1976 ve 1982 yılları arasında darbe ile generaller tarafından ülke yönetimi ele geçirilen Arjantin’de “Ulusal Uzlaşma Süreci” adı altında binlerce insan katledilmiş ve bilinen bilinmeyen binlercesi de hapse atılmıştır. İşte bu dönemde çocuklarının akıbetini merak eden ve serbest kalmasını isteyen anneler her şeyi göze alarak Türkçesi ‘Mayıs Meydanı’ olan yerde toplanmayı başarabilmişlerdir.
Plaza de Mayo meydanında toplanan anneler beyaz başörtüsü takarak durumu protesto etmişlerdir. Tabi geçmişi darbelerle süslü olan, sabah erken kalkanın darbe yaptığı Arjantin’de o acılar tekrar yaşanmasın diye bu tepki sürdürülür.Plaza de Mayo annelerine faşist cunta tarafından “Perşembe delileri” ismi takılmış ancak bu direniş cuntayı deviren halk hareketinin tetikleyicisi olacaktır. Ve bu istikrarlı sürecin sonunda ülke normal yönetimine kavuştuğunda yapılan araştırmalara göre kayıp olan insanların çoktan öldüğü ve cesetlerin yok edildiği ortaya çıkar.
Plaza de mayo anneleri o zamandan günümüze generallerden hesap sorulması için eylemlerine devam ettiler ancak askerlerin müdahalesi gecikmemiş bu annelerden bazıları da eylemleri nedeniyle gözaltına alınıp oğulları gibi türlü işkencelere maruz kalıp öldürülmüş-yok olmuşlardır. Her Perşembe günü yaşanan direnişin anısına 24 saatlik yürüyüş yaparlar ve bu yürüyüşlerden birinde ,birkaç yıl önce Carlos Menem, darbeci subayları affetmeye kalktığı zaman, tekrar aynı alana çıkıp bu affetme girişimine karşı çıkışlarını haykırarak, geleneği yaşatmışlardır.
(Unutma! – Bağışlama!)
yorumlar
ne güzel farklı konularla karşılaşmak, teşekkürler.
Nedir bu annelerin çektikleri ? Bana cumartesi annelerini hatırlattın:((
kesinlikle katılıyorum. Beni çok etkilemişti. Teşekkür ederim yorumlarınız için
Plaza de Mayo Meydanı, tarih, acı, hüzün sinmiş ünlü bir meydan kentin ortasında. Ülkenin bağımsızlığının ilan edildiği (1810) ve Arjantin cuntasının (1976) sekiz yıllık başlangıç noktası bu meydan. Tarih boyunca Protestoların kalbi olmuş bir meydan. Yıllar öncesi bir protestoya katılanlara güvenlik güçlerinin saldırısı sırasında meydanda bulunan katedralin, yardım çığlıklarına rağmen kapılarını kapattığından söz edilir. Bu yüzden duvarlarına “katil kilise” yazılmış.Latin Amerika ülkelerinde diktatörlere karşı seslerini yükseltenleri yok etmeye yönelik ortak bir operasyonun halkası da bu ülkede, Cordon Planı… 1970 li yılların ortasında CIA’nın desteğiyle Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Uruguay ve Paraguay’daki diktatörlük yönetimleri sol muhalif avına çıkıyor. Plan Cordon (Akbaba) planı: 400 bin kişi tutuklanıyor, 50 bin kişi öldürülüyor, 30 bin kişi kayıp… İki yıl boyunca cezaevlerindeki hücrelerde yer kalmayınca, tutsaklar uyuşturulup her çarşamba uçaklara dolduruluyor ve okyanusa atılıyor. Onun için adı Cordon (Akbaba) Planı oluyor. Bütün bunlar, Plaza de Mayo Meydanının neden önemli bir meydan olduğunu açıklıyor sanırım. Tüm dnya ülkelerine ilham kaynağı olmuş bir meydan, annelerin acılarını, umutlarını, gözyaşlarını ve kanlarını her taşına akıttıkları bir alan…1976-1982 yılları arasında iktidarı ellerinde bulunduran darbeci generaller, Ulusal Uzlaşma Süreci adı altında 30 bin insanın kaybolduğu bir döneme imza atıyorlar. Arjantin’de tüm bu yapılanlar, Hiristiyan değerleri koruma ve kominizmi engellemek adına gerçekleştiriliyor. 1977 yılına gelindiğinde bir grup anne her şeyi göze alarak (iki işiden fazla bir araya gelmek suçtur) kayıplara karışan çocuklarının, torunlarının, kardeşlerinin ve eşlerinin bulunması için Plaza de Mayo’da (Mayıs Meydanı) ilk defa 30 Nisan 1977’de bir araya gelmeye başlıyorlar. Yıllar boyu hiç vazgeçmediler, Başkanlık Sarayı’nın önünde (Casa Roda) her perşembe saat 17:17’de bu meydanda toplandılar. Kaybettikleri yakınlarını bu meydanda beklediler. Çocuklarının, torunlarının, kardeşlerinin, dostlarının fatograflarını ellerinde veya boyunlarına asarak beklediler. Ama ille de beyaz başörtüsü taktılar. Eylem karşıtı olanlar “Perşembenin Delileri” dediler, ilk başlarda sadece 14 idiler. Çok geçmeden binleri buldular, darbecilerin korkulu rüyası oldular. Bu mücadeleyi başlatan bir anne evinden alındı ve “kaybedildi”. Buna başka anneler de eklendi kayıplaraama her geçen gün bilinçlendi anneler, yılmadılar.Tüm dünya tanıdı onları… “Mayıs Anneleri”, “Plaza Mayo Anaları”, “Perşembe Anneleri”, “Mayıs Meydanı Anneleri” olarak tanındılar. Demokrasi tarihinde yerlerini aldılar. Farklı kıtalarda, deniz aşırı ülkelerde tüm kayıp annelerine ilham kaynağı oldular. (Türkiye’de Cumartesi Anneleri)
Ülke cunta yönetiminden kurtulduktan sonra kayıpların çoktan öldükleri ortaya çıktı. Ancak anneler generallerden hesap sorulması için eylemlerine devam ettiler. Devlet arşivlerinin açılmasını, çocuklarına ve torunlarına ne olduğunu öğrenmek istiyorlardı. 30 bin kayıptan %40’ı kadındı, bunların % 10’u da hmile. Kızlarından gelinlerinden alınan 500 bebekten 90’a yakınının izine rastlanıldı. Sahte doğum belgeleriyle bebekler, cuntayla bağlantısı olan ailelere evlatlık olarak verilmiş. Onlar, nefret ettirilerek büyütüldükleri insanların çocukları olduklarını öğrendiler.Darbe görmüş tüm ülkelerdeki gibi Arjantin’li darbeciler de dokunulmazlık zırhı arkasına saklanmışlardı. Ancak bu zırh onları uzun süre koruyamadı, yaşları 80’i aşmış Mayıs Annelerinin kararlı mücadelesi sonucu, anayasadakı dokunulmazlık zırhları kaldırıldı. Kayıpları geri getirmedi ama; Sayıları 3 bini bulan asker ve rütbeliler yargılandı. Yeni anayasanın sevincini Arjantin halkı; “Affetmiyoruz, unutmuyoruz”, pankartlarıyla meydanları doldurarak kutladılar. Bir slogan daha vardı;”Bir Daha Olmasın”
Tam yazıyı hazırladım, göndereceğim, bu yazıyı gördüm. eklemeyi uygun buldum…