Sana, ”bütün şehri bisikletle gezdireceğim”, dediğin gün, şiddetle karşı çıkmıştım..Bahçende yetiştirdiğin, ilk elmayı bana verdiğinde, ”bu çok ekşi, yiyemem”, demiştim..Gölgedir hayatlarım, gri ve kahve,Düşünmeden, çıkar giderim.Kapat kollarını,Limanlarına uzağım ben..Bu ilk ayrılığım değil, gelme peşimdenOyun bitti, kararımı verdim.Ağlamak mı, güldürme beni..Derinde yüzenler, sığda yaşayamaz..Y E M E D İ..Arkasına oturduğum bisikletle, bana gösterdiği bu nostaljik şehrin, herbir sokağında kalan bakışlarımla kuracağım, mutluluk cümlelerim, o günden aldığım zevki anlatmaya, yetmez. Beni, bir kangurunun yavrusunu cebine koyduğu gibi, büyük bir dikkat ve özenle taşıyordu.Elimde, bir elma şekeri, ya da horoz olanı olsa, döndüğüm çocukluğumla, Affan Dede’ ye gönderme yapacağımdan, emindim.Ona, bir ara, ”ellerim üşüdü”, dedim.Hemen durdu, ” Ellerini bana ver”, dedi..Kazağını açtı, sıcacık karnının üzerine koydu.. Soğukluğumdan, hiç ürpermedi, sanki karnı benim için ısıtılmış, ekmek fırınıydı..Sıcaklığından ürperdi, ellerim..Girdiğim her ortamda, hala bir takım gerçek sözler arayan ve hep yapmacık insanlarla hayatını sürdüren ben, yine zarlarımı atmaya devam eder, gibiydim.Canım her sıkıldığında, Aşiyan’ a çıkar, saatlerce denizi seyrederdim. Kendime, bir sürü soru sorar, hayata anlam vermeye çalışırdım..Önce soruları bıraktım, mevcut çarka ayak uydurmak için herşeye anlam vermeye, gerek yoktu..Yalnızlıkla başetmeyi yıllar sonra öğrendiğimde, karşıma çıkıp, cömertçe, bana kendini sunan, bu kişi kimdi ?Düşüp, yuvarlanıp, içimde binlerce çocuksu yanım ağladığında, kollarım kırıldığında, uçmak için kendimi boşluğa bırakıp, aslında kanatlarımın olmadığını anlayıp, yere çakılan ben, bir hediye paketi mi almıştım, Tanrı dan ?Bir yerlerde bir hata olmalıydı, ya kavga edeceğiz, beni bırakıp gidecek, ya da ona kızacak bir daha görmek istemediğimi söyleyip , ben gidecektim..Hep aynı hikaye, roller belli..Evet, iki kişi yaşamaya alışık değildi bünyem, bir an önce yola çıkmalı, maneviyattan uzak, yaşam kavgama, kaldığım yerden devam etmeliydim.. Hani, ”Başka dünyanın insanı” derler ya, öyleydim işte..Acaba insan mıydım ?..” Ben gidiyorum, hoşçakal..Havaalanına bırakmana gerek yok, taksi çağırdım.”Sustu..Arkama bile bakmadım, zaten, baktığımda hala orada olacağını, biliyordum.”Zaten baktığımda, hala orada olacağını biliyordum”. Bu nasıl bir cümleydi ki, en derin uykumda, yataktan fırlayarak, kalkmama sebep oldu..Peki, onu terketmem için, tam tersi olması, gerekmez miydi? ”Zaten baktığımda, orada olmayacağını biliyordum”.. Demeliydim..Onun bana karşı sunduğu, masum, yapmacıksız, hayatına karşı, uzatıp karnına koyduğum, soğuk ellerim miydi, bana bavullarımı toplayan.Taşlaşıp, başkalaşan, hayat rengi, gri ve kahverengi olan, kaya gibi sert, yapmacık gülüşlerimle, pilli bir bebektim, ben..O eller çantasını aldı yine..- Ben geldim, bisikletle gezelim mi ?- Gezelim.- Şurada duralım, denize bakmak istiyorum.- Neden ?- Pillerimi atacağım.- Ama, ya çalışmazsan?– Denemeye değer, belki, insan olmuşumdur..