“Kadehten küçük bir yudum alınıp dilin üst arka tarafında damak boşluğunda hapsedilir. Kadeh yerine bırakılıp sağında duran su bardağı alınır ve hapsedilmiş olan rakı bu suyun yardımıyla boğazdan aşağı gönderilir. Ardından hemen bir küçük lokma mezeyle ağıza yeni bir lezzet tanıştırılır. Bu işlem öyle muntazam aralıklarla devam ettirilir ki saatte bir tek ya da bir buçuk tek rakı içerek akşam saat sekizde oturulan bir dem masasından tam gece yarısı yarım ya da dörtte üç ufak rakı içerek ve sarhoş olmadan bol bol sohbetli iyi bir gece geçirilerek kalkılabilir. Zaten dem erbabının uzun süre içip de aynı dozda çakırkeyiflikle sarhoş olmadan o masayı paylaşanlarla birlikte hayattan keyif almasının sırrı buradadır. Yukarıda anlatılan erbabın içtiği şekildir. Şimdi yeni yetişmeler ve yabancılar, rakıyı yalnızca aperatif içki olarak alanlar bol sulu rakı bulunan kadehten bir küçük yudum alıp yutmaktalar. Zevk alıyorlarsa kime ne?”diyor Deniz Gürsoy, Oğlak Yayınlarından çıkmış olan Çilingir Sofrasında Rakı isimli kitabının arka kapağında.Daha bu satıları okurken keyifleniyorsunuz.Sonra üşenmezseniz araştırıyorsunuz ve bir bakıyorsunuz Deniz Gürsoy’un kitapları sizi damak tadından keyif alemlerine sürükleyip duruyor. Yemek tarifleri mi ararsınız mezeler mi, rakıya mı biraya mı şaraba mı meraklısınız, anılar mı istersinz fıkralar mı ?üşenip de aranmışını isteyenler buraya tıklasınlar, görsünler kitapları.
yorumlar
Ben de bir cümle ekleyeyim de tam olsun….Vedat Türkali’nin “Bir gün tek başına” isimli kitabında çok güzel bir cümle vardır. Şarap aristokrat içkisi, bira çok adi, rakıysa tam halk içkisi. O yüzden rakı içiyorum der.
ne yani şimdi biz rakiyi şalgam suyuyla içiyorsak yeni mi yetme oluyoruz… teessüflerimiz mütemadiyen:)
Raki’da salgam suyu ile icilmez be abicim. Hic icme daha iyi bence.:)
Kusura bakmayın ama rakı suyla bile içilmez :)Zevkler ve renkler tartışılmaz derler, kim nası istiyorsa içsin kardeşim, yeterki içince sapıtmasın…