülmüştü..Fillerin bulunduğu arabaya geldi, uzun hortumunu çıkaran fil, öyle alışılmış, öyle direk bir hareketle bulunduğu yerin penceresini kapattı ki, sizi görmek istemiyorum, der gibilerden, hatta filin bu hareketinden sonra, yeterince göremediği için, ona insanmış gibi, bağırmak istedi..O, kedi ya da köpek severlere de kızardı, önlerine koydukları yiyecekle, avlanma zevklerini bile ellerinden alıvermiş, onları evde büyüyen tembel yaratıklara dönüştürmüşlerdi..Hatta köpeği masaya gelmeden, yemek yemeyen aileler vardı.. Hayvanları evcilleştirmek isterken, onlara katılan kişilik, sadece insanların bencillikleri, olabilir miydi..Doğanın özünü seviyordu, kendine özgü insanları sevdiği gibi, bırakın hayvan doğayla başbaşa yaşasın, diye düşündü..Asıl sirk hayatın içindeydi, izlemek için para ödemeye gerek yoktu.. Hüzünlü bir şekilde el sallayarak ayrıldı oradan, suçlu yine kediydi..
yorumlar
ben özlemedim ki seni, kedi özledi:D
Sirk ne ki, insanların ne vahşilikleri var…
Pragraflarım yine yok olmuş..
PBK, bu nedir şimdi pazartesi sabahı pazartesi sabahı ?
Nooldu yine yaw, haftasonu sirk e gittim, elektrik akımından sonra böyle oldum işte, hissettiklerimi anlattım, kötü mü ki..
Yok kötü değil de, Bob Marley grubu nedir anlamadım ?Bob Marley grubun adı değil ki..
At gördüm, atın yelelerine Rasta denen saç modelinden yapmışlardı, Onnu, hemen aklıma, Bob Marley geldi, onlar da hep Rastalı dolaşırlardı ya, heyvencağıza bunu yapmalarından hoşlanmadım, yele dediğin rüzgarda oçuşur yani..
http://www.rasethiopia.com/images/red-rasta.jpg
pbk, duygularını çok güzel anlatmışsın. İyi ki sirk e gitmişsin:))
Yazıya başlarken, dedim k,i Akoni mutlaka okur bu yazımı ve kızar kesinlikle dedim..Sen de hayvanları doğada görmek isteyenlerdensin çünkü..
sana katılmamak mümkün değil…Antik Yunan’dan bu yana kadınlık, maddesellik ve insandışı doğa değersiz sayılmış, insani erdem bunların dışında aranmıştır.
Evet Buklet, mahsun bakışları vardır, Camel Beach e gittin mi hiç, Bodrum da, insanlar deveye bilerler orada, deve sanki sırtından uçmalarını ister gibi yerden kalkış yapar, bir öne sonra geriye, kimisi düşer de, ama yinede binmek ister o sıcakta..
Nefret ederim sirklerden.sirkteki tüm hayvanlara bi tomar işkence yaparlar ..Atlara bile seke seke yürüsünler diye ayaklaruna iğne batırurlar ayyy sabah sabah moralim bozuldu. yaff ne ettin sen Pbk yafff!!! 🙁
Biraz esprili bir dille anlatayım dedim oysaki, yine de becerememişim..:(
@pbk, inanki anlatımda hata yok..@harlem, sirklere gitmeye gerek yok ki hayatımızın her anında bu tür işkenceleri görmeye alışkınız.. Topallayan köpekler, derisi soyulmuş kediler ben bunların insanlık dışı davranış olarak görüyorum.. Sevmemeyi kabul ediyorum, hayvanları sevmeye bilirler, yemek de vermesinler o da kabulüm.. Ama lütfen, onlara eğlenmek adına işkence yapılmasın, onlara zarar verilmesin özellikle sokaktaki başıboş dolaşan hayvanları rahat bıraksınlar:(
Evet Akoni son derece haklısın, bu arada teacher ın resmini ekledikleri gibi, horoz, köpek, deve güreşleri yasaklansın..
Akonicim ,geçen bir dostum anlattı.Bir sokak köpegine öyle bir tecavüz edilmişki hayvanın vajinası parcalanmış ve kuyrugu kırılmış.
Bir insanın, hayvanı duygusunu anlaya bilmek mümkün değil.. Hiç mazerette bunun hafifletici bir yani olmamalı :(( en ağır ceza verilmeli
benimde içim cız eder hayvanta bahçelerinde, sirklerde…bu anlatılanlar çok korkunç.
İstanbul da Gülhane Parkı vardı, sanıyorum yok artık..Küçükken babaannem götürmüştü..Güvercinlere yem verirdik Eminönü nde..
Gülhane parkı hala var, ama şu anda sadece park amaçlı kullanılıyor,yazın öğleden sonra gittiğinizde çok kalabalık oluyor.insan yığını sanki.pillibebek eğer geldiğinde gitmek istersen sabahın erken saatlarinde gimeni tavsiye ederim, parkın sonunda bir çay bahçesi var, bakır demlikle çay getiriyorlar, orda bir de çay içmek , ortalık henüz sakinken çok güzel bence.çiçeklerin kokusunu bile duyabilirsin.bu da “eğer uslu bir çocuk olursan bir gün şirinleri görebilirsin”e benzedi.
hımmmm anladım park ın sonundaki denize bakan çay bahçesini diyorsun, tamam sözünü dinleyeceğim, Galanthus..
@pbk, bana haber vermeyi unutma:))
Peki canım:)
evet o çay bahçesinde bahsediyorum. bende katılmak istiyorum:) yalnız sabahları çok esiyor, boğazınıza şal almayı unutmayın:) ya da bi tek benim boğazım bu kadar hassas.
Bill Murray’nin oynadığı Larger than Life isimli filmi bulup izleyin. mutlaka!
@pbk, unuturum sanmaaa:))@galanthus, bağışlık sistenin desteklenmesi lazım:))@pilli pati, en kısa zamanda izleyeceğim.
Pilli Pati, filmde sizi çeken ne idi, ona göre izleyelim..
pbk, yol arkadaşım bir fil özeti ve detaylı bilgi:))
Teşekkürler Akonicim, bu gece izleyeceğim..
üzdüün yahu Pillibebek şimdi gecenin bi vakti beni.hayatımda hiç sirke gitmedi.hiçde istemedim.ama insanlığın gerçek yüzü bu. birilerinin acı çekmesini izlemekten zevk alıyoruz.
@pbk, benim filme bakış açım kadar filmi izleyen diğer kişilerin de kendine göre bir bakış açısı vardır. bu açıdan yorumda bulunmak ve film izlenmeden önce yanlı bir etki yaratmak istemem. herkesin çıkaracağı yorum farklıdır sonuçta. fakat yazınızı okuyunca bu filmin hatırlatılması gerektiğini düşündüm. izleyin, sonra tartışalım isterseniz.
Mucizemsin, ben de üzüldüğüm için yazdım, madem öyle bundan sonra komikşeyler yazayım..Pilli Pati ; Ben hep filme gitmeden önce, güzel miydi diye sorarım, o yüzden, bu geleneğimi burada da sürdürmek istedim.
zaten en başından beri sirke gitmek bir hata. belki hayvanların kullanılmadığı sirkler varsa onlar tercih edilmeli, onlara başka bir isim veriliyor olabilir. öyleyse bile ben bilmiyorum. evet biraz daha kanatmak için; o sirke gidip para ödeyerek o tip bir ticarethanenin kasasına para attığınız gerçeği biraz daha elem ve keder sebebi olabilir.ben petshoplara bile gitmiyorum petshop olan sokaklardan geçmiyorum.geçenlerde yolun kenarında üstünden taşıt geçtiğini sonradan anlamak zorunda kaldığım can çekişen bir kedi gördüm. aldım etrafta kan yoktu ama belli ki ezilmişti büyük bir kısmını hiç hareket ettiremiyordu ölmek üzereydi. veterinere koştum daha fazla acı çekmesini engellemek için bir iğne yapması için. salya sümük içeri girdim kucağımda kediyle. veteriner masada oturmuş başka bir kedi sahibiyle bir hesap yapıyordu. -benim borcum ne kadar oldu?. diyordu kadın. veteriner de birkaç sayıyı toplamaya çalışıyordu. beni gördüler bi anlık durdular. ben -bu çok kötü can çekişiyo lütfen şuna bir son verelim dedim. bir anlık duraksamalarınn ardından veteriner bana cevap verdi: -bir saniye..! ve hesaplarına geri döndüler. o kadın, o kadın da bir kedi sahibiydi ama o da kendi hesabına geri döndü. hesapları 7-8 dakika sürdü kadın para çıkarttı verdi adam paranın üstünü verdi. sonra kadın çıktı. bu zaman içerisinde kedi ölmüştü. hem çaresiliğimden hem de sinirimden kitlenmiş zırlamayı kesemediğim o halimi görünce veteriner sordu: -sizin mi? tanıdığınız bir kedi mi ? onun için bir insan ancak hayat bağı olan bir hayvan için bu duruma düşebilirdi heralde. ve de heralde bir yandan da ilk bakışta biraz sonra öleceği anlaşılan bir hayvan için malzemesinden fire vermemiş oldu. belki de alışverileri o kadar sürmedi belki bana saniyeler yıl gibi geldi ama sonuçta eminim ki o kedi daha az acı çekebilirdi.
Hep bu PBK gibileri yüzünden bu sirk hayvanları acı çekiyor.Gitmeyin kardeşim sirke.Begoodieye katılıyorum.
biri komik mi dedi 🙂 dua ederken -lütfen tüketmeyeceği bir hayvana zarar veren kimseyle karşılaştırma- beni kısmında baya duruyorum… bu tip bir durum için hep hazırlıklı olmaya ve bir hayvan için bir insan öldürülmez düşüncesini aklıma kazımaya çalışıyorum, çok çabalıyorum. ve tekrarlıyorum tanrım lütfen karşıma çıkartma lütfen bana gösterme..
Türkiye den misafirlerim geldi, Red Light District e gitmek istediler, kadınları izletsem daha da üzülecektim..Tercih yapmak zorunda kaldım..Zaten deve teli yüzünden elektrikle yüklendim, sinirimi bozma Unnuprıı..
@begoodie, paranın sıcaklığındandır herhalde .. Bazen doktorların bile hastalarını para için kesip, biçtiklerini düşünüyorum:( oysa veteriner olsun, dr olsun bir canlıyı yeniden hayata döndürebilme şansına sahip kişiler.. Keşke paranın geçemeyeceği bir dünya mı olsaydı?
be_goodie DİYOR Kİ, (09 Haziran 2009 09:40)-lütfen tüketmeyeceği bir hayvana zarar veren kimseyle karşılaştırma- beni kısmında baya duruyorum..Bi gudi, ne demek istedin, ben mi çıktım yani karşına şimdi, üzüntümüzü dile getirdik işte, keşke mümkün olsa da doğaya salsak hepsini, ya da evime mi getireyim koca develeri..Sen kediyi götürmüşsün, ben arka ayağı koptu diye bir çekirgeyi veterinere götürmüş kişiyim..
Pbk, olay sadece senin hayvanat bahçesine gitmen değil. Dışarıda bile birçok hayvan işkenceye maruz kalıyor. Sen böyle bir yazı yazdığın veya hayvanat bahçesine gittiğin için kendini suçlama lütfen.
Unnıprı mı ?Vay canına, sevde837 den sonra ikinci bir kelime cambazımız daha oldu..
Hala devam ediyorsun, ismini anmaya gelmez, takarsa sana da kafayı, ağzından köpük saçarak gelir birazdan, Lama gibi tükürür her yere..
Doğru söylüyorsun, bu saatten sonra özür dilemekte işe yaramaz.Eyvah ki ne eyvah..
hmm uykunun fazlası bünyeye ağır paranoya yapıyor galiba kuzum. halbuki alakanız yok. laf lafı açtı gevezelik ettim de kimseye bişey demedim
Tamam, yanlis anlama olmus ne kIzIyorsun kI..:)
tamam o halde, merak ettiğiniz için iki kelime yorumda bulunayım. adamın biri babası ölünce kendisine koskoca bir miras kaldığına dair bir mektup alır. işlemlerini halletmek için mektubun gönderildiği yere gittiğinde miras olarak bir fille karşılaşır. o andan itibaren sevginin filmi nasıl sarıp sarmaladığına şahit olursunuz. dünyada sevgiden büyük şey yok. diğer başka herşey yanılsama.bu çerçevede hayvana, bitkiye, insana eziyet eden insanların başta kendi kendilerinden nefret ettiklerini, kendilerine dair bir sevgisizlik büyüttüklerini düşünürüm hep. özünde huzursuz, kendine olumlu enerjisi olmayanların gerçekleştirdiği birşeydir eziyet: bir başka canlının çektiği acıdan mutluluk payı çıkartmak! hastalıklı bir mutluluk! yahut mutluluk denirse…olayın psikolojisi hakkında bilgim yetersiz. kendimce yorumum bu. eziyeti insan türünden başka uygulayan bir canlı da yok. ne feci. nasıl eğitilebilir ki bu hastalık? nedir tedavisi?
şimdi bile vicdanımı sızlatır, küçükken karıncaları böyle geniş yapraklar bulup onların üstüne dizip, yaprağın altından ateşi verip yakardım.aslında bir çok çocuğun yaptığı bir şey bu… ama büyürken hangi ara bilmiyorum bazılarından korksam bile hayvan sevgisi yerleştirilmiş içime.küçükken gizli bir canavardım ben. şimdi içim almıyor küçükken yaptıklarımı anlatmaya. yani demek istediğim zamanla eğitilebilir herkes…
ya en azından bu hayvanlar hayvanat bahçesinde . yani tasvip edilir bir durum değil gerçi ama bir de canlı canlı kafalarına vurularak öldürülen foklar var. Avustralyadaki kanguru kıyımı var. ben onlara daha fazla üzülüyorum. hele o fokların sevimli bakışları, şebeklikleri gözümün önünden gitmiyor. içim acıyor.
galantus sen birde buna bak
buna dedim link olmamış aha buna bak