Beynimiz uyanıkken 8Hz – 30Hz, derin uykuda 0.5Hz – 4Hz, hafif uyku‘da ise ayıptır söylemesi 4Hz – 8Hz frekansları arasında çalışıyormuş, ki bence en makbulü halk arasında alacakaranlık hali denilen bu aralık.Normal bir insan kulağının duyabildiği en düşük ses 16 Hz fakat kulak duymasa bile bu sesler beyinden kaçmıyor ve sevgili beynimiz hangi aralıkta sese maruz kalırsa o frekansın moduna geçmeye zorlanıp uyuyor, beyin fırtınası yapıyor, durup sakinleşiyor vs. Bu mantıktan yola çıkarak basit bir program sayesinde istediğimiz zaman uyumaya, istediği zaman ders çalışmaya zorlayarak hack’leyebiliriz kendimizi. Denemek lazım.Peki aynı mantıkla başkaları bizi ya da biz başkalarını bir şeyler yapmaya zorlayabilir miyiz? Bazı uyanık firmalar bunu yapıyor. Mesela müzik marketlerde çalan müziklere düşük frekanslı sesli komutlar ekleyip içerdeki insanları istedikleri ürünlere yönlendiriyorlar. Tabi bu bir çeşit nöropazarlama yöntemi olduğu için birçok ülkede olduğu gibi bizde de yasaklanacakmış.Ses frekansları ile uydudan insanları kontrol etmek imkansızmış fakat daha yakın mesafeden bir insanı robot haline getirebiliyormuşuz. Uzaktan zihinleri kontrol edilmiş insanların listesi epey kabarık. Daha bir sürü bilgiyi burdan ve burdan bulabilirsiniz.
yorumlar
zannediyorum “Myth Buster” programında buna benzer bişeyi denemişlerdi ve sonuç negatif çıkmıştı (deney devasa kolonlardan gelen özel frekanstaki sese maruz kalanın vereceği fiziksel tepkiler gibi açıklanabilir…)Kaldı ki bir seyi duymak başka bir şeydir o sesin titreşimini hissetmek başka şeydir winmaker arkadaşım, ayrıca vibrasyon beyin tarafından algılanamaz ve reseptörlerin çalışma frekansı kalbin puls’ı cep telinden etkilendiği ölçüde bir tepki üretemez. Enerjinin organizasyon yeri fazlaca korunaklı olmakla beraber ancak manyetizma ile sağlıklı etkilenimi deneylerle ispat olunmuş ve fakat ingiliz kraliyet tıp akademisince onaylanmamış dünya literatürüne unutturulmaya çalışılmıştır. Nette rahatlıkla bulabileceğiniz manyetizma ile hipnozun bu gün pek çok “Emp” ve zihin yönetim komplo teorilerinin temelini oluşturur. Ayrıca belirtmeliyimki bu yöntem kung-fu üstatlarının chi’nin aksını bozma ve belli bir teknikle uygulanan darbenin vücudun manyetik akısını “aura” veya “ki” etkileyerek hipnotik trans durumunu yaşamışlıkları, öğretmişlikleri vardır.
“Kiai” denen bir hadise var. Aslen “savaşçı ruhu” anlamına gelen bir kelime ancak dövüş sanatlarında bir hareket icra ederken çıkartılan, kısa ve gürültülü sese de bu isim veriliyor. Türkçe’de “hiyyaaaa!” tabir ettiğimiz bu efekti, başlı başına bir sanat olarak icra eden insanlar da mevcutmuş.geçenlerde youtube’da denk geldiğimiz bir videoda, pek şeker kiai ustası “sasai” efendinin, sesiyle insanları etkisiz hale getirdiğine, uzaktan çanlar çınlattığına şahit olduk.kendisinin iddiası “madem ki insan vücudunun %70 i sudur, ben bağırarak bu suyu titretir, adamın ümüğünü sıkarım” şeklinde.ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyoruz ama izledikten sonra internette yaptığım ufak çaplı araştırmada bu işin, en azından mümkün olduğuna kani oldum.video için şöyle buyrun.
peki, mantıken videoyu seyrederken biz de sasai efendinin kiai’sini duyduğumuza göre, bizde de bir kilitlenme olması gerekmiyor mu?
eski sevgilim meditasyon sırasında bir müzik dinlerdi, o meditasyon yaparken ben horul horul uyurdum, kedimiz ise evin belli bir köşesine gidip duvarın köşesine bakakalırdı. birgün meditasyon uzun sürmüş, ben halen uyuyorum. kedinin duvara bakmaktan midesi bulanmış heralde oraya kusmuş. aynı kediyi klavyemdeki kendi yazdığım bir synt sesle çılgına çevirmiştim. kedi koşup koşup kendini cama çaprıyordu bu sesi duyunca.bu frekansları çok sonra okulda değerli hocam cihat can’la tartışmıştım. bana hediye ettiği bir kitap eskizi ve notları halen duruyor olması lazım. arşivimden bulup tarayıp biraz blog yapabilirim sanırım. doğuşkanlar ve frekanslarla ilgili çok güzel veriler var ayrıca bu notlarda. ayrı bir blog konusu çıkar oradan (iyi hatırladım :). kiai ustası amca doğuşkanlarla çanı çalabilir ama adam yıkması biraz hikaye geldi bana. bu arada bir bardağım var, içine kola koyduğun zaman “si bemol”e yakın tınlıyor. sürekli akord etme isteği uyandırıyor bende (biraz kemirsem “la” olurmu acaba?)bardak kırma mevzu şurada
si bemole yakınsa, hele iki koma kadar yakınsa elleme uşşak makamı kalsın…
bu master sasaki den korkulur… sempatik adam, sanki master yoda nın tüysüzü. ama ben size şunu söyliyim, bizim master ibo onu fena hırpalar… ıhlamur, nane, bal filan vız gelir, tırıs gider….
lan diyom bende bu kola ne kadar güzel böyle. huşu içinde kola içtiğimi hiç hatırlamam. genelde hazmı kolaylaştırır ama… herif uşşak tınladığından (bir çok ilahi uşşak makamıdır, saz semaisi bolcadır. yatsı ezanı da uşşak makamıdır) huzur duyuyorum demek. yanına baki’den “zülfünü görsem izârın üzre ey hûr-i cemil” dinlesem bağırsak problemi filan kalmayacak demek!
dünyanın dörtte üçü su olduğuna göre Sasaki usta kiayt diyip küresel ısınmayı bile durdurabilir alimallah.bu arada blog’a, gözün göremeyeceği fakat beynin algılayacağı kadar küçük fontlarla hesap numaramı yazıp “buraya eft yap, eft yap, eft ya..” gizli bir nöromesaj yazmıştım ama daha tek kuruş bile yok. gözünüzle okumayın şunu, biraz akışına bırakın, beyninizi serbest bırakın yahu, aa olmuyor ama.
freefreshfish kardeşim, buradan o bardakla tınlatabileceğin eserlerin listesine bir bakarsan, bardağının her faniye nasip olmayacağını anlarsın zaten! tencere, tava ve bardaklardan kurduğum ve iki komalı si bemol bardağım yok diye uşşak çalamadığım mutfak orksetrasına bardağınla beklerim.
Her maddenin Rezorans Frekansı(Dayanıklılık noktası gibi bişi) wardır…Nasıl Sesle camlar kırılıyorsa bir taşı bile bir frekanslar ortadan ikiye ayırabilirsiniz.Ama bu çok zor..Çünkü Bunu Almanlar 1. veya 2. Dünya savaşında araştırmışlar barutu çatlatıp patlatmayı ama yapamamışlar…
arkadaşlar bir de geçen sene gördüğüm bir tane Mind Control yazılımı var ki evlere şenlik:http://zapatopi.net/mindguard/MindGuard is a program for Amiga and Linux computers that protects your mind by actively jamming and/or scrambling psychotronic mind-control signals and removing harmful engrammic pollutants from your brain.Evet evet yanlış okumadınız; program sadece Amiga ve de Linux sistemleri için. Kaynak kodu açık olduğu halde başka sisteme port etmeye tenezzül eden olmamış. Bu arada boşuna ümitlenmeyin Pardus’ta derlenmiyor (ya da en azından bende derlemedi)Programın home page in de bu tip sonik/elektromanyetik kontrol ve de çeşitli komplo teorileri bulabilrisiniz.En komiği de Belçika’nın aslında var olmadığını gösteren sayfa:http://zapatopi.net/belgium/Ha bir de geçen haftalar da gene hafifte de yer alan “siyah helikopterler” in aslen en oldukları hakkındaki teori de ilginçmiş:http://zapatopi.net/blackhelicopters/
biraz da gerçek bilime bağlanıyoruz:1. derKİ denen web sitesinde bulunan EEG ile ilgili birkaç temel bilgi dışında yer alan “bullshit” yığını gerçekten beyin yakıcı nitelikte. “Albert Einstein, komplex matematik problemleri çözerken alpha frekanslarında gezinirmiş” diyor yahu kadın. Nalan Warren ciddi ciddi, Einstein’a karmaşık matematik problemler çözerken EEG çekildiğini iddia ediyor.2. Hertz: bir olayın bir saniyede kaç kere meydana geldiği anlamına gelen bir terimdir. beynin elektrik aktivitesini ölçtüğümüzde voltaj trasesinin çizdiği dalgaların frekansı ile, ses dalgalarının frekansı arasındaki ilişki gerzekçe birbirine karıştırılıyor. bunlar bambaşka modaliteler.3. Bu Reiki’cilerin topuna transkranial magnetik stimülasyon yapmak istiyorum. Hatta şöyle yazarım sonra da internette: Dr. Pazenadam 2007 yılında (ZORT)*6 adlı aygıtla bir grup şizotipal kişilik bozukluğu hastasına TMS uyguladı ve bu mesajı 10 arkadaşına gönderenlerin MSN’i paralı olacakmış.Belçika’nın varolmadığı bir dünyaya doğru ilerlerken hepinizi ortaokula davet ediyorum sevgili okuyucular.
aslında bu konuların internette bu şekilde konuşulmasının çok da doğru olmadığını düşünüyorum ama;yanlış olmuş. şöyle ki bu program alfa, teta frekanslarında kulağımızın duyamayacağı sesler vermiyor. bu programın yaptığı iki kulağımıza farklı frekanslarda duyulabilir sesler vermek. bu frekansların en küçük ortak katlarında beynimiz uyarılıyor. ve tahmin edersiniz ki beynimizin uyarılma frekansı kulaklarımızla duyamayacağımız delta, teta, alfa oluyor.yani buradaki en önemli nokta iki kulağın farklı sesler duyması. kısmen düşük frekanslı stereo kulaklıklar kullanmak bu işin en gerekli şartı. myth busters’da da bu hataya düştüler. tamamen gereksiz olan kocaman hoparlorlerle brown note denemesi yaptılar. brown note konusunda daha önce bi şey duymamıştım ama eğer bu konuda bi deney yapılacaksa bunun için büyük wooferlar yerine basit kulaklıklar ve uygun yazılım kullanılmalıydı.
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı