ÖZGÜR DİYANET OLUR MU?Özgür diyanet ancak özgür bir ülkeye mahsus olabilir. O ülke şimdilik hayalimde ama realitede devlet ve özellikle bir kısım bürokrasi bağımlı diyanete sempatiyle yaklaşmaktadır.Girizgâhtan anlaşılacağı gibi Türkiye Cumhuriyetinde dinin devletten kurtarılmasının ilk şartı diyanetin devletten kurtarılmasıdır. Bugün Diyanet sanki salt kamusal gereksinmeymiş ve dolayısıyla salt kamusal hizmetmiş gibi vergi mükellefleri tarafından finanse edilmektedir.Azınlıktaki vergi mükellefleriyle finanse edilen diyanet, devletten nasıl bir vaaz vereceğine kadar direktif almakta, tüm topluma da sanki tüm toplum aynı dine iman ediyormuşçasına vaaz vermektedir. Bu temel saçmalamada ne idüğü belirsiz %99 u Müslüman canım denilen garip cümleler ve ilginç bir istatistik de etkili olmaktadır.Ne ilginçtir ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin politik manzarası Diyanetin bana sürekli olacağı izlenimini vermektedir. Bu durumda siyasal yönetime egemen olan veya olması beklenen muhafazakârlar, siyasal İslâmcılar, Kemalistler ve hatta milliyetçilerin Diyaneti kendi amaçlarına giden yolda araç olarak görmesi temel etkendir. Aslında bu siyasal düşünceler de düşüncelerindeki insan tipine göre Diyaneti azalan veya çoğalan bir şekilde ve sürekli ya da aralıklarla kullanmak eğilimindedir. Daha açık bir ifade kullanayım. Bu siyasal düşünceler özgür bireylerin özgür tercihlerden pek haz etmemekte esasında ideallerindeki insan tipine Diyanet ile ulaşılabileceğini zannetmektedirler. Bu da fikirlerine göre değişmektedir.Türkiye’deki özellikle demin saydığım politik/siyasal düşüncelerin temel iddiası devletin en tepesindeki koltuktan Diyanet gibi çeşitli kurumlar aracılığıyla halkı kendi politik değerlerine bağlı ve kendi ideallerine uygun şekilde eğitmektir.Devlet kurumları ve kurumları yönetmekle siyasal seçilmişler özgürlüğe ve demokrasiye sahip çıkmadıkça devletten bağımsız özgür din işleri ve diyanet olmaz…