rengini hissedebiliyor musun sen??Ben,evet:))
rengini hissedebiliyor musun sen??Ben,evet:))

Yazmak istediğim yazının türünü seçeyim: Blog,mim… Hımm… Nasıl isimler onlar öylee…Blog….Ben blog yazacağım,ne yazdın bugün?Blog… Ne log?? Bı,bı..Bı-logg…Neyse,sıyırmış bir moddan döküyorum kendimi derli toplu cümleciklere..(En çok da bundan seviyorum cümlecikleri,ruhun salı pazarından beter,hisler yayılmadan bir tek noktada üst üste,gel gör ki anlatmaya çalışıyorsun yazıyorsun,bitiyor,şöyle bir karşıdan geçip bakıyorsun ki elin belinde, vayy beee!! Ne kadar da düzgün herşey,nizamlı..İçimin bu mu olmalı şimdi dışarıya yansısı?? Sevmiyorum ruhumun şekil almış halini,şekilsellikle birleşimini,ama yok ki çareee)Ki yazmak için de sıyırmış olmak lazım sanki biraz,gördüğünü duyduğunu sıyırmak,deşmek,enini alıp konuna bırakmak,ücra köşeleri tırmalamak,herkes konuşurken susmak,bilginlikler arasında bön kalmak,saptallıklara beyninle meydan okumak…Beyin… Ne de zor şey o öylee…Hayat cidden çok güzel,bir ortam değişikliğiyle kendime gelmiş vaziyetteyim…Daha da sıyırmış,bir diğer deyişle… Farklı şeyleri sıyırmaya meyilliyim daha doğrusu… Dört duvarımı aştım şu sıralar,bir karar verdim şu sıralar,hepsini topladım böldüm ama en önemlisi uzun bir süreç serptim her bir şeyimin üstüne,her bir kimsenin üstüne..Gelmişime geçmişime..Bildiğim bilmediğim,tanıdığım,uzak kaldığım,duyup da önemsemediğim,önemsemek isteyip beceremediğim herbirşeyin üzerinde koca koca zaman parçaçıkları var şimdi,o büyük havuzda batmadan yüzüyorlar,ellerimi ayaklarımı çırpmadan adeta bana su üstünde kalmayı öğretiyorlar..Uzun zamandır alakalı olmadığım ya da oluyormuş gibi gözüküp umruma daldırmadığım güzel şeylerin ortasındayım.Güzelmiş herbiri,onları dinlemek,ilgili olmak,şimdimden çookk çok önceye gitmek..Birilerinin vasıtasıylaa..Yapabiliyormuşum,dışıma çıkabiliyormuşum,sadece günlük kararların ucundan tutup biraz genleştirmek gerekiyormuş onları,çöpe atmak gerekiyormuş cesaretten yoksun herbir kırıntıyı,kendinin arka planda olduğu bir hayata atlamak için sadece dinlemek yeterliymiş meğersem…Tüm bu güzel güzel işleyen sürecin her geçen gün artırdığı mutluluk hormanlarımın,kızaran bir ekmeğin enfes kokusuyla birleşiminin yeni güne açılan perdeleri aralaması iseee,bunu benim görmem ise,gördükçe hislerim altında boğulmam adeta falan,…Anlatılamaz birşey.Sanki böyle,şey gibi…Yemeğin suyuyla karışan pirinç tanelerinin şişmesi,büyümesi gibi…Her tanenin renginin değişip,hacimlenmesi gibi…Nasıl desem..Şu kadarcık zamanda anlatamıyorum ya hani..İleride ne olacak bu ruhumun halii???Bekleyip görmek en seçilesi yol olsa gerek…Ve mekansızlıkları öpüp başlara koymak gerekk…