İnsan doğadaki değişimleri ve yok oluşları görür. İnsan aynı zamanda değişmeyen, yok olmayan şeyleri arar. İşte, insan sanat ile, sanat eserleri yaratarak değişmeler dünyasında değişmeyeni, ölümlülüğün dünyasında ölümsüzlüğe ulaşır. O halde, insan sanat eseri yaratırken, ölümsüz bir dünya yaratmak ister.

İnsan, duyguları, düşünceleri ve hayal gücü ile manevi bir varlıktır. Buna karşılık, nesneler dünyası maneviyattan uzaktır, bir madde dünyasıdır. Yaratma, sanatçının algıladığı maddi varlığa duygu, düşünce ve hayal gücü katması olayıdır. Maddi varlığı böyle manevileştirmek, maddeye biçim vermek demektir. Biçim ve tinsellik kazanmış bir maddi varlık artık maddi varlık olmaktan çıkar, bir sanat eseri olur.Bir resim, bir müzik eseri, bir şiir böyledir işte. Ölümlü madde , tinselleşince, biçim alıp bir sanat eseri haline elince ölümsüzleşir. Sanat tarihine baktığımızda binlerce yıldır yaşayan sanat eserleri ile karşılaşmamız bunun en doğal kanıtıdır.