Özellikle büyük alışveriş merkezlerinin kapılarında, pek değişik şekillerde, alışveriş merkezinin ve oradaki müşterilerin güvenliğini sağlamakla görevli olan bu kişilere sanıyorum denk gelmemiş olanınız yoktur.Ben, nedense, çok sık olarak denk geliyorum. Ve her seferinde de bunlara tamamen sinir oluyorum.Sinir olduğum tabi ki bu insanların kendileri değil, hepsi gencecik pırıl pırıl insanlar. Ben kanunla kendilerine verilmiş olan bir takım yetkileri, çalıştıkları firmanın amirinin talimatları doğrultusunda ve fakat bütünüyle anlamsız olarak uygulamalarına sinir oluyorum. Kendi kişiliklerini ve hata bazı durumlarda akıllarını ayaklar altına alarak sürdürdükleri “güvenlik” önlemlerine sinir oluyorum. Sadece göstermelik olarak yapılan bu işlemin yeri gelince bizlere eziyet olmasına sinir oluyorum.Bu arkadaşların hiç birisinin şahsına ve kişiliğine sözüm yok. Ama yapılan işlemlerin anlamsızlığına ve bunun bana yansıyan kısmına sonuna kadar itirazım var.Şimdi bütün güvenlikçi arkadaşlar bu satırlara kızacaklar. Ama sanıyorum ben haklı olduğum için kızacaklar. Umarım benim bu kadar zamandır edindiğim izlenimlerin hepsi yanlıştır. Ve bu yazıdan sonra onlar bana bunların doğru olduğunu gösterip beni utandırırlar.Başlayalım bakalım.Nedir efendim bu arkadaşlarımızın bize görünen temel görevi : Alışveriş merkezlerine giren kişilerin üzerilerinde silah, patlayıcı ya da benzeri zarar verici maddeler bulunmasını engellemek.
Bu amaçla ne yaparlar : Çantaları arar ya da makineden geçirip kontrol ederler, üzerimizdeki metal eşyaları çıkarttırıp incelerler, arabalarımızı ararlar.
Ayrıca bulundukları konum ve yaptıkları iş itibarıyla bizlere 2 şey söylerler :1. Bu bina terör ya da benzeri saldırılar için risk altındadır.2. Buranın güvenliğini biz sağlıyoruz.Öyle ya, hiç bir risk olmayan bir yerde neden güvenlik görevlisi olsun. Bu arkadaşlar madem ki kapıda o zaman o bina risk altında, olası bir hedef.Peki gelelim akıl dışı olan kısma yani uygulamaya :* Araba bagajını kontrol edenler bagajın kapağını açıp kapatmak dışında hiç bir iş yapmazlar. İçine bakmazlar, karıştırmaz ve kurcalamazlar. Benim bagajımda her daim duran 2 kutu ve 2 çantanın içinde ne olduğunu hiç biri sormadı. Ama bunun için arabayı durdurur ve zaten kalabalık olan alışveriş merkezlerinin park yerlerini daha da zulüm noktasına çevirirler. Arabanın torpido gözü, stepne boşluğu ve hatta arka koltuğun tamamında ne olduğuna bakmazlar. Buradan ne öğreniriz : Teröristler bombaları sadece bagajda ve açık bir şekilde taşırlar.* Arabanın altını kontrol etmekle görevli kişiler bazen aynayla bazen de çok daha gelişmiş kameralı cihazlarla bir arabayı yalaşık 0,5 saniyeden daha kısa ve sadece tek taraflı olarak inceleyerek, arabanın altını 10 dakika incleseler bile zaten fark etmeyecekleri hiç bir şeyi fark edemezler. Ama bu amaçla park yeri girişinde sıkışıklığa neden olurlar. Buradan ne öğreniriz : Hiç bir şey.* Kapıda, çantaların içini kontrol etmekle görevli kişiler çantayı ellerine alıp tartmak ya da fermuarını açtırmak dışında hiç bir şey yapmazlar. Silah veya benzeri bir şeyin çantayla içeri girmesini engelleyemezler. Bu şekilde olsa osla sıkıştırılıca ya da fermuar açılınca patlayabilecek bombaların alışveriş merkezine girmeden kapıda patlamalarını sağlarlar. Peki buradan ne öğreniriz : Teröristler çantada silah taşımazlar. Ve bomba varsa kapıda patlasın.* Üzerimizden çıkartığımız metal eşyalar sadece telefon ve belki de anahtarlıktan ibaret olduğu için, geçenlerin yarısından fazlası öttüğü halde birşey yapmaz ve o kişileri aramazlar. Belimizde tabanca ve hatta yanımızda kılıç bile olsa önemli olan telefonu çıkartmamızdır. Ama cep telefonunuz o gün yanınızda yoksa, geçerken öttüyseniz “Telefonunuzu yan tarafa bırakın.” diye karşınıza dikilirler. Aletin içinden telefon geçmesi gibi çok tehlikeli duruma karşı fevkalade duyarlıdırlar yani. Böylece buradan da bir şey öğrenemiyoruz.* Dünyadaki canlı bomba olaylarının tamamına yakını hamile kılığındaki kadınlar tarafından gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, hamile kadınları bütün arama işlemlerinden muaf tutar ve direk içeri alırlar. Buradan da bir şey öğrenemedik.* Bebek arabası ya da dolu market arabalarını arama işleminden muaf tutarak içeri alırlar. Zira hiç bir alışverş merkezinde patlayıcı madde ve fünye satılmamaktadır ve teröristler bir patlayıcıyı asla market arabasıyla bina içine sokmazlar. Öyle ya markette satılmayan bir şeyin market arabasında ne işi var. Buradan ne öğreniriz : Bebekler asla patlamaz, gazdır o.* Alışveriş merkezlerinin içindeki kimi diğer dükkan ya da mağazaların da kendi güvenlik görevlileri vardır. Bu arkadaşlar da elinizdeki bütün torbaların ağzını size aleni bir şekilde hırsız muamelesi yaparak bantlarlar. Torbalar kullanılmaz hale gelir, elinizde taşırken zorlanırsınız. Nedenini sorarsanız kimileri “güvenliğiniz için” gibi bir şey saçmalar kimileri de “içine bir şey atmayın diye” gibi açık bir şekilde terbiyesizlik yapıp alışveriş merkezini başlarına yıktırırlar. Buradan ne öğreniriz : İnsanlar kendine hırsız muamelesi yapılmasına ses çıkartmaz.Saçmalıklara tahammül edemeyeceğiniz bir zamanda bu kişilere patlayıp da “Ne bok anladın sen şimdi yaptığın aramadan ?” gibi bir şey söylerseniz, acınası bir şekilde yüzünüze bakarlar. Verebildikleri yegane cevap “Bize verilen emirleri uyguluyoruz.” dan öteye gidemez. Olayı ne kadar büyütürseniz büyütün hiç bir cevap alamaz, hiç bir yetkiliyle görüşemezsiniz. Hatta “Tamam buyrun siz geçin.” derler.Bazı alışveriş merkezlerinde, teroristlerin her zaman doğruyu söyledikleri konusunda eğitim almış arkadaşlar, arama işleminin rahatsızlığını vermemek adına kibarca soruyorlar : “Üzerinizde silah var mı ? ” Tabi terörist olsa hemen var diyecek, yakalanacak. Ben de her seferinde şöyle cevap veriyorum : ” Silah derken ne kastediyorsunuz?” Onlar da “Tabanca, bıçak, çakı gibi şeyler” gibi cevap verirler. Ben de bunun üzerine : “Tabanca yok. Ama çakıyı 2. kataki şu mağazadan, samuray kılıcını 1. kattaki bu mağazadan, bıçakları da filanca kattan 24 adet olarak alacağım.” İşte o zaman bu kadar acıklı, zavallı ve bön bakışları benim gibi sıran birisine dağıtmaması gerekecek kadar genç arkadaşların o çaresizliğine ise içim sızlıyor. Camında “Her boyda kılıç bulunur.” yazan, hava tabancalarının satıldığı dükkanların olduğu alış veriş merkezine girerken bana çakı soruyorlar.Bir de alışveriş merkezlerinden yasaklara uyulması konusundaki hassasiyetleri var bu arkadaşların. Mesela çantanızdaki fotoğraf makinesi laf edip “Burada fotoğraf çekmek yasak.” derler. Ben de “Çekmeyeceğim sadece çantamda duruyor.” derim genellikle. “Olsun yine de yasak.” dedi bir tanesi. Ben de “İçeride satılıyor zaten. Oradan alıp da çeksem ne yapacaksın ?” dedim. Yine aynı bön bakışlar. Fotoğraf makinesiyle giremeyeceğimi söyleyen bir başkasına da “İçeride seks yapmak serbest mi ?” diye sordum. “Ne diyon lan sen” gibilerinden diklendi hemen. “Yok yapacağımdan değil ama yanımda seks aleti de var, onu da mı arabaya bırakmam lazım ?” dedim. Önce bocaladı, kızdı, sonra anlayıp gülmeye başladı.Aynı güvenlik görevlisine “Sigara yasak, bakın burada içiyorlar” dediğimde ise, onlara biz karışmıyoruz diyorlar ama. Ankara’da her alış veriş merkezinde çatır çatır sigara içiliyor. Kanunda açık açık yazmasına rağmen, burası lokanta diyip sigara içirten yerler var. Güvenliğe söylüyorsun, biz bir şey yapamayız diyorlar. Cep telefonuyla fotoğrafını çekip ihbar edecek olursanız “Burada fotoğraf çekilmez.” diyorlar. Sonra ben küfedince de kızıyorlar.Bunu övünerek söylemiyorum, ama şimdiye kadar, haklı ya da haksız, giremediğim hiç bir alışveriş merkezi olmadı. Haksız olduğum bir sürü durumda bile, cebimdeki telefonu çıkarmaya üşendiğim için yürüyüp geçtiğim, arkamdan seslenelere kualk asmadığım bir sürü kapı oldu. Hiç bir şey olmadı. Ne peşimden koşup geldiler, ne de giremezsin diyip dışarı çıkarttılar. Ama ben terör amacı gütmeyen bir insanım. Ya kötü amaçlı olsaydım.Bütün bu saydıklarımdan çıkardığım sonuç ise şudur ki : Alışveriş merkezlerindeki güvenlikçiler kapılarda sıkışıklığa ve kuyruklara neden olmak ve benim gibi bazı uyuz adamların sinirini bozmak dışında hiç bir işe yaramazlar.Ve bir de şu var ki : Alışveriş merkezlerinde terör olayı olmamasının tek sebebi teröristlerdir.Bana kızmadan önce, lütfen biraz düşünün.————————-Bilgi İçin :Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun (Kanun No: 5188)Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik
yorumlar
🙂 Çok haklısınız. Güvenlikçiler konusunda ortak bir hikayemiz bu
Bence biraz sağduyulu, bilinçli davranmalıyız. Bu x-ray tarama cihazları yüksek hassasiyettedirler. ayrıca dedektör kapılar metal yoğunluğunu ölçerler. Fazla da detaya gerek yok ancak bu cihazlar şart AVM girişlerine.O “bıçak yada benzeri bir şey var mı?” soruları detaydır. Kötü niyetlinin “Var!!! Adam öldüreceğim!” demeyeceğini bilmiyor mu zannediyorsunuz yönetim? Amaç başka…Güvenlik görevlileri aynı zamanda stress yaratırlar. (Yani kötü amcalar/teyzeler üzerinde)…Teknik olarak böyle bir durumda soğukkanlı olmak zor olduğundan o kapıdan geçmek istemeyen biri geçmek istemeyecektir. Anlayabildiğinizi umuyorum.yazılarınızı zamanım olduğunda okuyorum severek ancak,sadece telefonunuzu yan tarafa koyun, o kapıdan geçin:) İyi alışverişler.
bildiğim kadarıyla, bagaja bakma amaçları bombadan çok lpg tankları, zaten dediğiniz gibi o kadar kısa sürede başkada birşeye bakılamaz:) özel aletle veya aynayla arabanın altına bakdıklarında aradıkları şey herhalde bombanın renkli dijital sayacıdır 🙂 kısa süre yeter, renkli ve parlak olduğu için hemen göze çarpar 🙂
Kadın güvenlik görevlisi varsa elle araması gerekiyor. Hamile kadınlara xray cihazı çocuğa sakıncaları olduğundan geçirmiyorlar.Ayrıca üzeriniz de silah var mı soruları gibi örnekler ise karşı tarafla konuşma yapılması karşında ki insanın yalan söyleyip söylemediğini anlayabilmek erbabında sanırım.
Alışveriş Merkezlerine giren çıkan hesabı yok bin bir insanla muhattap olan ve aldığı maaş 500-900 Ytl alan gariban insanlarını düşünürek cebinden erindiğin telefonu çıkarıp geçen insanların sayısı artsa bir çok problem ortadan kalkacak ama eriniriyoruz. Çok güzel devam ediniz. Zavallı olan kim acaba gururla anlatmışsınız üşendiğinizi siz belik de kötünün iyisisiniz bu durum da kendini bir bok sanan bir çok insan var herneyse bananeBir de kendinizi onların yerine koyun böyle düşünün derim. Bir çok şey formalite gibi gözükse de az çok caydırıcı özelliği olduğu kanısındayım.Paylaşım için teşekkürler
nowhere76LPG tankları nerdeyse son 6-7 yıldır stepne boşluklarına falan konuyor. Eski usul olanların ise zaten daha bakmadan kokularından belli oluyor. Kaldı ki, dediğim gibi, dolu bagajı da incelemiyorlar ki…”Bombanın renki sayacı” kısmı da ayrıca komik yahu, latife olarak aldım ben 🙂
majorian
Bu satırları sizin gibi düşünenler olacağı için yazmıştım.
necronamberSanal alemde, sanallığa güvenip de karşısındakilerle “kendini bir bok sanmak”, “zavallı” şeklinde konuşan insanlarla mıuhabbeti çok evvelden kestim. Adam gibi bir mesaj yazarsan seve seve muhabbet kurarım.
semazem,lpg tankları konusunda haklısın, peki o zaman bagaj kapağımı açıp kapatmalarında ne gibi bir önlem var anlıyamıyorum zira benim bagajımda 2 kocaman benzin bidonu var, daha bugüne kadar ne soran oldu nede onların dolu veya boş olduğuna bakan. Belki de benzin döküp 3-5 arabayı yakıcam:) Eğer o aynayla aradıkları bomba ise bu durum zaten kendi başına komik.Ayrıca bu yazıya eleştiride bulunan arkadaşların, haksızlık ettiğini düşünüyorum, amacın o insanları küçük düşürmek veya ayıplamak olmadığı çok açık. Bazı başka ortamlarda da yazılarını takiip ettiğim ve beğenerek okuduğum Semazem karşısında saygıyla eğiliyorum. Teşekkürler Semazem.
Semazem haklı bagajımda bir çadır, 4 adet açılır kapanır, kapalıyken tüfek gibi görülen sandalye ve halı var..Birkez bile altını kaldırıp ne bunlar diye bakmadılar..
Sevgili majorian,ben bu yazıyı akademik bir tez çalışması ya da AB ülkeleri için bir değerlendirme raporu olarak sunmadım ki. Aynen sizin dediğiniz gibi “izlenimlerimin referans” olduğu bir yazı. Ve bir de sizin dediğinizin aksine neyi ve kimi eleştirdiğimi tam olarak biliyorum.Ve yine eleştirimin bilgisizlik içerdiği konusundaki sözünüze karşılık olarak da konuyla ilgili kanun ve yönetmeliği muhtelif defalar okuduğumu ( tabi ki bu anlamış olmayı gerektirmiyor, o başka) ve yazının bu haliyle bu bilgilere de zaten gerek duymadığını bildirmek isterim.Sizin tezat dediğiniz şey ise, tam olarak, benim “aman yanlış anlaşılmasın” dediğim şey. Sinir olduğum şeyin bu kişilerin kendileri değil çalışma şekilleri, işlerini yapma eylemleri ve bunun bana eziyet olarak yansıyan şekli olduğunu vurgulamak istedim.Hem bir de şöyle düşünün lütfen, sizin dediğiniz gibi ben bu kişilerin şahsına sinir oluyor olsam da yukarıdaki 2 safalık yazıyı yazsam ve koskoca internete dağıtsam, şimdi ne diye 1 satırla aksini söylemeye çalışayım ki ? Açık açık yazmışım zaten, aynen öyle sinir oluyorum derim olur biter. “Sinir olmak” gibi bir suç unsuru yok ki bizim ceza kanunlarımızda :)Ama öyle olsaydı şu cümleyi o şekilde yazmazdım : “İşte o zaman bu kadar acıklı, zavallı ve bön bakışları benim gibi sıradan birisine dağıtmaması gerekecek kadar genç arkadaşların o çaresizliğine ise içim sızlıyor.”Şöyle yazardım “Kol gibi lafı geçirmenin zevkiyle dükkanlara doğru yürüdüm.”Ama öyle değil, içiniz rahat olsun 🙂
Yukarıdaki yazı üzerine, bir arkadaşımın İngiltere’deki güvenlik uygulamalarını anlattığı bir yazıyı da buradan paylaşmak isterim.