Yeni otomobilleri gördünüz mü? Şüpesiz gördünüz, ancak sizden ricam biraz incelemeniz. Her yerleri plastik. Tamponları, çamurlukları, ön konsolları ve hatta bağzılarının kaputları. Verdiğiniz para karşılığında aldığınız sadece plastik, az güçlü, az giden(yavaş), küçük, ufacık, minnacık konserve kutuları. Düşünün biraz. Eskiden böyle degildi. eskiden ruhu olan makinalara araba der, kendi ruhumuzla özleştirdigimiz modelleri alırdık. Hiç 67 Model Hemi Baracuda gördünüz mü? Yada 70 model Pontiac Firebird sd455 yada Ford Mustang Mach1, Camaro… Bu saydığım otomobiller “ruh” kelimesinin sözlükteki tarifinde geçse yeridir. Çalışırken titrediğini hissedersiniz . Gaza dokunmaya çekinirsiniz. Kalbiniz çarpmaya başlar. Kulaklarınıza gelen sesler sizi mest ederken, biryandan da ilk defa sevişecek bir genç gibi korkutur sizi. Siz gerçek bir otomobilin direksiyonunda olduğunuzu o zaman anlarsınız. gerçek ruh, gerçek kişilik budur diye düşünürsünüz ve yüzünüzde tarifi imkansız bir gülücük oluşur.Malesef bu kişik sahibi dostlarımız pek fazla yok etrafımızda. Sağda solda dökük birkaçtane görebilirsiniz. Size yalvaran gözlerle bakarlar. “ben güçlüyüm, ama çok yorgunum. lütfen beni al, beni iyileştir”, “daha ölmedim” diye ağladıklarını duyabilirsiniz. işin trajik kısmı ,an itibari ile en fazla 10,000TL ihtiyaçları. Bunca güç, tarih, kişilik, sadece 10,000TL. Ama siz naparsınız? Gider 30,000TL verir, sıfır kilometre, bol plastikli, ukala, size ihtiyacı olmayan, titreşimsiz, ruhsuz, sessiz, ufacık bir konserve kutusu alırsınız. Utanın kendinizden…