Trajik öykülerden esmeyin rüzgarlar, ilk paragrafında virgüllenen sevdalarım üşür. İnancıma neden diye sormayın ! gün karardıkça ay büyür.Sahi, konuştukça anlatamaz mı olur ses ?Mecalim yok için ‘mecalim yok’ demek anlamsız biliyorum. fakat :Bir de ağlarsam , daha ağzımı bıçak açmaz benim.

Ellerim minicik iken de sessizce ağlarmışım. Uyandığımı ve ağladığımı kimsecikler bilmezmiş. Yaşadığımdan endişelenen, gözleri korkunç güzel o kadın, koşarak geldiğinde ve yaşları gördüğünde gülümsermiş bile. Ölmedim diye.Uyurken ise nabzımı bulmaya çalışırlarmış.Kısacası, susku o zamandan bu zamana saçlarıma bağlanmış.İşte bu yüzden seslenmeliyim..rüzgarlara, yalpalayarak yürüyen kara, davetsiz gelen fareye, henüz gözleri açılmamış dosta, denize, biriktirdiklerime, evrenin bir köşesinde bekleyen gelecek senelere, şaraba..ve hatta büyük kederlerin dili suskuya.Neye rast gelsem selam vermeliyim.Giderken , sağır kulaklarıma ezgiler ezberletmeliyim.En azından , işte böyle kendi kendime söylenmeliyim.