26.06.2002 tarihli SABAH gazetesinde ikinci sayfasında Nicole Kidman ile ilgili bir haber var.
Haber Nicole Kidman ‘ın son filminde nassı nefis soyunduğunu cillop gibi olduğunu bi de üstüne üstlük rol arkadaşı Ben Chaplin ile acayip öpüştüğünü anlatıyor. Sinemayla yakın olanlar hemen “ulan bu sanki Birthday Girl‘den bahsediyor, ama o film vizyona girdi seyrettik hatta vizyondan gideli çok oldu” falan diyecektir. Kesinlikle evet ama sevgili SABAH ne diyor bu film için? Yakında gösterime girecek olan yeni filmi diyor. Yani OHHHHAAA be belki salak biri haberi yanlış yazdı veya 1-2 ay önce yayınlanacaktı da olmadı neyse şimdi yayınlayalım mantığı ile mi yazılıyor bu haber? Hiç mi araştırılmaz kimsenin elinden geçmez? Nasıl bir salaklıktır bu? Sinir oldum adamların ilgisizliğine. Zaten doğru düzgün bir gazete değilsin bari bu kadar belirgin hata yapma be insan çevrede neler oluyor bitiyor hangi filmler vizyonda bilir be. YUH!
yorumlar
küçük bir hata 25.06.2002 olacak tarih unuttum onu
herkes hata yapabiliyor…
:))) güzeldi..
bu arada,
ben öyle yanlış haberler yada ilanlar görünce içimde biryer acıyor. vaktiyle bende yaptım. insanız oluyor. ve bu cümle hiçkimse için yeterli olmuyor. küçücük bir haberdeki, hiç dikkate alınmayacak bir rakam hatasından ötürü kaç gün ağladığımı ben bilirim. çünkü öyle katı yargılanırsınızki. o küçücük şey için saatlerce toplantı yaparsınız, biletinizi keseceklerdir artık ve boynunuz kıldan incedir, hata yapmışsınızdır, halbuki nasıl olur canım, sen insan değilsinki, senin kafan karışamaz, dalgın olamazsın, montajda filmlerini kontrol ettikten sonra bile bir gözünü bekçi olarak orada bırakacaksın… haa ikiside lazımmı oldu, ailende problem var belki, belki hastan var.. iki gözünüde yanına aldın gittin.. ertesi gün dooru toplantı odasına! montajda filmler karışmıışş! karıştıran sen değilsin ama suçlu sensin, çünkü 12 – 13 – 14 saat çalışsanda bu farketmez sen gazeteyi baskı sonrasında kontrol etmemişsin!
aaahh ah! ateş düştüğü yeri yakar. bak yandı gene içimde biryerler 🙁
küçücük şeylerden dolayı neden o kadar çok yıpratıldığımızı bu OHAAA ve salak laflarından sonra daha iyi anlıyorum. birileri arkamızdan bunu demesinler diyeymiş! teşekkürler sevgili müdürlerim!
yaren sen bu konunun içinden birisin ve bu laflara alındın galiba pardon ama sabah gazetesinde bu tür kültürel olaylarla ilgili nedense çok hataya rastlıyorum ve sinirlerim bozuluyor. yüzüklerin efendisi ile yaptıkları haberler de hatalar vardı, yani benim kızdığım bir gazete olarak kulak dolması bilgilerle haber yazmamalılar. Araştırmadan yazılıyor. Tabi bu ekonomi gibi bir konu olmadığı için önemsenmiyor. O laflar dokunduysa pardon diyorum tutamadım kendimi.
yazım hatası gibi bir hata yok ki. eski bir tarihte vizyona girmiş bir film yeni giriyormuş gibi haber yapılmış. yani yorgunluk ya da dikkatsizlik sonucu değil bilgisizlik ya da ilgisizlik sonucu ortaya çıkan bir hata. bilmem hangi mankenin son sevgilisini haber yaparken eminim daha dikkatlidirler.
galiba o sayfada nicole’un kıçını gösteren bir fotoraf vardı. yüksek ihtimalle şöle bi muhabbet olmuştur:
-abi cillop gibi görsel buldum, nikol’ün kıçı, yakıyo ortalığı
– e koyalım o zaman 2. sayfaya
– lan koyalım da ne dicez?
– ac imdb’yi bak bakalım en son hangi filmde oynamış
– doğum günü kızı diyo, hemde rusu oynamış
– vaaaay nataşa hesabı, atlas gibi hatun şerefsizim
– ben yazıyorum o zaman haberi hemen
– yaz yaz rol arkadaşı nikol’ü ayıklıyo yaz, gişe patlaması yaşatalım
– eywalla olmuş bil.
bide ne kötü filmdi o.
Bencede sadece nicole hayranları için yapılmıştı .Yani sen Moulın rouge de others da oyna onlardan sonra böle bi filmde böle oyna…Nicole kızım yaa sen ii oyuncusun bi yerlere gelmek için bi yerini açmana gerek yokkinnee.Nicole hayranları bana ‘sus lan sana ne 🙂 vücut halinde rol yapması ayrı bi güzel diyorlardı ‘ mı? 🙂
asil gramer hatalari sinir bozucu. album kapaklarinda, show tv’nin altyazilarinda vs. olunca yine bir nebze ama isi yazi yazmak olan bir insanin “de” ve “ki”nin nerede ayri nerede bitisik yazilacagini bilmemesine hicbir mazeret olamaz. gayet de basit kurallar yani, bazi “gazeteciler” nasil israrla yanlis yaziyor inanilacak gibi degil. bunu yazmayacaktim ama yaren’in ilk ahkaminda da birkac tane var bu hatadan ondan yazdim. neyse ya reha muhtar ekrana cikmiyormus demin bir yerde okuduguma gore, hic cikmaz bir daha umarim…
eyes wide shut atlanmasın lütfen;nicole denince…
S.Kubrick şapka çıkarırım:)
Geçen hafta Milliyet’te gördüğüm bir hatadan bahsediyim.Gazetenin üçüncü sayfasındaydı(yanlış hatırlamıyorsam).Sinop cezaevinden yanlışlıkla tahliye olmuş ve küçük bir çocuğa tecavüz etmiş birisi ilgili bir haber vardı.Habere ek olarak sapığın bir adette boy fotoğrafını koymuşlardı.Buraya kadar herşey normaldi.Gel görki ilginç olan şeyi yarın görecektim bu sefer orta sayfalarda küçük bir haber vardı.Haberde 1996 yılında siyasi bir suçtan hapse atılan bir gencin hapishanede biriyle yaptığı kavga sonucu cezasının müebbet hapse çevrilmesi ile ilgili bir haber vardı.Haberi okuduktan sonra resme baktığımda dünkü sapık ile aynı kişi olduğunu farkettim.Adamın aslında siyasi suçtan hapse girmiş kendi halinde bir genç olduğunu gördüm ve dehşete düştüm gazetenin dijital fotoğrafları karıştırması sebebiyle genç adam bir anda cani bir sapık olmuştu.Haberin altına ufak bir not iliştirilmiş notta fotoğrafların karışması sebebiyle bir hata olduğunu okuyuculardan özür dilendiği yazıyordu.Bence herşey için çok geçti.Adam sapık olarak üçüncü sayfada lanse edilmiş sonra ufak bir notla aslında sapık olmadığı beyan edilmiş.Tamam insanoğlu hata yapar,yapacaktırda ama bazen hataların geri dönüşü çok zor olabiliyor.
Bunun gazeteci hatasıyla bi ilgisi yok; o haberi yazan muhabirin, o sayfanın şefinin, o gazetenin editörünün vs., bundan 20 yıl önceki meslektaşlarının ve de hatta başka bir çok ülkedeki meslektaşlarının birer karikatürü olmalarıyla bi ilgisi var. Bkz. Reha Muhtar. Medyadaki ortalama seviyenin Reha Muhtar’dan çok farklı olduğunu mu sanıyosunuz? (“Ortalama” dedim, gereksiz hassasiyet göstermeyelim lütfen..)
ile ilgili senaryo yazmışsınız. hani şu abi cillop gibi resim buldum muhabbeti geçen. peki bende bir senaryo yazayım;
hatırlıyorsanız haberin altında kocaman bir reklam vardı, yani sayfadaki tek haber sözkonusu cillop hatunun haberi..
diyelimki haber eskiden yayınlandı. ve o reklam ile birlikte bilmemkaçıncı sayfada verildi. aradan birkaç ay geçti reklam sahibi dediki “şu tarihte yayınlanan reklamımın tekrar çıkmasını istiyorum.” hemen reklam arşivinden film bulundu ve reklamdaki arkadaş 2.sayfa reklamı bu diyerek üzerindeki haberle birlikte sayfayı montaja verdi. (genelde reklamlar etraflarındaki haberler ile saklanırlar, tekrar kullanımda çıkartılır haber oradan.)
haber merkezine de şu ölçülerde boş yerimiz var haber çalışın dendi. yeni haberin filmi de film çıkışa gönderildi. fakat montajda sayfayı tam gören amca haber eklendi sanıp filmi direkt baskıya verdi. n’oldu yeni haberimiz, film çıktı da kalakaldı.
ha evet savunu değil bu! bir senaryo! sadece, ben bu tür olaylara “cillop gibi hatun, içerik önemli değil hadi yayınlayalım” diye gören pencereden farklı bir yerden bakıyorum. zira arkadaşlar görüyorum ki pencereniz çok dar! yeteri kadar geniş bakılamıyor. ama size yetiyor, çünkü hatayı yapan medya! ve medya ‘tu-kaka’dır. böyle düşünmekte yetiyor. daha öncede dediğim gibi savunusu olmaz bu işin. eleştirmeyin de demiyorum. tabiiki eliştirilecek. senaryo ne olursa olsun hata hatadır. beni tek rahatsız eden eleştirme şekli. eleştirirken kullanılan hakaretler. hiç mi iyi birşey olmuyor? peki o zaman bu medya niye var?
açık söyliim ben her gün (tatillerimde dahil) 9 – 10 civarı gazete okuyorum. içlerinde sabah’ta var. o haberi okumamıştım neden mi? o cillop hatun ve haberi beni ilgilendirmiyordu. M.Ali Erbil’in aşklarıda öyle. dolayısıyla hatayı da farketmemiştim. fark etseydim de üzerinde durmazdım. ama şu siyasi suçlunun resminin sapık haberi ile verilmesi.. evet o önemli! hatta epey bir önemli. zaten istenirse o haber mahkemeye kadar uzanır. uzanıyor da merak etmeyin.
medya “tu-kaka” çünkü bi kakaya yaramıyo genelde. büyük bir medya organizasyonu olması için, büyük gelir gerekiyor. medya patronunun da bu geliri koruması gerekiyor. bunun için de ne gerekiyorsa onu yapıyor.(toplumun iyiliği için olmayabilir) “toplumun iyiliği” ne demek ya?
herneyse, medya her zaman, düzeni, düzensizliğe karşı savunur. gelişme içinse düzensizlik şarttır. çünkü değişim en başta düzensizlik gibi görünür. düzen de düzerken düzülmek istemediğimden medyaya toptan karşıyım…