yorgun
yorgun

Anılar! Hep eskide kalır. Biz her gün yeni bir güne daha uyanırken, sürekli bir gün daha anı olarak geçmişte kalıyor. Geçmişe dönüp baktığımızda uzunca bir birikinti görüyoruz. İçinde her ruh halinde birşeyler bulunan bir birikinti. Kim istemezki o düzenli birikintinin içine girip , engelleri dağıtıp , eskilere çok eskilere doğru yol alıp şöyle 4-5 yaşlarına gitmeyi…. Hiç bişeyden haberi olmayan küçük bir çocuk, hayatı bilmeyen her şeyden mutlu olan , sadece düştüğü zaman ağlayan…. O masum çocuk da her zaman büyümeyi ister. Hayattan , hayatın zorluklarından habersizce , etrafına bakıp herşeyi toz pembe görür , toz pembe bilir , bilmez ki o toz pembenin içinde bütün renkler vardır…. Bilseydi zaten o toz pembenin saf olmadığını istemezdi ki hiç büyümeyi…. Bilemezdi ki önünde bu kadar engelli bir yol olduğunu ve engelli o yola bir girdimi , bir daha hiç engel olmayan , düz bir yola çıkamayacağını…. Bilemez ki daha ne kadar koşturacak o engelli , çamurlu yollarda…. İçinde hep bir umutla , bir gün bitecek bu engelli koşu….