Avustralya’yı Tazmanya’ya bağlayan Monotrem, Ekidne İstasyonu’na doğru yaklaşıyordu. İkinci Viktorya döneminde yapılmış olan Ludwig Andreas FeuerBach İstasyonu oldukça gösterişli bir yapı idi. Fildişi kuleleri gökyüzüne, hatta gökyüzünde Tanrı’nın oturduğu iddia edilen yedinci katına doğru uzanıyordu. Ancak kreç taşının statik hesabından dolayı ancak üçüncü katına kadar inşa edilmişti. İnsan elinden çıkan bu güzel eser, arka plandaki Tanrı’nın elinden çıkan Beşik Dağı ve Kuğu Gölü’nün manzarası ile birleşince insanın hem göz hem gönül zevkini okşuyordu. Bütün gece Ornitorenk Etimolojisi çalıştığım için gözümü bile kırpmamıştım. Bu sayede bu manzarayı izleyerek keyfini çıkarma zevkini tatma ve tefekküre dalma fırsatım oldu.Patty ise bütün gece mışıl mışıl uyumuştu. Kadınların tren gibi rahatsız ortamlarda bile bu kadar rahat uyumasına her zaman imrenmişimdir. Patty’nin annesi Polonyalı bir Karaim Tatarı idi. Zümrüt yeşili gözleri ve sert yüz hatlarını annesinden aldığı belli idi. Babası ise Afrikaanderdi. Makyavelist cesaretini Arquette soyadı ile birlikte babasından almıştı. Güzel kadındı vesselam. Ama güzel olduğu kadar da zeki, çevik ve ahlaklı idi.Platipus Sevenler Derneği adındaki gizli örgütün peşine düştüğümüzden beri nerede ise ondört yıl olmuştu. O zaman genç bir dedektiftim. Bu hain örgütün kirli ilişkiler ağı ile bizim teşkilata, hatta Devlet-i Ali Süleymaniye’nin üst kademelerine bile sızabileceği rasyonelist yetiştirilme tarzım ile kavrayabileceğim bir olgu değildi.Bizi Launceston’a getiren, örgütün üst düzey yöneticilerinden olan Hasan Ali Bin Sabbah’ın, burada olduğunu öğrenmiş olmamızdı. İstihbarat örgütümüz Teşkilat-ı Mahsusa, İnterpol ile bağlantıya geçerek, Sabbah’ın Nicklaus Suino takma ismini kullandığını, Corpus Christ adında bir kilisede vaaz verdiği bilgisini vermişti. Platipus Sevenler Derneği üyeleri için insanları zehirleyen düşüncelerini yaymalarının en kolay yolu şüphesiz ki, din adamı rolü oynamalarıydı. Sabbah; örgütün genel politikasına göre yeni bir kimlik ile kendini bir Benedikten Rahibi olarak tanıtarak bu önemli kilisede kendine yer bulmuştu. Bir süredir telefonları ANZAC polis gücü tarafından dinlenmeye başlanmıştı.Hasan Ali Bin Sabbah, Saint Petersburg’un Podolskaya kasabasında oniki çocuklu bir ailenin en küçük erkek çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Babası kasabadaki Ortodoks Kilisesi’nin papazıydı. Annesi ise bir Eşkenaziydi. Ailesinden Hristiyanlık ve Musevilik’i öğrendi. Moskova’da Sovyet Dünyevi İlimler Akademiyası’nda okurken tanıştığı ve aşık olduğu Azeri kızı Nisa’dan da İslam’ı öğrenmeye başladı.