sevgili gündelikçi;sabah bilmem hangi zıkkımın kaçı bilmiyorum ama benim uyuyamadığım oldukça açık ve net; her şey her kes aynı yerli yerinde duruyor. sana anlatacağım bu olaylar silsilesi her şeyden önce muhteşem bir anıdan ibaret değildir. biliyorum hanımının senin onca sil süpür işlerin arasında seni karşısına oturtup, sana neden bu işkenceyi yaptığını merak ediyorsun; eminim. bunu nereden anladın diye soracak olursan tabi ki de o aval aval bakışlarından anladım.neyse konumuza başlayalım yoksa gelinliğimin ütüsü bozulacak. geçenlerde pek şahane, pek zatı muhterem olan evin beyefendisiyle konuşuk ederken inanılmaz bir mucizeyle karşı karşıya kaldım. o denli karşı karşıyaydım ki hayatım boyu karşıma gelecek olan her şey sadece ondan ibaret kalır. velhasılı o anki heyecanım ve de dilimin tutulmuşluğu hala devam ediyor. bakma karşında bu denli bülbül gibi şakıdığıma; her şartta nutkum tutuk her şartta ondan başka her şeye algılarım kapalı.ahhhh ahhhh gündelikçim o o denli biriydi ki bakmaya doyamazsın; ondaki yakışıklılık, ondaki karizma, bir kadının bir erkekte bulacağı her şey var. kimi zaman maço, kimi zaman naif bir şair, kimi zaman arsız bir çocuk, kimi zaman dondurmasını yalayamayacak kadar beceriksiz, kimi zaman fireni patlamış bir bebek arabasını tutabilecek kadar becerikli, kimi zaman istanbul boğazını yüzerek geçebilecek kadar atletik, kimi zaman sağından soluna dönemeyecek kadar üşengeç, kimi zaman kirli çoraplarıyla yatabilecek kadar pasaklı, kimi zaman yatağın solunda yatmayacak kadar inatçı, kimi zaman makarnanın soslu kısmını bana ayıracak kadar fedakar, kimi zaman çekirdeklerimi çıtlatan bir romantik… kimi zaman ve her zaman o her bir şey…

heycanla ayağa kalktım ellerimi göğsümün ortasında birleştirdim. gündelikçim göz yaşları içinde salya sümük beni dinliyor ve kendisininde böylesi bir erkekle karşılaşma imkanı var mı yok mu düşüncesiyle iç geçiriyordu. derin bir nefes aldım ve devam ettim.sevgili gündelikçi; düşünsene o tipik bir karadeniz erkeği, o yeşilin, deniz kokulu iklimin arasından kopup gelmiş yağız bir delikanlı. dünyanın en nadide mekteplerinde okutulmuş, oturup kalkmasını bilen avea bi dünyadaki slogan gibi slogan bulabileceğin bir insan. gündelikçi; elimi tutuşu, bana sımsıkı sarılışı… anlıyorsun beni değil mi gündelikçi?ahh vincentim ahhh senin için gelinliğimle bekliyorum, sana karşı o denli içten samimi duygular içindeyim ki anlayamazsın. bunu anlaman için gözlerimin içine cesurca bakman gerekir. o derinlikte sana olan aşkımı, sana olan bağlığımı göreceksin. vincent en kısa zamanda seninle bir vapur seyahatine çıkmayı oradan gülhane parkına gidip macera yaşamayı istiyorum. umarım bu güzel dileklerim bir an önce yerini bulur. aksi taktirde makus kaderim küçük zorkedi ve küçük vincemtleri görmeden beni alacak…

gündelikçi al şu mektubu hemen evin beyefendisine ulaştır. gelinliğimle onların beni istemeye gelmelerini bekliyorum. zaten kayınvalidem beni hamanda gördü ve oluruna yol verdi. ve böyle şeylerin uzamaması gerekli. git sevgili gündelikçim git…ahhh vincentim ahhh bırak kadınınnn olayımmmm…