Evet, “sağır müzisyen olurmu?” demeyin, konumuz sağır müzisyenler. En eskisi ve bilineni Ludvig Van Beethoven‘dır. Beethoven ileri yaşlarda duyu kaybına uğradığında bile beste yapmaya devam eder ve ömrünün son deminde yazdığı 9. senfoni bu durumun doruk noktasıdır. Bildiğim hikayesi şöyle : 9. senfoni biter, artık çalınacaktır. Beethoven eseri dinlemek (daha doğrusu izlemek) üzere yerini alır. Eser bittiğinde büyük bir alkış kopar salonda ama Beethoven eserin bittiğini ancak orkestra şefininin hareketinden anlar. Sonra en öndeki yerinden ayağa kalkar ve seyircilere bakar. Herkes ayakta çılgınlar gibi alkışlamaktadır. Sahneye şefin yanına çıkarırlar, selamını verip doğrulduğunda ağlamaktadır Beethoven. Eserin ilk sahneleşinden bir kaç yıl sonra 10. senfonisini bitiremeden hayata veda eder.9. senfoni‘den bahsetmişken kısa bir info: 9.Senfoni koral bir senfonidir. İnsan sesi kullanılan ilk senfoni olma özelliğini taşır. Belkide Beethoven kafasında sesleri canlandırırken kendi sesini kullandığından bu partisyonları yazma isteği duydu. Dört bölümden (Türkçesi muvman, gavurcası movement) oluşur, 6/8 olan ikinci bölüm Türk stilindedir. Nedenini kestiremiyorum ama sağırlığıyla bir ilgisi yoktur kesin 🙂 . Zaten bilgi olsun diye yazdım bunu, kasmayın.Beethoven gibi tüm senfoni orkestrasını beyninde canlandırıp, duyup, koca bir senfoniyi yazmak her babayiğidin harcı değil tabi. Ancak Vurmalı çalgılarda durum farklı. Titreşimleri hissetmek ve ritmi yakalayıp enstrumanını çalmak bir nebze daha akla yatıyor. Bunun örnekleri şöyle ;Yakın dönemin önemli sağır müzisyenlerinden Evelyn Glennie var. Glennie 12 yaşında sağır olmuş bir perküsyonist. Sahneye çıplak ayakla çıkma sebebi imaj değil. Glennie titreşimleri çıplak ayaklarıyla daha iyi alır, ritmi yakalar ve müziğini yapar. Sanatçının 1989’da en iyi oda müziği dalında Grammy’si var. 1800’ün üstünde vurmalı çalgısı olduğu yetmiyomuş gibi 15 farklı üniversiteden doktoraları olan bir zat-ı muhterem.— edit : şehir efsanesi —Rock camiasının bildiği (daha doğrusu 80’ler fanatiklerinin) Van Halen‘ın bateristi ve Eddie Van Halen’ın kardeşi olan Alex Van Halen‘ın sağır olduğu söylenir (belge bulamadım link veremedim, özür dilerim). Sanırım yaptıkları yüksek sesli müziğin (rock’da diyebiliriz buna) etkisiyle zamanla duyu kaybına uğrayan Alex’in işi Glennie göre daha kolay. Hayvanlama rock çaldıklarından tüm sahne zangırdıyordur, titreşimi almak için ayakabısını çıkarıp grubu ayak kokusuyla bayıltmıyor yani.— /edit : ilgili ahkam aşağıdadır —Bir de keman virtüözü Chris Buck var sağır müzisyenlerden. 14 yıl boyunca beyin tümörü tedavisinde aldığı radyasyon nedeniyle duyu kaybına uğrayan Buck kemanı bırakmadığı gibi keman öğretmenliği de yapmış.Kısa kısa diğerlerine bakacak olursak :1924’de ölen Gabriel Fauré besteci, organist, piyanist ve öğretmen kimliğiyle öne çıkan sağır müzisyenlerden.Alman besteci Robert Franz var sonra, 1892’de ölmüş.12 yaşında tamamen sağır olmuş başka bir müzisyense şarkı yazarı, piyanist ve şarkıcı Johnnie Ray. 1951’den 1962’ye kadar üretmiş, müzik yapmış, çalmış söylemiş bu adam. Azim buna derim işte.Sağır bir Fin’li Rapçi var bu arada, adı Marko “Signmark” Vuoriheimo. Sitesi burası oldukça ilginç! Sağır bir ailenin çocuğu olan “Singmark” şarkılarını söylerken işaret dilini de kullanıyor. Bu durum rapçilerin el hareketlerine çok uygun aslında..Bedřich Smetana ise Beethoven gibi 50 yaşında sağır olmuş Çek besteci.İşte böyle. Azim, sevgi ve bağlılık (hayata, işine, eşine neyse artık) bir çok şeyi çözer gibime geliyor.Bir de çok alakalı olmasa da şu lafı çok severim :”Avcı adama tek göz yeter”Saygılar.