Delioğlan

Yaz günlerinden bir gündü. Bizim deli oğlan dolaşırdı yine ortalıklarda. Taş üstünde taş bırakmazdı. Her bir şeyi öğrenmek isterdi. Günlerden bir gün geldi ki, deli oğlan bir maymun gördü. Bu maymunu yakalamak için ne yapmadı ki? Üzerine atlaması, önüne muz koyması, çeşit çeşit yemeklerle onu çağırması… Ne var ki hiçbiri işe yaramadı. Köy halkı artık onun bu çaresizliğine üzülmeye başladı. Köyün ağası onu yanına çağırttı. Dedi ki; ‘’Bir hindistancevizi al, içini bir yumruğun yarısı kadar oy, türlü türlü büyük yemişlerle doldur. Sonra bunu bir çayıra bırak. O maymun bunu aldığı anda yakalarsın onu’’ Deli oğlan denemekten bir şey kaybetmeyeceğini düşünüyordu. Gitti ve dediklerini harfi harfine uyguladı. Sonrada bir çayıra bıraktı. Yemişlerin kokusunu alan maymun elini Hindistan cevizine sokar fakat çıkaramaz. Cevizden vazgeçemeyen maymun, deli oğlana yakalanır. Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak , dolayısıyla özgür olmaktır.Mehmet Baştuğ