Evdeyim.İstanbulda Üsküdarın voroş sayılabilecek bir mahallesi.Bulgurludan ayrılma Cumhuriyet Mahallesi.Mutfağın camından koşturduğum sokakları seyrediyorum.Eski günler geliyor aklıma.Okula giderken sırtımda ağzı tıka basa dolu bir çanta olmasına rağmen koşarak yerde duran üstüne basılmış pepsi veya başka bir kutu kola kutusuna vurduğum günler.İnsan yaşlanınca anlatırmış çocukluk anılarını ben ömrümün baharında anlatıyorum.Sonra gitme vaktim geldi.Evdekilerle tek tek görüşüp çıktım yola.önce bir Karaca Ahmet kabristanlığına uğradım.”Ölülerinizi hayırla yadedin” diyor İslamiyet.Ölülerimizi yani bizden olanları.Sonra durağa çıktım.Taksim-Kadiköy otobüsüne bindim.Benden sanıyorum 6 veya 7 yaş büyük bir gencin yanına oturdum.Arkada bir kızla bir çocuk vızır konuşuyorlar.Ama öyle bir konuşuyorlar ki üç sıra önümde olanlarla üç sıra arkamdakiler eminim duyuyorlardır seslerini.Meğer yabancı bir dille konuşuyorlarmış.Anlamadım tabi tek anladğım bir ara işittiğim İstanbul kelimesi birde duydum mu? duymadım mı? bilmiyorum Çanakkale.Belkide duymadımmıştım.Ama otobüste şunu farkettim.İki İstanbul vardı.Hayır iki İstanbullu vardı.Bir Üsküdarın Cumhuriyet Mahallesinde oturan İstanbullular, birde Taksimden gelen istanbullular.Nihayet Haydarpaşa.Daha girmeden bir yazı karşılar bizi Haydarpaşada”Cumhuriyetimiz bir yaşındaymış gibi genç ve dinamik, bin yaşındaymış gibi küklü ve güçlü”.Ne kadar doğru?!Gittim bir bilet aldım.daha bir saat var.ilerde bir kitapçı.Önce biraz bir göz gezdirdim.aradım kitaplar yoktu.-Afedersiniz Cemil Meriçin eserlerinde yok mu?kafasını sağa sola salladı.Oturdum içerde bir yerde.Yarım saatten fazla hocamın Bu Ülkesini okudum.Gerçi daha önce bir kere okumuştum ama her okuyuşumda bir şeyler daha öğreniyorum.Ve trene bindim.Dörtlülerin denize yakın olmayan tarafındaki bir koltuğa oturdum.Bizim üniversiteli kızlara atığım kaçamak bakışları ve ayrıntıları anlatmayayım.Devamlı kitap okuyor arasıra dışarıyı seyreder gibi yapıyorum.Tabi bakanlar dışarıyı seyrediyor sanabilirler ama müthiş bir hesaplaşma içindeyim.Mutfaktan baktımda düşündüğüm şeyler aklımda.Vaybe diyorum Suphi on sene önceydi.Şimdi ne oldu.Ne yaptın hayatta.Üniversiteye girdin bu mu hayatın amacı.On sene sonra dönüp yine bakınca böylemi düşüneceksin.Eğer böyle düşüneceksen niye.Amacın ne hayatta.İman yetişiyor.Ahiret inancı yaralarıma merhem oldu.Peki dedim.Sen Müslümansın ya Museviler,Hırıstiyanlar ne düşünüyorlar.Onlarında ahiret inancı var.Peki İslamın büyüklüğü nerde?Biran yahudileri düşündüm.O kadar zalim bir millet.Neler çektiriyor insanlara.Hayatları para olmuş.Kutsal değerleri neler ki.hem hangisi kusal.Sonra Hırıstiyanlık.Onların yaşam tarzlarını düşündüm.Daha iyi anlıyabilmek için bir an kendimi bir Hırıstiyan yerine koydum.Baba oğul derken birden dehşete kapıldım.Aman Allahım ben ne yaptım.Biranlık bile olsa kendimi bir hırıstiyan yerine koymuştum.Nerdeyse ağlıyacaktım.Oyuncakları elinden alınmış bir çocuk değildim.yaşadığım korkuyu anlatamıyorum.Ey yığınları peşinden koşturan düşünce .Ey masum sandığım mefhum meğer sende şüpheliymişsin.Hemen İman tazeliyişler.dualar ilticalar.Sonra tekrar huzur.Yunusun bildiğim kadarıyla ilahilerini okudum.sonra dedim kendime neden böyle oldu.Suç benimdi ateşi incelemk istiyorsan eline almayacaksın.Maşa kullanacaksın.on beş yirmi dakka içinde kendime geldim.Derken ufak bir kız çocuğu bir bağırdı.Biranda kafamı kaldırıp baktım.Sanki tek duyan ben olmuşum gibi sadece ben tepki veriyordum.Sadece bu olayda değil bunu gibi başka durumlardada ani tepki veriyorum.Sebebi hikmeti nedir diye düşündüm.Suphi dedim senin kafa alışmış huzura böyle çığlık larda ondan böyle tepki.sonra seçimler düştü aklıma.İlk defa oy kullanacaktım.Sonra nasıl geçtimse aklıma hürriyet geldi.Hürriyet mi?Hamile kalma hürriyeti,ölme ve öldürme hürriyeti,sonra seçimlere binaen kurbanlık koyunun kendini keseceği kasabı seçme hürriyeti.İyide din ve vicdan hürriyeti nerde.Kafamda bin bir türlü fikir dolaşıyor.Fazla uzatmayıp burada keselim.