O’nun nesi eksikti..Sürekli kot pantolon giyer, hiç tırnak uzatmaz, telaşlı olduğu zamanlarda hatta onları afiyetle yer, parfüme ihtiyaç duymaz, nemlendirici kullanmazdı.İyi yerler için sağlamda tuttuğu pileli siyah eteği, tertemiz neredeyse anneannesiyle takım oluşturdukları beyaz kolalı gömleği ve siyah deri, bir parmak kalınlığında topukları olan papuçları vardı..Bir de beyaz inci takımı. OlleyyyyyyHer arkadaş toplantısında, insanın yani kadının en büyük güzelliğinin, kırlaşmış saçları, rujsuz dudakları olduğunu söyler, dururdu. Bir kadın doğal olmalıydı. O zaman, Tanrı kadını neden erkekten daha gösterişli yaratmıştı..İnternette gezinirken iç çamaşırlarına gözü ilişti, neden kadınlar daha sükseli yatak hayatları için bu kadar çaba sarfederlerdi, acaba aldıkları zevk kendisinden farklı mıydı?Kendine baktı, aynada..Önce tentürdiyotla dezenfekte edip, yoğun sıvılı kalın sivilcesine mikrop kapmasın diye örttüğü yara bandına..Sonra mühendis kocasının o pacoz sekreterle 3 yıl boyunca kendisini neden aldattığını düşündü..Nasıl da anlamıştı, kocası eve yanağında koca dudak iziyle geldiğinde..Aslında bayramdı ama evden gittiğinde daha iyi anladı boşanmak zorunda olduğunu..”Neden ben, neden ben” derken, bu duygunun adamın içinde varolduğunu düşünecek kadar da cesurdu..Bir zamanlar yurtdışında yaşayan arkadaşının doğum gününde kendisine hediye ettiği, denemek için bile giymediği, naftalin kokulu, saten pembe kombinezon takımını çıkarıverdi dolaptan. Hızlı bir şekilde giydi. Nuhnebiden kalma taşlaşmış kırmızı rujunu sürüverdi dudaklarına, biraz topak topak olmuştu, neyse ki fazlalıkları aldı. Şişesi solmuş, Rebul lavanta kolonyasını avucuna alıp, bolca bolca sürüverdi koltuk altlarına..Tanrı O’na zekayı da, parayı da verirken, seksi olmaktan neden mahrum bırakmıştı ki.. Arayıp bulacağı bir bilmeceydi bu belki de.. ”Dört dörtlük değil kimse bu hayatta, değil mi?” dedi içinden.Artık O’nu arayabilirdi.-Gel bana, dedi.Nasıl yani,-Sana, bana gel dedim, o kadar, dedi.Kombinezon takımı daralmıştı biraz ama ”Olsun” dedi. Takım takımdı o’na göre..Girdi yatakodasına, gizlendi kapının ardına. Kombinezondan taşmış göğüsleriyle, nefes almakta zorlanırken, içine çektiği karnını, sevgilisi onu gördükten 5 dakika sonra bırakacaktı. Böylece farkedilmezdi. 5 dakika sonra saldığı sadece karnı değildi.Adam mahcup olmuş gözlerle kendine bakan kadına,-Önemli değil insanlık hali, dedi..Hemen toparladı kendini adamın iyi niyetine karşı.. Doğaldı tabii, o da doğaldı. Hatta bu doğallığı rol yaptığı bir anda yakaladığı için memnun bile olmuştu.Gözlerini baydı biraz. O, sevişmeye aç, istekli, kombinezon giymiş bir kadındı artık. İlk defa çekinmeden bakıyordu, erkeğinin gözüne. Tüm gücünü toplayıp,-Cinsel ilişki yaşayalım mı, sana aşığım ben, dedi adama.Erkek arkadaşını binbir güçlükle bulmuş, kaybetmek istemediği için bu oyunlara baş vurmuştu. İçinden ”Şu düştüğüm hallere bak”, dedi.Adam,-Bunu dile getirmene gerek yok, çok hoşsun.Tabii ki beni öpmekle bu işe başlayabilirsin derken kadının ağrıyan kalçasına sürdüğü yakıcı kremden biraz acı da olsa nasibini aldı..Yolları ayrılsa da, kadın, seksi olmanın bazı kadınlara özgü olduğunu ve istemekle bu işin olamayacağının, bir kez daha altını çizdi..