Okyanusları hatırlatır kimi insanlar. İçeri girmeleriyle serin bir rüzgar dolar odaya.Hımbıl hımbıl akan dereler nehirlere karışır, daha bir güçlü duyarlar parçası oldukları o enginleri içlerinde.İşte o da öyle bir esintiyle daldı dünyama. Bir şeylerin parçası olduğumu hatırlattı bana. Daha büyük, sınırları daha geniş bir yerde buluverdim kendimi gözlerinde kaybolurken.”Neler yaptın bakalım?” dedi her zamanki gibi her şeyi önemsizleştiren gizemli gülüşüyle. Kocaman bir kahkaha saklardı hep derinlerinde bir yerde sanki. Bir şeyin onda gıdıklama etkisi yaratması an meselesiydi. “Bu kadar önemsediğiniz bu muydu?” dercesine bir bakışı vardı ki mahvediyordu insanı. Hiçliğimizi vuruyordu yüzümüze.Ben önceki görüşmelerimizden bu duruma talimli olduğumdan hiç falso vermemeye kararlı, nerdeyse kendimi bile inandıracak bir gerçeklik duygusuyla saydım döktüm ona gerçekten anlamlı görünebilecek ama benim yaşamımda henüz yer edinememiş bir sürü şeyi.Hiç okumadığım yazarları saydım, hiç yazmadığım şiirleri, gitmediğim yerleri, ve ben olmayan o kızı…İnandı mı bilmem ama söylediklerimle hiç ilgisi olmayan bir şey söyleyerek onlarla pek de ilgilenmediğini göstermekte gecikmedi. “Seni bir süreliğine götüreyim mi buralardan?”Kuzenim olması bu teklifi ne kadar doğal hale getirse de benim ona olan duygularım göz önüne alındığında bu, yıldızlara dokunabilmek gibi bir şeydi. Teyze çocuklarıydık. Benden topu topu bir yaş büyüktü. Aynı dönemlerde çocuk olmuş, sonra tuhaf dönüşümlere uğramış, kafa karışıklıkları yaşamıştık. O hengame arasında hangi noktada kalbim bir farklı çarpmaya başlamıştı ona karşı, hatırlamıyorum. Ama çok sinsi bir sürecin sonunda gelmiştim buraya, bu kesin. Çünkü eğer en başında o farklı kıpırtıyı yakalayabilseydim onun asla büyümesine izin vermez, hemen bir set çekerdim yakışıklı kuzenimle arama.Ama yazları biraya geldiğimizde her şey o kadar doğal ve akraba ortamına uyan bir görünümde gerçekleşiyordu ki kimi zaman ben bile kuşkuya düşüyordum duygularımdan. “Tamam yakışıklı ama bu aşık olmama yetmez ki!” derken yakalıyordum kendimi. Bu yüzden mesafe koymaya çalışmadan, iki kuzen olmanın getirdiği yakınlığı sürdürerek gün be gün o tohumu büyütüp duruyordum içimde.Şimdi dal budak sarmış koca bir ağaç olarak onu saklamakta oldukça zorlanıyor olsam da kuzenimin umursamaz tavırları saklamayı gerektirecek bir şey olmadığını, çünkü karşımdaki genç adamın yüzümde ya da herhangi bir yerimde kendisiyle ilgili herhangi bir şey aramakla ilgilenmediğini söylüyordu bana. Aslında rahatlamam gerekirdi ama ben anlamını çözemediğim bir öfkenin pençesine girdiğimi hissediyordum gitgide. Tamam, ona aşık olduğumu anlamaması güzeldi. Karşılıksız bir duygunun uyandırdığı acınası görünümden kurtulmamı sağlıyordu böylece. Ama onun kadar zeki birinin bu kadar büyük bir duygudan en küçük bir iz bile yakalayamamış olduğuna inanmıyordum doğrusu. Bu yüzden de görmezden geldiğini düşünüyordum.“İstersen teyzem de gelsin seninle. Onun da senin kadar ihtiyacı var değişikliğe. Biraz çıkın şu evden. Her gün geçtiğiniz sokaklardan birkaç adım öte gidin bir kez de. Sen yalnız başına şehir dışına bile çıkmamışsındır Allah bilir. Bir gece bile evinden ayrı kalıp arkadaşınla dertleşmemişsindir. İşte bunun için seni buralardan bir süreliğine götürmek istiyorum. Bulabileceği en ilginç şeyi bulup ondan başka hiçbir şey görmemeye başlayan, hayatı hep aynı şeylerin tekrarından ibaret yaşlı kadınlara dönmeni istemiyorum.”
İlk kez duygularımla ilgili bir ima hissetmiştim sözlerinde. Aşkımı yeterince heyecan verici bir yaşamım olmamasına bağlıyordu demek ki!“Ama ben İtalyanca bilmiyorum ki!” dedim.“İtalya’da sokaklar ve heykeller kimseye hangi dilde konuştuğunu sormuyor.” dedi, iki dakika önceki haylaz çocuk gülüşünü takınarak… Ayrıca benim konuğum olacaksınız. Yani anlaşmanız gereken insan ben olacağım. İtalyanlar sıcak insanlardır. Bir şey söylediklerinde anlamadan bakan insanlara evrensel bir gülücük gönderirler hemen. Hatta konuk olarak gördükleri için daha da özenli davranmaya başlarlar.”Biri ayağımın altını gıdıklar gibiydi. Kıkır kıkır gülmeye başladım birden. Kuzenim ilk kez gerçek bir ilgiyle yüzüme baktı ve açıklamamı beklemeye başladı. Beni buradan götürecekti demek… Kendisinden uzaklaştırmak için kendisi dışında da ilginç şeyler olduğunu gösterecekti bana. Bunun için de yaşadığı ülkeyi uygun görmüştü. Televizyondan ve dergilerden gördüğüm manzaralar aklıma geldi. İnsanın gözünü alan bu kadar çok şeyin olduğu başka bir ülke daha olamazdı herhalde. Kuzenimin zekasını bir kez daha takdir ettim. Ve hala bir açıklama bekleyen gözlerine yılardır ilk kez duygularımı anlayacak diye hiç korkmadan, büyük bir hayranlıkla baktım.
yorumlar
Nasıl yani ?
Şaşırdığın ne, öğrenebilir miyim?
Görsel
Oradaki kadın ben değilim.
Görselin nesi var, merak ettim şimdi.
Güzel bir hikaye, Yazını da beğendim.
Sağol…
Choli Qushi..
Hikayeyi yazdıktan sonra görseli değiştirmek? cık cık cık.ama hikaye çok güzel olmuş.
Super Hero, okyanustan söz ettiğim bir yazıda en azından bir tane okyanus görseli kullanmam gerekir diye düşündüm. Dün hangi akla hizmet kullanmadım bilmiyorum ama sonradan aklım başıma geldi. Üstelik bir de nickim Mavilikler… Benim kadar deniz görüntüsüne doyamayan biri daha yoktur. Yazım hakkındaki güzel görüşün için de teşekkürler….
“Ben Gulbeseker i cok sevdim de” dedi kadin yaptigi kurabiyeleri tattirirken..
Harikasın Pbk… O sahneyi hatırlıyorum.
Ben de buyuk teyzemin ogluna asiktim, onu hatirladim bir an..Cok acikli oluyor boyle hikayeler..
Evet. Kardeşçe duygularla aşkın karışımı çok yoğun bir duygu yaratıyor.
Bir de nisanlisi falan olsa, olursun kiskancliktan..Iki kere benim yuzumden nisanlisindan ayrilmisti..
cuma saati, cık cık cık..
Pbk duygularının farkında mıydı kuzenin?
Farkindaydi ama ailelerimiz icin vermediler, evlenmemize..
tuhaf bi şey.ben kuzenime aşık olacağımı hiç düşünenemem bile lan.biz kardeş gibi büyüdük bir arada.ensestlik bu be!!
Benim babamin teyzesinin ogluydu..Geberdim askimdan..
ne güzel tabir, aşkımdan geberdim !!tam krocan işi
Askin krosuyum, sana ne, holigan..
belli akıyor ))peki bana da yani bir holigana da kro olmak istermisin .bu holiganda nerdey çıktıysa,sırf sen dedin diye kendimi holigan olarak betimledim.işte aşk bu yaa bu işte.kro ol bana bebek !!!
Artik ben de arabesk,Orhan abi yardim et..Nefret ederim fitbol hastasi erkeklerden, aska saygili ol biraz, kabaca sey seni..Ben o ask icin yillarimi verdim, gunlerce agladim, yerlerde surundum..Ask cok baska anlamaz kimseler..
futbolu seviyor olmamdan ötürü yırttık !!kaba mıyım lütfenn ama tanımıyorsun bile beni.üstelik bu kaba görüntünün altında belkide nasıl naif bir ruh vardır )son olarak aşk acısı çeken bir tek sen değilsin yavrum !! gibi türk filmi repliği ilen konuyu bağlamak isterim.
Sonuçta Pbk o acıyı atlatabilmiş, mutlu bir evliliği var. Hayatı boyunca aşk acısı çekip rahibe hayatı sürenler var.
Evet Mavilikler belki de onla evlensem mutlu olamayacaktim..
babanın teyzesinin oğluna nikah düşer.benim de babamın teyzesinin torunuyla aramı yapmak istemişler zamanında ama ben öyle bir çaba içinde olduklarını yıllar sonra öğrendim.anlamadığım iyi olmuş tabii, anlayıp da reddetmek zorunda kalmadım böylece.
Bombok bir karmaşa dahahay görselinizi de dilinizi de..
Ivan nefret ettiğin yazarların yazılarını okumak zorunda değilsin. Kendine işkence etme bence.
Yazara mazara bakan yok okuyoz işte.
Ivan yazılarıma yorum yapmak zorunda mısın peki? Madem bir yazı okuyorsun ve ondan nefret ediyorsun, bunu ille de kelimelere döküp ortamı germene ne gerek var ki?! Maksat bana olan olumsuz duygularını hissettirmekse, duygularının son derece farkındayım. Yorum yapmana gerek yok yani.
Onnupro’dan centilmenlik dersi al bence. O da benden nefret eder ama bir kez bile hakaret ettiğini hatırlamıyorum.
Yazara yorum yapmıyorum yazıya yapıyorum.Yazara yaptığımız zamanlarda oldu ama ne sen o yazarlardansın ne ben eski benim.ders alınabilir elbette,sor bakalım kaça veriyomuş?
Anadolu da her iki kişiden biri kuzenlerine aşıktırlar zaten:) Böyle bir çarpık ilişki var zaten…
DUYURU:Hızlı Centilmenlik Kursu dersleri hafta içi ve hafta sonu olmak üzere iki grup halinde yapılacaktır. Katılmak isteyenler sadece ikametgah il muhaberi getirmek zorundadır.eğitim süresi 60 saat teorik ve 1 saat pratik olmak üzere 61 saattir.Kayıtlarımız başlamıştır.
hızlandırılmışı lazım bize.
Bu arada Onnupro da nefret etmiyorum demedi. Ben şaka yapmıştım ama sanırım farkında olmadan doğru bir şey söylemişim. Meğer ne nefret uyandırıcı bir insanmışım ben! Alkole mi başlasam?
biri rakı mı dedi ?
ömrünü aşk- nefret parametreleri üzerine kurmuşsun, aralarda bir yer bul sok kafanı be kardeşim..
Başlangıç için ağır kaçar o. Ufak ufak başlayalım. Bira daha uygun şimdilik.
Kız çocukları babalarına aşık olurmuş derler.
ben büyükbabama aşıktım.
Doğruymuş demek, lakin ufak bi zaman kayması var gibi. Metrikste bi kayma oldu…
sen de teğmene aşıktın di mi belesh
Geçmiş zaman kullanmayalım efenim. Hala(şapkalı) öyle. Ama uzak mesafe ilişkisi zor tabe. Seferdeyiz hep…
sen de haklısın. intergalaktik ilişkiler bir yerde tıkanıyor. peki küçükken kime aşıktın?
Kaynıma…
sonrasını sormaya korkuyorum bebeğim..
Hiç sorma zaten bebeyim. Unutmaya çalışıyorum…Emrahın(da) dediği gibi; “kendimi unuttum, onu unutamıyorum.”
aslında ben az çok eltimden de hoşlanıyordum..
Eltin de benden hoşlanıyodu ama. Lan nasıl bi dünya bu, noluyo burda…
senin kafan karışmış, senden hoşlanan görümcemdi. görünce çok beğenmişti seni.
Yahu görümcen kaynıma aşıktı ki…
aşk haritası bu kadar iç içe geçmiş bir toplumdan bu kadar özürlü insanın dünyaya gelmiş olmasına şaşmamak lazım.Bunun dışında toplum genelinde yaygınca görülen embesilce tutum ve davranışlar ikinci bir ispatidir.Onun ispatıda 2011 genel seçimleridir !