Çok satılan kavramlar arasında “aşk” geçerken, bu aralar “seksî olmak” kavramı da gündeme pompalanan ve yüceltilen bir kavram hâline geldi. Ben bu konuyu iletişim açısından ele almak istiyorum.Seksi de bir iletişim yolu olarak ele aldığımızda, bütün iletişim süreçleri için geçerli olan şey gündeme gelir. Yani bu iletişim sürecine hangi anlamları ve mesajları yüklediğiniz konusu önem kazanır. Bu da bizi “pornografi” ile “sevişmeyi” ayırd eden noktaya getirir. Farklı bir tabirle, “sevişmek” yani iki insanın birbirini sevmesiyle, sadece iki bedenin birlikte olması farklı şeydir. Birbirini seven veya ruhlarını yakın hisseden iki insan, birbirlerine sadece saf hazla (bunu yapmak suş değilse de) dokunamazlar. Sevgi, şefkat vs gibi duygular da devreye girer. Modern matematik (artık eskidi sanırım!) anlatımıyla, sevişmek, seksi içerse de, seks her zaman sevişmeyi içermez.Bunları açıklamamın sebebi, okurların, öncelikle, seksin de bir iletişim süreci olduğunu ve her iletişim süreci gibi nitelikleriyle fark ettiğini yeniden hatırlamasıdır. Diğer bir gerçek de, seksin özellikle erkekler için sadece tensel bir haz aracı olmayabildiği, kendisini özel hissetmek veya partnerini özel bulduğunu göstermenin de bir yolu olabileceğin belirtmektir. Çünkü erkeklerin seksle ilgilerinin sadece tensel hazla ilgisi olduğı şeklinde bir genelleme yapmak eksik ve âdil olmayan bir bakış tarzıdır. Evet biririsiyle, bu türlü bir iletişim tarzını kabul etmemek en doğal hakkınızdır. Bununla birlikte “herhangi birisiyle” değil, “özel birisiyle” birlikte olmak isteyen birisini de, “herhangi birisinin” peşinde olan başka birisinden ayrı tutmak gerekir. Tabi ki, bir kadının veya bir erkeğin: “Ben herhangi birisiyle değil, onunla birlikte olmak istiyorum” şeklindeki düşüncesi de, ona istediği bu şeyi yapma veya bu konuda ısrar etmöe hakkını vermez.Bu açıklamalarla, seksin de bir iletişim süreci olduğu gerçeği ve yazarın “seksi lanetlemediği” gerçeğinin de açıklığa kavuşması hedefleniyor. Çünkü sabırsız olan internet okuyucusu, çabucak bazı yanlış sonuçlara varabiliyor. Yukardaki açıklamaların yazının daha iyi anlaşılması için yardımcı olacaklarını düşünüyorum.İster kapsamlı bir sevişme süreci ister salt tensel bir haz süreci olsun, “cinsel nitelik taşıyan bir iletişim sürecini herkesle yaşamak istemeyeceğimiz” sonucuna varmam şaşırtıcı olmaz. Peki o hâlde, herkesle yaşayamayacağımız bir iletişim tarzına, neden herkesi davet edelim veya davet ediyor gibi görünelim? İşte bu noktada medyanın “pompaladığı” ve “seksî olmayı” “marifet” gibi gösteren mesajlara geliyoruz. Oradan da “seksî olma” hâlinin basit bir kozmetik detay olmadığını ve aslında tekrarlanması hâlinde bir yaşam tarzı getirdiğini göz ardı edip, bu aksesuarı kullanan ve sonra da “Neden hiç kimse beni anlamıyor?” diye ağlaşan yurdum insanına, özellikle yurdum bayanlarına geliyoruz.Şu soru burada önem kazanıyor: “Seksî olmak marifet midir?” Bunun bir marifet olduğunu kabul etsek bile, bu “marifetin” belli düzeylerde herkesin sahip olabileceği bir marifet olduğunu düşünüyorum. Bence birisinin seksî olması, o insanın güzel veya yakışıklı olduğunu göstermez. Seksî olabilmek, kalite konusunda da bir ölçü değildir. Lady Gaga gibi (estetikten yoksun olan ve fakat seksî olduğu söylenen) birisi olmak istemiyorsanız, seksî olmak pek bir işinize de yaramaz! Üstelik, seksî olmak sosyal ilişkilerde yardımcı bir unsur da değildir. Hele kadınları yansıtan bir duruş hiç değildir. Çünkü kadının seksî görünme potansiyelinin derecesiyle, bir iletişim yolu olarak “seks” kavramına verdiği önem aynı düzeyde değildir. Dolayısıyla aslında cinselliği bir iletişim yolu olarak, belki de erkeklerin algıladığı şekilde algılamadığı (ve dinlenmek, anlaşılmak vs kadar) önemsemediği hâlde, seksî görünmeye çalışması asılsız ve yanıltıcı bir mesajdır. Bir kadın, seksî olmayı sadece kozmetik bir malzeme gibi kullanırken, görüntüye aldanan erkekse, cinselliği o kadının hayatında baskın bir unsur sanır. Kadınların ve erkeklerin en çok anlamadığı veya anlamıyor göründükleri sorun budur. Hele kişilerin kendilerine dönük farkındalıklarının zayıfladığı; bir şeyin kurgu mu yoksa gerçek mi olduğunu ayırt edemeden ve sadece medya bombarımanıyla beslendikleri böylesi bir zamanda; bu kişilerin (özellikle erkeklerin) görüntünün arkasına geçip uzun vadeli beklentileri anlamaları çok zordur. Kadınların bu gerçeği kabul etmeleri ve yönetmeleri gerekiyor.Anlayışlı, kibar, güzel, yakışıklı, bakımlı, zarif veya dinleme alışkanlığına sahip olmak gibi unsurlar, bütün ilişkilerde işe yararken, seksî olmak, genellikle, kişi tarafından verilmek istenen toplam mesajı büken ve özellikle kadının bir bütün olarak anlaşılmasına engel olan bir durumdur. Seksî olmak sadece kozmetik bir aksesuar değildir, sürekli bir tarz hâline geldiğinde, hayatınızı farklı bir biçimde şekillendirir.Peki seksî olmak, size başkalarıyla rekabet etme imkânı sağlar mı? Eğer kişilerde böyle bir düşünce varsa, ben bu anlayışı Çin mallarıyla yarışmaya benzetiyorum. Sizin önceliğiniz, ucuzluk ve basitlikse, Çin mallarıyla yarışamazsınız. Ama ürün veya hizmetinizin sağladığı, ama başkalarının sağlayamadığı katma değerler varsa, başka ürün veya hizmetlerle yarışabilirsiniz. Mesela bir Amerikan katlı pazarlama devinin ürün ve hizmetleri, bir çok ülkede ve Çin’de çok ilgi çekti. Çünkü şirket, sivil girişimcelere kaliteli ürünler, ek gelir ve hatta zaman içinde kalıcı gelirler sunmaktadır. Ben bu şirketin Hong Kong’taki 3 katlı showroomuna gittiğimde, burasının daha önce görmüş olduğum bütün mağazalardan daha kalabalık olduğunu gördüm. Ayrıca Çin’de bu ürünler ve özellikle iş fırsatı, o kadar rağbet görüp-yayılmış ki, hükümet ev toplantılarının başka amaçlara alet edilmesinden korktuğu için, bu şirketin ürünlerinin kişlerce değil, tezgahta satılmasını istemiş. Hâlbuki bir ayda 100 dolar kazanan bir Çinlinin ekonomik Çin ürünleri kullanması gerekirdi. Ama bir çok Çinli ucuz Çin malları yerine, ucuz olmayan, ama katma değerleri olan bir markayı tercih ediyorlar.Dolayısıyla seksî olmak da ucuzcu bir yoldur. Seksî olmayı rekabet unsuru sanıyorsanız, sizden daha seksî birisi mutlaka karşınıza çıkacaktır. “İnsan olarak, başka katma değerlerim de var; bir de seksî olayım” derseniz, sahip olduğunuz diğer katma değerler gölgede kalacaktır. Manken, şarkıcı veya sahne sanatçısı değilseniz, seksî olmak, hayatın içinde sizin işlerinizi kolaylaştıran ve sizin de kendinize has bir mark olmanızı sağlayan bir unsur olmayacaktır. Kaldı ki her sanatçı da seksî olmayı hedeflemiyor. Çünkü siz sosyal hayat içinde çeşitli iletişim süreçlerine girerken (iş toplantıları, eğitim, alış-veriş vs) karşınızdaki kişileri sizinle “başka türlü” bir iletişim sürecine girmeye (bilerek veya bilmeksizin) teşvik ediyor olmanın getirdiği sonuçlar sizi rahatsız edecektir.Evet arzulanmak ve bakılmak insanın doğasında var. Belki özel birisinin bizi arzulaması veya beğenmesi hoştur. Fakat bu istatistik nedir? Seçici kadın doğasını ele alırsak, bir düşünür, bir kadının kendisine bakan 20 erkekten sadece 1 vey 2 tanesinin bakışlarının, kadına gurur veya haz verdiğini, geri kalanınsa ruhunda sıkıntıya sebep olduğunu söyler. Erkekler içinse durum tam tersidir. Yani erkek 20 kadından belki 18 veya 19 tanesinin bakışlarından haz veya gurur duyar vw sadece 1-2 kişinin bakışları onu rahatsız eder. Fakat erkek de olsanız, fikirlerinizin, iş tekliflerinizin veya başka katma değerlerinizin göz önüne alınmasını istediğiniz bir ortamda bedeninizin dikkat çekmesi ve bu durumla sürekli karşılaşmak rahatsız edicidir. Yok “insanları önce burdan etkilerim, sonra diğer taraflarıma dikkat çekerim” diyorsanız, uzun ve can sıkıcı bir yöntem kullanıyorsunuz demektir. Bu şekilde davranan bir kişinin en önemli uğraşısı gerilim yönetimi ve hatta çatışma yönetimi olacaktır! “Bu iki şey zaten hayatımda var, alışkınım” diyorsanız, ben de “çatışmadan çatışmaya ve gerilimden gerilime fark var” derim!