Findhorn CelselerindenŞİMDİSevgililer;Şimdi birleşmenin, bir olmanın, birbiri ile anlaşmayı öğrenmenin,birbirini anlamanın, tanımanın vaktidir. Bu da öyle kendi kendineoluvermez. Bu size bağlıdır, birbirinizi o kadar çok sevmelisinizki, iç aleminizde neler olup bittiğini ve zahiri olanın altında,gerçekten mühim olanı bulmayı ve anlamayı gerçekten isteyesiniz.Sizi birleştiren işler ve bütün şeyler üzerinde konsantre olmayıayrılığa ve ahenksizliğe yol açan her şeyden kaçmayı öğrenin, birruhun içindeki en iyiyi görebilmeyi gerçekten özlerseniz, onuelbette bulacaksınız. Oraya varmak sabır, sebat ve gayretigerektirebilir, fakat bulunmaya değer olan herhangi şey zaten sabırve zaman gerektirir, öyle ise onu bulabilmeniz için kendinizi birkenara koyun, bunu yapabilmek için, alıştığınız yolun dışına çıkın.Bu hiçbirinizin pek o kadar kolay bulamayacağınız bir şeydir.Alışkın olduğunuz rutin’in dışına çıkmak ve bir başkası uğrunagerçek bir gayret sarf etmeye mecbur olmak hoşunuza gitmez, ama işteO’nun sizden istediği şey budur.Birbirinize karşı çok daha büyük bir hassasiyet geliştirmeniz vebirbirinizi asla “Olsa da olur, olmasa da” tarzında düşünmemenizlazım. Böyle bir düşünceye kapılmak çok kolaydır ve bu, bir ruhtakibütün sevinci ve spontaneliği öldürür. Sevilmediğiniz, övülmediğinizve öylesine önemsenmezlik gördüğünüz zaman, içinizi nasıl ölü gibihissettiğinizi hepiniz bilirsiniz. Bir bitki büyüyebilmek,güzelliğini ve mükemmelliğini ortaya koyabilmek için sevgiyemuhtaçtır. Her biriniz, yaptığınız iş her ne olursa olsun,yapabileceğinizin en iyisini ortaya koyabilmenize yardım edeceksevgiye ve takdire muhtaçsınız. Bu demek, durmadan birbirinizinsırtını sıvazlayarak, birbirinizin en iyi kişiler olduğunuzubirbirinize söyleyip durmanız demek değildir. Övgü, kalbinderinliklerinden gelmelidir. Ancak o zaman gerçekten hissedilebilirve hedefini bulur ve harikalar yaratabilir.Sevgililer; birlikte geçirdiğiniz bu zamanların, belirli bir sebepve maksat için size verildiğini hatırlayarak, bundan azami istifadeetmeye çalışın ki, birbirinizi gerçekten tanıyabilesiniz ve hiçbirsonuca varmadan boşuna gün geçirmeyesiniz. Çoğunuz işte bunuyapıyorsunuz. Siz, sadece durumu idare etmek istiyorsunuz, birkilometre fazladan yol kat edip, kendinizi şu veya bu şekilde ortayakoymakta isteksiz gösteriyorsunuz. Kendinizi ele alın ve bunu hemenşimdi yapın. Birliğe ulaşmak, ahenkleşmek ve birbirinizi anlamakiçin size verilmiş bu kıymetli zamanı kullanın ki ilerde, sizdensevgi ve ihtimam bekleyecek pek çok kişi yüzünden birbirinizeayıracak zaman bulamayacağınız gelecek günlerde pişmanlıkduymayasınız. Şimdi bunun zamanıdır. Şimdi.
yorumlar
Harika,Ellerinize sağlık,Uzun zamandan beri üstünde konuşmadığım ama hep aklımda ve gerek bakış açım gerekse kendim için olmam gereken kriterler arasında olan bir konuya rastladığım için gerçekten çok sevindim.Ben buna “ödülsüz eylem” demek istiyorum. Belki de yazınız bana başka şeyler çağrıştırıp ana fikrinden çıkmış olabilirim. O zaman sizin fikirlerinizi de almak isterim en azından.Evet ödülsüz eylem; karşılık beklemeden, alınmadan, kırılmadan, tüm evrenin enerjisini hissederek, hepimizin bir olduğunu kabul ederek ve tek amacımızın o bire ulaşmak olduğuna inanarak, herkesi olduğu gibi kabul ederek, içten gelen sevgi ve gülümsemeyle, zorlamadan ve zorlanmadan hizmet edebilmek… Tekamül basamaklarında ilerleyebilmek, geriye bakmadan, ne oldum demeden, tüm kibir ve egoların efendisi olarak yaşayabilmek. Ve en önemlisi normal halinin böyle olması ve böyle hissetmek. Yani kendin için başka bir hal bilmemek… Aman Allahım, tek amacım bu, elimden geldiğince de hayatımın her yönünde uygulamaya çalışsamda yazarken bile ürktüm. Normal halin böyle olabilmesi… O şanslı insanlardan olabilecek miyim ve olabilecek miyiz acaba? Umarım….Aslında bu yola girmek ve ilerlemek için vazgeçmemiz gerekenler çok önemli şeyler değil ama insanız işte zaaflarımız, madde bağımlılıklarımız bizi yaşatıyor sanıyoruz, korkuyoruz onları terk etmekten. Halbuki ulaşacağımız noktadaki ışığı, sevgiyi, huzuru ve mutluluğu hissedebilsek herhalde geçen saniyelerimize bile kahrederiz.Desenize bana adam olmak istiyorsun, kriterlerin var, peki uyguluyormusun… En basit cevabım elimden geldiğince uyguluyorum olacaktır. Ne komik dimi.. elimden geldiğince… aslında zaaflarımla çakıştığı noktalara kadar ama kendime daha usturuplu bir kıvırma noktası seçmişim, elimden geldiğince diye. :)Böyle öz eleştiri yaptım diye iyicede işe yaramaz bir tip demeyin 🙂 Ben severim kendimi eleştirmeyi, ki gözüm daha net görsün, yolumun dışına çıkmayayım. Her zaman çakışmasada zaaflarım bazen çakışıyor ama uğraşıyorum, savaşıyorum en azından ve çoğu baz doğruluklardan asla ödün vermiyorum. İnşallah birgün hepimiz bu noktada buluşuruz ve o birliği yakalarız.
atilla bey sizde bizi sevin… şöyle bakın lütfen sağınıza solunuza… burada bir yığın yazan insan var… kaç tanesine göz attınız tanımaya çalıştınız dialog kurdunuz…hadi önce sizi davet ediyorum… biraz da biz hafifçilere özel ilgi gösteriniz… 🙂
Ben hafifte yeniyim, yavaş yavaş tanıyorum. Sevmeye gelince benim bütün yazılarım sevginin yüceltilmesine dairdir, nasıl sevmem. İnsan kali-yuga çağıyla beraber düşüşe geçti, ve düşüşün son safhalarındayız, bu alt benliklerimizin ön planda olduğu bir dönem. Bu yüzden insanların birbirlerini sevmelerinin yada BİR bilincini anlamanın en zor olduğu dönem. Hypatia nın özlemi 2000 yılıyla birlikte girdiğimiz yeni dönemde uyanan yeni bilinçtir aslında. Buna yeni çağ deniliyor. Sipirutuel söylemlerde bu devrin adı ”KIYAMET DEVRİDİR” , çünkü kıyamet kelime itibari ile ”ayağa kalkmak” anlamına gelir. Ayağa kalkmak yeni bir bilincin, ve gerçek bilginin hakim olmasıyla olasıdır, şimdi bu devirdeyiz, ve bu yüzden artık benim gibi insanlar bu tür yazıları yayınlıyor. Ve ezoterik bilgiler günbegün ortaya bütün açıklığıyla çıkıyor. Gene hafifte bir yorumda dediğim gibi, ruhsal yada ezoterik bilgilerin utopya gibi gelen açıklamalarını, bu gün bilim gü,nden güne kanıtlamaya başladı. Şu an paralel evrenlerden bahsediliyor, boyutlardan bahsediliyor, ki bunları on yıl önce söyeleyen bizlere deli muammelesi yapılıyor idi. Hafif orgdaki yazılarımıza gelen eleştirilere bakarsanız, hala deli muammelesi yapmaya çalışan çok, bu maddenin hakimiyetidir. Ama biz biliyoruzki, yazdıklarımız bilimseldir, ve özellikle kuantum fiziği hergeçen gün bir yenisini kanıtlamaya başlamıştır.İnsanın bu günkü hali bir sürecin sonucudur, bu yüzden maddeye bağımlı, materyalist düşüncenin hoşgörülmeside gerekir. İsanın ddiği gibi ”Bağışla onları baba, onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar”İnsanla ilgili bir dizi yazıma şu adresten ulaşabilirsiniz:http://yoldakiler.blogspot.com/
Sevginin,huzurun herkesin kendi içinde olduğuna inanıyorum,ben bunu yaşadığım olaylarla öğrendim sabırla,herzaman birsonraki sefer vardır diyerek yaşıyorum,mutluyum.=)