Birinci dereceden aile yakınınız, pek çok yaşlı bir kadın, gözünüzün önünde hızla erimeye devam ediyor, tek gözü hiç görmüyor, ötekisi çok az görüyor, tek ayağının üstüne tam basamıyor, hızlı bir kemik erimesi var, tuvalet problemi var ki bu problem yaşlı insanlara çok sıkıntı verir, bebekler gibi bezlenmek istemezler ancak sürekli de kaçırırlar altlarına, bu yaşlı kadıncağız da böyle, yürürken bazen düşer, kulakları pek duymaz, aklı bazen yerindedir bazen de değildir, kişiliği konusunda fazla yorum yapmaya gerek yoktur, huzursuz, katı disiplinci, buyurgan, seven ama bunu asla göstermeyen, kincilik gibi kişilik özelliklerine sahip olsa da artık bunların bir önemi yoktur, huzurevine pek de istemeyerek, mecburen gitmiş ancak yapamayıp geri gelmiştir ve en önemlisi, ona bakan ailesi onu hastaneye götürdüklerinde doktorların her seferinde söyledikleri tek şey; “o kadar yaşlı ki biz burada hiçbir şey yapamayız, ne yapsak zaten boş çünkü yapacaklarımıza vücudu, bünyesi cevap vermez, eve götürün, ölümü orada beklesin”

Üstelik bu yaşlı insan artık ölmek ister, Allah’a yalvarır her gün, her an ; “artık emanetini al benden Allahım, acılarıma son ver artık, bıktım yaşamaktan”, her sabah kalktığında “yine ölmedim mi ben?” diye sorar.

Ötanazi:

Bir hakka sahip olan kişi onu istediği gibi kullanma hakkına da sahip değil midir?

(Yalnız intihar etmek istemeyi elbette bundan ayrı tutuyorum yazımın içerisinde)

Ötanazi varken böyle her gün ölmeyi isteyerek ve sürünerek, acı içerisinde yaşamak neden? Bunu yaşamaya zorlamak, bu acıyı o insanlara, o hastalara çektirmek neden? Kanunlarla, çok işlevsel bir şekilde ötanazi hakkı meşrulaştırılmalıdır bence. Ya da en azından edilgen ötanazi.

Eskiden ben de dünyadaki ve ülkemizdeki pek çok insan gibi ötanazi olayına hiç sıcak bakmazdım, taa ki bunun gerekli olduğunu yukarıda anlattığım durumu yaşayıncaya, ailemin içinde en sevdiğim insanın ne büyük acı çektiğini görene ve buna rağmen hiç bir şey yapamamanın da üzüntüsünü yaşayıncaya kadar.

Bence ötanazi tıpkı yaşam hakkı gibi bir haktır. Ancak bu hakkı kötüye kullanmamak ve kullandırmamak için bazı şartların yerine gelmesi ve getirilmesi mutlaka gereklidir diye düşünüyorum. İlk başta olması gereken şart ise ; ötanazi kesinlikle acı çeken insan tarafından istenmelidir. Eğer bunu isteyemeyecek durumda, örneğin bitkisel hayatta ise uzun süredir ve çıkma olasılığı da yok ise yada kendisine hakim olamayarak acı çekiyorsa, o zaman ailesi ve bunun için oluşturulmuş bir yasal kurul tarafından, elbette doktorunun da onayı ve desteği alınarak onun yerine bu hak kullanılabilir diye düşünmekteyim. Açıkçası olayın bu tarafını çok düşünmedim, daha çok aile içinde yaşadığımız bu olaya kendi tarafımızdan bakmayı yeğledim. Diğer taraflardan da bakacak olursam eğer, çok daha detaylı düşünüp yorum yapmak gerekirdi- ki belki yazımı okuyan sizlerin içinden bunu yapacak olan da çıkabilir-.

Her ne kadar dinsel açıdan bakıldığında bu bir günah olsa da; öyle düşünmekteyim ki bir insanı ölmeyi isteyecek kadar çektiği acılardan kurtarmak belki bu günahı bir nebze olsun hafifletebilir. Yine de şu var ki, eğer Allah kulunun acı çeken canını almıyor ise vardır elbet bir bildiği ve buna karışmak da hiç olmaz. Ancak, insan bazen öyle çaresiz kalıyor ki işin bu yanını bilerek düşünmek istemiyor. Belki sonrasında çekeceği vicdan azabını da.

Evet, konu ötanazi olunca hem iyi tarafları hem de istismara açık kötü taraflarını tartışmak gerekir.

Tek bildiğim acıyı yaşayan bilir.