C.Eren ÇELİKSerdar Akinan köşesinde bir yazı kaleme aldı, ortalık karıştı. Ne demişti Akinan özetle “Bugün basında köşe sahibi olan pek çok kadın yazar, genel yayın yönetmenlerinin yatağından geçmiştir”Evet, Serdar Akinan medyada fısıltı halinde her zaman konuşulan bu konuyu köşesine taşıyınca kıyamet koptu, ortalık karıştı. Gerekli gereksiz herkes yazıyı üzerine aşınarak yorum yaptı, Akinan sanki hiç olmayan bir şeyi söylemiş gibi linç edilmeye kalkışıldı.Aslında Serdar Akinan’ın yaptığı sadece malumun ilanından başka bir şey değildi ki. Ama O’nun suçu “sessiz sözleşmeyi bozmak” oldu. Çünkü bu bilinen gerçeklikte alanda razıydı,veren de. Ne gerek vardı şimdi tekere çomak sokup, arı kovanını kurcalamaya.Serdar Akinan kimse kıvırmaya kalkmasın çok doğru bir tespitte bulunmuştur. Bulunmuştur bulunmasına da bu tespiti eksiktir. Çünkü Serdar Akinan sadece kadın-cinsellik-güç üçgenini irdelemiştir. Oysa bugün medyamızda gerek televizyonlarda gerek gazetelerdeki köşelerin programların nasıl dağıtıldığın, o “pek möhim” bazı yazarlarımızın hangi haksız rekabetler sonucu bulundukları yerleri elde ettiğini tam olarak anlamak, konuyu eksiksiz olarak ele almak için olaya bir bütün olarak bakmak, yani olayın erkek yazarlar boyutunu da incelemek gerekir.Güce giden tek yol cinsellik değildir. Başka bazı yollarda mevcuttur. Bunların başında da “ayrıcalıklı”, “özel” veya “asil” bir aileye yani üst tabakaya mensup olmak gelir. İşte böylesi örnekler medya dünyamızda pek sıklıkla bulunmaktadır.İsterseniz şöyle kısaca bir göz atalım:Cengiz Çandar: Meşhur, tarihi kişilik, Fatih Sultan Mehmet’in Paşası, Çandarlı Halil Paşa’nın soyundan gelmekte, aileyi, bugün devam ettiren fertler arasında bulunmktadır.Mehmet Barlas: Gazeteciliğe babasının gazetesinde başlamıştır. Babası iki kez bakanlık yapmış çok etkin bir siyasidir.Yiğit Bulut: Babası AP milletvekili, kayınpederi eski Kültür Bakanlarından Namık Kemal Zeybek’tir. Kayınpederi Namık Kemal Zeybek ile Aydın Doğan bacanak olduğu için Aydın Doğan’la akrabalık ilişkisi vardır. Eşi Şule Zeybek Bulut da Kanal D’de spikerlik yapmaktadır. Daha ne olsun…Hasan Cemal:İttihat ve Terakki Cemiyetinin meşhur üçlüsü Enver, Talat ve Cemal Paşalar’dan Cemal Paşa’nın torunudur.Altan Ailesi: Baba Çetin Altan hem 80 öncesinin en etkili sol yazarlarıondan birisi, hem eski TİP milletvekili. Oğulları Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın medyada işgal ettikleri koltuklar belli. Torun Sanem Altan da bu saltanattan yararlanıp medyada kendine yer bulmuş durumda. E tabii bir de damat kontenjanı var. Sanem Altan’ın eşi Vatan Gazetesi Spor Müdürü İbrahim Seten.Murat Bardakçı: Dedesi Milli Kurtuluş Savaşı’nın en önemli kahramanlarından birisi, meşhur Çapanoğlu isyanını bastıran kumandandır. Cumhuriyet döneminde bir kaç ilin valiliğini yapmıştır.Erkan Tan: Babası ünlü Vali Hikmet Tan.Altemur Kılıç: Atatürk’ün koruması meşhur Kılıç Ali’nin oğludur.Emin Çölaşan: Dedesi Atatürk’ün ilk Adalet Bakanlarından birisi,babası ilk Meteoroloji Genel Müdürlerindendir. Ünlü siyasetçi Hüsamettin Cindoruk’un dayıoğludur. (Bu arada Çölaşan’ın mesleğe 35 yaşında DPT’den ayrıldıktan sonra başladığını hatırlatalım. Direkt Milliyet’te işbaşı)Hurşit Güneş: Eski Dışişleri Bakanlarından Turan Güneş’in oğludur.Bunlar ilk akla gelenler…Bir de aileden şanslı köşe yazarı bayanlarımız var tabii…Pelin Batu: Babası eski ünlü büyükelçi ve milletvekili İnal Batu’nun kızı.Nazlı Ilıcak: 80 öncesinin en etkin gazetelerinden Tercüman’ın sahibi Kemal Ilıcak’ın eşiydi kendileri.Ruhat Mengi: Ruhat hanım hem aileden hem eşten yana şanslı. Baba eski Adana senatörü Mehmet Ünaldı. Eşi ise evlendikleri zaman çalıştığı gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan ünlü gazeteci Güngör Mengi.Zeynep Göğüş: İlk Turizm Bakanlarından (O zamanlar adı Tanıtma Bakanlığı) Ali İhsan Göğüş’ün kızı, eski bakanlardan ünlü siyasetçi Hasan Celal Güzel’in yeğeni.Ayşe Arman: Dormen ailesine gelin olmuştur kendileri.Ayşe Özyılmazel: Ünlü şarkıcı Neco’nun kızı. Kendileri bir dönem ünlü gazeteci Haşmet Babaoğlu ile de fırtınalı bir aşk yaşamışlardır.Ha şöyle bir yanlış anlaşılma olmasın. Bu isimlerin aileleri veya eşleri dolayısı ile üst tabakaya mensup olmaları tabii ki onların birikimlerini, donanımlarını, içlerinde çok çok değer erdiğim bazı isimlerin gazetecilik konusundaki yeteneklerini gölgelemez.Ama gazeteceliğin sermayesi “bilgi”dir. Hal böyle olunca gazetecinin en zengini en çok bilgi kaynağına sahip olan, bilgi kaynaklarına en çabuk ulaşandır.Şimdi şöyle bir düşünün:Mehmet Barlas babasının gazetesinde muhabir olarak işe başlamış. Aynı gün aynı servise yeni mezun bir gazeteci daha işe alınmış. Şimdi yeni mezun gazeteci ile Mehmet Barlas aynı haberin kokusunu alıyorlar ama haberi yapabilmeleri için falanca bakan ile bir röportaj yapmaları gerekiyor.Yeni mezun gazeteci, bakandan randevu koparabilmek için özel kalemine taklalar atıp, araya çeşitli tanıdıklar koymaya çalışıyor.Ama Mehmet Barlas belki de bir kaç gün sonra babasının arkadaşı olan bakan akşama evlerine yemekte misafir olduğunda gerekli açıklamayı yemek yendikten sonra almış oluyor.Yani üst tabakaya mensup olarak medya dünyasına adım atanlar “Biz de 0’dan muhabir olarak işe başladık” deseler de şurası kesin ki meslektaşları ile hiç de eşit şartlarda yarışmamışlardır.Evet belki muhabir olarak işe başlamışlardır ancak sıradan bir gazetecinin sadece hayal edebileceği “Köşe Yazarlığı” konumu onlar için belirlenmiş sondur. Onlar sadece biraz daha zaman geçmesini ve belirli bir yaşa gelmeyi beklerler. Hatta bazıları onu da beklemez.İşte medyamız böyle ahbap çavuş ilişkileri ile donatılmış, yatak odalarının kokusunu üzerine sindirmiş bir biçimde halkımıza iyilik doğruluk, eşitlik, erdemlilik nasihatleri verir. Ama aynaya bakıldığında suratından utanmayan çok az kişi vardır bu aslında küçücük olan Dünya’da.Bu nedenle anlamıyorum Serdar Akinan’a neden bu kadar kızıldığını. Seredar Akinan az bile söyledi.Medyamızın pür melali böyleyken sorarım size ey medyamızın o pek möhim yazarları; “Doğruları duymak neden işinize gelmiyor ?”Siz de o doğrulardan bolca nasibinizi aldığınızdan olmasın?