Hayatın kendisine adil davranmadığını düşünen, Tanrı’ya inancı kalmamış, yaşamı haksızlık ve mücadele ile geçmiş bir insan, bir gün tanımadığı birinin kendisine adaletli davranmasıyla değişebilir mi? İyi ve kötü olmanın bir seçim olduğunu en güzel anlatan romanlardan biri de Victor Hugo’nun ‘Sefiller’ adlı romanıdır. Eniştesinin ölümünden sonra, ablasına ve yedi yeğenine bakmak zorunda olan Jean Valjean yeğenlerini doyurabilmek için bir somun ekmek çalar. Bu olaydan sonra hapse atılır. Hayatının büyük bir bölümünü hapishane de geçirmek zorunda bırakılır. Hapisten çıktıktan sonra, herkes ona kötü gözle bakmaya başlar. Kimse ona birşey vermek, iyilik yapmak istemez. En sonunda bir papazın evine gelir. Papazın evindeki gümüşleri çalarken yakalanır; ama papaz onu bağışlar ve gümüşleri ona verir. Bu olay Jean Valjean hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Yaptıklarına çok pişman olmuş ve iyi biri olmaya karar vermiştir. Hikaye’nin baş kahramanlarından biri olan Fantine, Cozette’nin annesidir. Kendisini çocuğuna adamış fedakar bir annedir. Cozette ise küçük yaşta annesinin yanından ayrılmak zorunda bırakılmış, ve bir ailenin yanına verilmiştir.Cozette’e bu evde iyi bakmadıkları gibi annesinden de para koparırlar. Fantine canını dişine takıp çalışır, kızına para bulmak için herşeyini feda eder. Bu iki kadının hayatında Jean Valjean’ın rolü çok önemlidir. Özellikle Cozette için çok büyük fedakarlıklar yapmıştır. Hayatı boyunca yardıma muhtaç insanları mutlu etmeyi kendine görev edinmiştir.Cozette ile Marius arasındaki aşk Jean Valjean’ın fedakarlıkları sayesinde mutlu sonla biter. Marius, bütün bu iyiliklerine rağmen Jean Valjean’ın geçmişini öğrendikten sonra ondan nefret eder. Bu yüzden çok sevdiği kızı Cozette’yi göremez. Jean Valjean’ın ölüm vakti geldiğinde kapısını Marius ve Cozette çalar. Marius hatasını ve Jean Valjean haksızlık yaptığını anlar. Ve çok sevdiği Cozette’nin yanında huzur içinde ölür.Bu hikaye’nin kahramanı olan Jean Valjean, yaşadığı bütün olumsuzluklara rağmen, inancını yitirmeyen cesur ve güçlü bir insan’dır. İşlediği suçun bedelini ağır ödemiş olsa da kendini affedilmek adına, olabildiği kadar iyi bir insan olmaya çalışmıştır. Geçmişinden ders alıp, hayatı ve insanları suçlamayıp, kendisini değiştirmeye karar vermiştir. Bu hikaye de birine iyilik yapmanın, birçok kişinin hayatına getirdiği güzelliğe tanık olunca etkilendim ve çok duygulandım. Keşke herkes, hayatında bir kişiyi mutlu edebilmenin önemini kavrayabilse, iyilik ve kötülüğün bulaşıcı olduğu bilincine varıp, yaşadığı dünyaya güzel şeyler vermenin çoşkusunu içinde taşıyabilse…Yaşadığımız ilişkilerde, yaptığımız fedakarlıklar sonucu nankörlük görmüş bile olsak, sevginin gücüne inanmalıyız. İnsan sevebildiği sürece insandır. Ve hak ettiği biçimde yaşar. Sevmek, insanın Tanrı’ya verdiği özel bir yetenektir. Bu yeteneğin farkına varıp, onu geliştirmek bize evrenin sırlarını açar. Bunu anlayabildiğimiz de sevgiden çok şey öğreniriz.