Bu gün benden sonraki dünyaya bıracağım, bir kutunun derin sıkıtılı buhranlarıyla boğuşuyorum. Bu kutuyu yapma fikrinin nereden geldiğini bir türlü bilemesemde, onu bir denizin en derin yerine gömmek için içimde hissetiğim derin arzu inanılmaz bir düzeye ulaştı, inanılmaz. Bu kutu ben olacağım, en derinde ve çok zor bir olasılıkla ulaşılabilir olacak. kutu bir hard diskin kutusundan tarafımca hazırlandı, silikon ve naylon ile dayanıklılaştırıldı, içine koyabileceğim notun içeriğini ve nelerkoyabileceğimi dahi hayal ettim. İçine koyacağım bir elektronik cihaz, tornadan geçirdiğim bir ağaç ve bir damla kan. Kan parmağımda, tornadan geçirilecek parça bir ağaçta ve elektronik cihaz kolleksiyonumdan bir saat olacak. bunları yerleştireceğim ve egenin derin bir yerine bırakacağım. Bunu bırakmak kısmı heyecan verici geliyor. fakat ona bir daha ulaşamayacak olmam, onu benim dışımdaki bir şeye teslim etmek, ve ben tam anlamıyla doğaya dahil olduktan sonra dahi onun orada olacak olması beni delirtebilecek kadar çok etkiliyor. Gelecekte birilerinin onu bulma ihtimali her ne kadar güç olsa da, kutumun o derinlikte, benim parçalarımla tamamen ıssız bir yalnızlıkta olması, beni ölünceye kadar etkileyecek gibi bir fikre kapılıyorum. Onu tekrar isteyeceğimden, tekrar benimle olmasını arzulayacağımdan korkuyorum. Ona ulaşamayacağım kaybolacak, onu kaybedeceğim, BİLEREK ve İSTEYEREK, nedir bu sorumluluk duygusu bu yitme korkusu. Kıskanıyorum zaten, benden sonra varolacak tüm varlıklarımı. Bunları yok etme imkanım var, amayok edemeyeceğim, bir varım olmasın istiyorum. Belki de olmasını istiyorum, olmasına aşık olmak istiyorum.
yorumlar
gunlugunden sonra knemo’nun gunlugunu okudum. “bu gunluklerdeki dusuncelerin aciga cikmasinda, wrzl’nin mimleme kosesindeki su miminin ne kadar etkisi oldu acaba?” diye merak ettim; dusundum… bi’ seye karar veremedim.
bi çocuk birak, ahh düz mantik
hafif’in bilgisayar kutusuna bir mesaj biraktiniz bile, google belki de coktan logladi mesajinizi ve uzuun bir sure belki de tahmin edebilecegimizden cok daha uzun bir sure bu mesaj bir yerlerde olacak. tamamen yok oldugundan emin olmak imkansiz sanirim.hayatta yapilan her is de boyle aslinda. insanlarin yasamlari birbirini etkiliyor. bu konuya emsal teskil olaraktan “it’s a wonderful life” filmini tavsiye ederim. tum zamanlarin en iyi filmlerinden, olaylar gelisiyor devamli…Cocuk olayi da guzel tabi ama bayaaa masrafli 🙂
Hafif eskiden çok daha iyiymiş ama yaa. Bak, üç kere tıklıyorum mouse’a, geri gelin.
newyork ta bi kutunun içine bugün kullandıgımız teknolojilerin örnekleri konulup yerin bilmem kaç metre altına gömüldüğünü duymuştum..araba vs. gibi araçlarında basit anlatıma sahip çizimleri falan da konulmuş…tabi 10 atom bombası patlamasına dayanabilecek bi kutuymus bu.. amaç eğer insanoğlu herseyini yitirip (savaslarla veya doğal afetlerle bi şekilde başa dönülürse diye)) yeniden baslamak zorunda kalırsa bu cok zaman almasın diye…tabi kutu bulunursa…ne kadar doğru bilmiyorum..tabi olur da bunlar gercekleşirse ve kutu bulunursa umarım bulanın o saglamlıkta bi kutuyu kolay acabilmesi için bişiiler düşünülmüştür…
B ana gönder o kutuyu bi daha bulamayacağına emin olabilirsin.:)
bir gun belkide ucakların kıcına asılmış bannerlar sizin mesajınızı semalarda uçuruyor olacak evet evet bir gün belki de yıldızlar noktaları birleştirin tribiyle sizin o sımsıcak tertemiz mesajınızı milyonlarca galaksi uzaktan görünecek şekilde haykıracaklar en bi süper mesajınızı evet evet bir gün belki de yüzbin milyon atom bombası bile patlasa sizin mesajınız insanların mikrodalgada da iyice pişirilmiş beyin hücrelerini kurtcuklar yerken evet evet bir gün belki de o kurtcuklar pişmiş beyin hücrelerinizi yerken biri diğerine; -ula ulaa bu pörsümüş a. ı ve g. ü dağıtmış lezzetsiz süprüntünün mesaj kaygısı mı var len yoksa olm çok kıllandım bi gün belki de bunu yemeseydik iyi olurdu! diye geçirecek içinden ve bööyleece sizin mesajınız evet evet o her evet evet belki de derken göğsünüz kabaracak suratınızda o kabaran göğsünüzün içindeki havayı dışarı verirken eski yeşilçam filmlerindeki -size baba diyebilirim tonlamasıyla kaşlarınızı biraz yukarıda birleştirerek tekrarlayın bir gün belki de milyarlarca yıl insanlığın yol göstericisi olan mesajınız 10 kaplan gücünde başka başka galaksilerde kendilerine yol çizecekler. ya evet bir gün belki de bu salaklıktan kurtulmuş rafine bir hafif olacak bir gün belki de evet evet bir gün belki de berk -düşünülmek fiilinin edilgen halinden çıkartıp şimdiki zamanın birinci tekil haline devamlı tekrarlayacak hiç durmadan işte o gün belki de berk yeniden doğmuş olacak
ama ama biz insanlar birbirini sevsin, tüm dünyaya kardeşlik hakim olsun istiyoruz (hadi lennnn) :)))be goodie kızmış, biz yavaştan sıvışalım ortamdan olric…
senin derdin ne be_goodie ??